Türkiye Suriye'de savaşa mı giriyor?

Tüm Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir konuyu yine karar verici pozisyonundalarin yurtdışında çok uzaklarda verdikleri röportajdan öğreniyoruz ve ümit ederim röportajı veren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun söylediklerinin anlamını ve yapılacaklarının sonucunun neye varacağını bilerek konuşmuştur. Güney Kore ziyareti sırasında İngilizce yayın yapan Daily Sabah gazetesinin sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Suriye'de rejimi karşıtı güçlerden bir bölümünün eğitimine Kırşehir'de başlandığını söyledi. Çavuşoğlu, eğit-donat programı kapsamındaki muhalif güçlere Suriye'ye savaşmaya gittiklerinde hava desteği verilmesi konusunda Washington ile "prensip anlaşmasına" vardıklarını açıkladı ve "hava desteği olmadan eğit-donat programının da işe yaramayacağını" vurguladı. Konuyla ilgili BBC Türkçe'ye bilgi veren Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü de hava desteği konusunda ABD ile görüşmelerin sürdüğünü belirtti. Çavuşoğlu "Uçuşa yasak bölge ve güvenli bölgeler Suriye'deki kapsamlı çözümün bir parçası. Ancak eğitilip donatılan personelin güvenliğinin sağlanması için bunlar kısmi çözümler" yanıtını verdi. Halep kentinin bu güçlere karşı savunulmasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "IŞİD'e karşı savaşa öncelik veriliyor olsa da, rejim de mutlaka durdurulmalı" diye konuştu. **********DEĞERLENDİRME*****Öncelikle şu tespiti yapmak lazım. Şubat ayında ABD ile sadece eğit-donat konusunda anlaşılmıştı diye sunulmuştu ama görünen o ki eğitilip donatılan muhalifler Suriye'de savaşırken onlara hava desteği verilmesinde de mutabakata varılmış. Başka hangi konularda mutabakat var onu da zamanla göreceğiz. Örneğin İncirlik'in ABD savaş uçaklarına ve silahlı İHA'larına açılaması bunlardan biri olması yüksek ihtimal. Dışişleri Bakanı öyle bir konuşmuş ki hava desteği verilmesiyle sanki sıradan bir şey yapılacakmış gibi bir hava oluşmuş. Halbuki böyle bir şey yaptığınızda resmen ve fiilen savaşın içindesiniz demektir. Çünkü hava desteği veriyorsanız yani uçaklarınız sizin desteklediğiniz yerde savaşanların ihtiyaç duyduğu istihbarat ve hedef bilgilerinin paylaşılması ve yerdekilere tehdit oluşturacağı değerlendiren hedeflerin vurulmasının yanında yerdekilerin istediği noktalara hava taarruzları yapmanız da gerekecektir. Bugün özellikle ABD'nin Irak ordusu ve Peşmergelere verdiği hava desteği bu şekilde gerçekleşmektedir. Benzerini Ayn El Arab (Kobani)'de PYD/YPG elemanları istediğinde de IŞİD'e bomba yağdırarak yaptılar. Bunu yapıyorsanız siz fiilen savaşın içindesiniz demektir. Bu IŞİD'e karşı yaparken terör örgütüyle mücadele diye belki sunabilirsiniz ama Esad'ın ordusuna karşı yapıyorsanız Esad'la yani Suriye ile savaş halindeniz demektir. Her iki durumda da Suriye'deki iç savaşın içindesiniz demektir. Ne kadar süreceği belli olmayan böyle bir çatışmanın içine girmek TBMM'den çıkarılan Suriye tezkerisinin verdiği yetkileri de aşmış olmak anlamına gelir. Eğer Türkiye hava desteği için fiilen uçaklarını göndermez ama ABD savaş uçaklarının ve silahlı İHA'larının İncirlik'i kullanarak Suriye'de hava desteği ve diğer operasyonlarına izin verilmesi halinde bile Türkiye savaşın tarafıdır demektir. Böyle bir durumda karar vericiler Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözünü hiç aklından çıkarmamalıdır: Ulusun hayatı tehlikeye girmeyince harp bir cinayettir.