29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Türkiye’de Siyasal İslamın Yükseliş Ve Düşüş Öyküsü

Türkiye’de Siyasal İslamın Yükseliş Ve Düşüş Öyküsü

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Arap kamuoyunda ve seçkinleri arasında Türkiye’nin yerini yükselten üç etken var. Birincisi: Üyesi olmasına rağmen Ankara’nın NATO’dan bağımsız tutumu. Bu, Amerika’nın 2013 yılında Irak’a karşı savaşında ortaya çıktı; birçok Arap ülkesinin yaptığı gibi Türkiye, Batı ittifakının Irak’ı vurmak için Türkiye topraklarını ve hava sahasını kullanmasını reddetti. İkincisi: İsrail’e karşı düşmanca tutumu. Tam olarak Gazze operasyonu ve Mavi Marmara baskını olduğu zaman ve bunlardan sonra ortaya çıkan gelişmelerdeki tutumu. Davos’u ve Erdoğan’ın, Şimon Peres’e geniş söz hakkı verilmesini protesto için salonu terk etmesi hikâyesini bir kalem geçelim. Üçüncüsü: Bu, özellikle Arap seçkinlerinin uzmanı olduğu bir etken. Bu etken, AK Partinin din-devlet; İslam-laiklik; Doğu-Batı türünden kahreden ikilemelerin başarıyla üstesinden gelme gücü ve bir yandan İslam referanslı bir partinin ilk defa olarak ekonomik mucize ortaya koymaktaki başarısı; diğer taraftan Türkiye’yi büyük ölçüde demokratik ülkeler kategorisine nakletmesi. 2003 yılında Amerika’nın Irak’a karşı savaşı tecrübesinin aksine Türkiye, Suriye krizine NATO’yu çağırmak isteyen en hararetli ülkelerden biriydi. Suriye üzerinde dönen çatışmalar için acil bir yabancı müdahalesini en çok isteyen; askerleştirme, silahlandırma, askerî müdahale, güvenlik koridorları ve yasaklanmış bölgeler üzerinde en çok ısrar eden; Suriye krizinin dehlizlerine en çok karışan hatta sınırlarını, topraklarını, toplarını ve hava silahlarını bütün Suriyeli muhalifler için -bunlar arasında el Nusra gibi IŞİD gibi aşırı şiddet yanlısı tekfirci gruplar da dâhil olduğu hâlde- destek yapan, geçit ve karargâh olarak kullandıran ülkelerden biriydi. Suriye’ye silah kaçırmak için açık kapı siyasetini, Suriye petrolüyle birlikte aşağı yukarı bütün Halep’in atölyelerini Türkiye’ye kaçırmayı bir kenara bırakıyorum. Geriye -başa geçirilmesi, dememek için- uyulması ve izlenmesi mümkün “Türkiye örneği” fikri üzerine kaim “örnek güç” veya “yumuşak güç” kalıyor. Bu örnek son senelerde, rolü gereği yalpalamaya başladı… AK Partinin ve özellikle Başbakan’ın medya ve gazeteciler, yargı, laik kurum ve akımlar ve en yakın müttefiki Fethullah Gülen aleyhine savaş açması… Otoritenin ve iktidar Partisinin elini güçlendirecek yönde Anayasa ve yasa değişiklikleri zinciri, bu olanlar esnasında ve sonrasında yolsuzluk skandalı ve bu skandalı örtbas etme eylemleri, Twetter ve YouTube’a karşı kapsamlı bir savaş, Türkiye’nin en büyük gazeteci hapishanesine dönüşmesine yol açtı. Türkiye tecrübesi hâlâ son derecede önemli derslerle dolu bir tecrübedir. Kanaatimce bu tecrübe şimdiye kadar yapılanlardan daha derin bir araştırmaya muhtaçtır. Belki de bu tecrübenin son üç senedeki değişimleri, bilgilenme dürtümüzü en çok kamçılayanı çünkü biz -dediğim gibi- tam da bu açıdan söz sahibiyiz; AK Partinin yükseliş döneminde Arap siyasi İslam’ının Türkleşmesini bekledik bir de baktık ki AK Partinin düşüş döneminde Türk siyasi İslam’ını Araplaştırıyoruz. Son belediye seçimlerinin sonuçlarına rağmen Parti ve tecrübenin düşüş döneminde olduğunu zannediyorum. (Kaynak:Arib el Rentavi,El Düstur,Ürdün, 01 Mayıs 2014)
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *