29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Türkiye’nin Geleceği: Geriye Yolculuk

Türkiye’nin Geleceği: Geriye Yolculuk

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
--Türkiye’nin Şanlı Tarihi, Şatafatlı İslamcı Cumhurbaşkanıyla Yeniden Canlanabilir mi?-- “Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum.” Modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, askerlerini, 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında bu sözlerle Çanakkale Boğazı'nda İngilizlerin öncülüğündeki güçlerle savaşa göndermişti. O zamanlar Türkiye Almanya’nın müttefikiydi. Atatürk’ün askerleri büyük güçlükle savaşı kazandı ancak Osmanlı İmparatorluğu savaşı kaybetti. Milyonlarca Türk, 24 Nisan’da Birinci Dünya Savaşı'ndaki en kanlı savaş olan Çanakkale Savaşı'nın 100. yıl dönümünü anmaya hazırlanırken pek çok kişi bu savaşı Atatürk’ün laik Cumhuriyetinin tohumlarının atıldığı tarih olarak değerlendirecek. Peki Atatürk’ün mirasından geriye ne kaldı? Bu soru, özellikle Türkiye’nin halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın, yetkilerini artıracak anayasal değişiklik konusunda bastırdığı bir ortamda daha fazla önem taşıyor. Bunun akabinde Erdoğan, Sünni İslam’ın hâkim olduğu ve eski görkemli imparatorluğun yeniden canlandığı yeni ve iddialı bir Türkiye hayaline kavuşmayı umuyor. Diğerleri ise bu kadar hevesli değil. Tanınmış siyaset uzmanlarından Levent Gültekin, “Türkiye’nin Orta Doğu tarzı bir diktatör yönetimine döneceğini’ ileri sürüyor. Bu biraz abartılı olabilir. Ancak Erdoğan’ın kesinlikle çok büyük hedefleri var; Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’nin yakınına 1.150 odalı, 615 milyon dolarlık görkemli bir yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşa etti; Atatürk’ün 1928 yılında Latin alfabesiyle değiştirdiği Osmanlıcanın, Adalet ve Kalkınma Partisinin 2002 yılında başa gelmesiyle sayıları dört katına çıkan İmam Hatip okullarında zorunlu ders olarak okutulacağını açıkladı. Erdoğan’ın planlarını gerçekleştirmesi için genel seçimleri üst üste dördüncü kez kazanması gerekiyor. Seçimler haziran ayında yapılacak. AK Partinin birinci parti çıkacağı konusunda çok az kişinin şüphesi var. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise karışık durumda. Ancak AK Partinin,1980 yılında iktidara gelen generallerin yazdığı anayasayı değiştirebilmek için Meclisteki 550 sandalyenin üçte ikisini alması gerekiyor. Bunu başarması ise biraz zor. Gerçekten de 2015 yılında Türkiye’nin giderek daha da otokrat hâle gelen Cumhurbaşkanı'nın önünde önemli zorluklar var. İlk olarak AK Parti üzerindeki hâkimiyetini korumak zorunda. Erdoğan’ın yakın adamlarından Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı'nın 5 Ocak’ta yapılacak kabine toplantısına başkanlık edeceğini açıklamasının ardından parti içinde görüş ayrılıkları olduğuna dair işaretler ortaya çıktı. Erdoğan’ın ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı makamına geçtikten sonra kendi getirdiği Başbakan Ahmet Davutoğlu bu durumdan rahatsız oldu. Davutoğlu, “Beni ve Cumhurbaşkanımızı ilgilendiren konular sadece Cumhurbaşkanımız ve şahsım tarafından açıklanabilir.” şeklinde söylendi: “Böyle bir toplantı yapılmayacak.” Erdoğan’a dalkavukluk yapanların oluşturduğu rakip bir "gölge kabine" olduğu yönünde dedikodular var. Dahası, Cumhurbaşkanı'nın gelecek seçimlerde AK Parti aday listesinde kimlerin yer alacağına karar vermek istediği söyleniyor. Yolsuzluk ise diğer önemli bir konu. Küçük ancak giderek büyüyen bir grup, Erdoğan ve yakın çevresine yönelik davaların ortadan kaldırılması konusunda rahatsız. Hükûmetin yolsuzluk davalarına karşılık savcıları ve emniyet görevlilerini yerlerinden alması tepkilere neden oluyor. 16 yaşındaki bir delikanlı, Erdoğan’a "hırsız" dediği için kısa bir süre için gözaltına alındı. Erdoğan, üst düzey kişiler hakkındaki yolsuzluk iddiası soruşturmasının arkasında, Pennsylvania’da yaşayan eski müttefiki hırslı Sünni din adamı Fethullah Gülen ve "üst akıl" olarak tanımladığı İsrail ve ABD'nin bulunduğunu ve amaçlarının hükûmeti devirmek olduğunu söylüyor. Gülenci olduğu ileri sürülen Emniyet ve yargı içindeki binlerce kişi görevden alındı. Gülen’e yakınlığıyla bilinen gazete ve televizyonlarda çalışan gazeteciler, zayıf deliller ışığında terörizm suçlamasıyla gözaltına alındı. ABD'nin Gülen’in iade talebini yerine getirmesi pek muhtemel değil. Bu durum ise Türkiye’nin, Irak ve Suriye’de cihatçı IŞİD’e karşı koalisyon içinde daha fazla yer alma konusundaki isteksizliği nedeniyle ilişkileri hâlihazırda gergin olan bu iki NATO müttefiki arasındaki gerginliği daha da artıracaktır. Erdoğan için üçüncü baş ağrısı yaratan unsur ise ekonomi konusu. Ekonomi petrol fiyatlarındaki düşüşle canlandı. Mevcut cari işlemler açığının küçülmesi ve enflasyonun düşmesi bekleniyor. Ancak yaşam standartının aynı seviyede tutulması için büyüme rakamlarının yüzde 3 seviyesinin üzerinde olması gerekiyor. Ancak Türkiye siyasi açıdan güç reformları hayata geçirmeden bu performansı yakalayabilecek gibi görünmüyor. Ülkedeki iki milyon Suriyeli sığınmacı da maddi açıdan devleti zorluyor. Erdoğan’ın ülkedeki Kürtlerle ilişkisi ise daha ümit verici. Kürtlerin Türkiye’deki ana siyasi grubu Halkların Demokratik Partisi (HDP) bu yılki seçimlere bağımsız olarak değil, parti olarak katılacaklarını söylüyor. Eğer HDP yüzde 10’luk Meclis barajını geçemezse, AK Parti Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı güneydoğuda sandalyelerin çoğunluğunu kazanabilir. Böylece Erdoğan, Anayasa değişikliğinin referanduma gerek kalmaksızın yapılması için zorunlu olan üçte ikilik çoğunluğa ulaşabilir. Peki Kürtler neden bu riski alır? Bazı kişiler, asilerin hapisteki lideri Abdullah Öcalan ile Erdoğan arasında gizli bir anlaşma olduğunu ileri sürüyor. Kürtler, HDP’nin Meclise girmek için gerekli çoğunluğu kazanabileceğini söylüyor ama geçemezlerse gayriresmî bir meclis kuracaklar. Hükûmet ile Öcalan’ın Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında ilan edilen ateşkes iki yıldır sallantılı gidiyor. PKK, Suriye ile Irak’ta İslam Devletiyle savaşa girmiş durumda ve Türkiye ile yeniden savaşmayı göze alamaz. Eğer AK Parti, Kürtlerin durumunu iyileştirme sözünü yerine getiremezse PKK yeniden eylemlerine başlayabilir. Böyle bir durum ise Erdoğan’ın ihtişamlı gelecek planlarını suya düşürebilir. (Kaynak:The Economist,03 Ocak 2015, İngiltere)
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *