19 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Türkiye'nin NATO'dan Kopuşu!

Türkiye'nin NATO'dan Kopuşu!

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
The New York Times gazetesinde bugün yayımlanan ve gazetenin yazı işleri kurulunca hazırlanan bir yazıda Türkiye'nin Erdoğan yönetiminin karar ve uygulamaları nedeniyle NATO ittifakının dışına kaymakta diğer bir ifadeyle NATO'dan kopmakta olduğuna dair bir izlenimi verdiği belirtiliyor.Yazıda Türk Dışişleri Bakanlığının İnternet sayfasında NATO'nun Türkiye'nin güvenliğinde merkezi bir role sahip olduğunun ve ittifaka çok büyük önem verildiğinin belirtildiğine dikkat çekilerek buna rağmen Türkiye'nin ittifaka yönelik taahhütlerinde hiç bugünkü kadar kararsız, belirsiz bir durum yaşanmadığının altı çiziliyor. IŞİD'le mücadele, birlikte operasyon yapma ve bilgi paylaşımana yönelik entegre savunma sistemlerinin kullanılması, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırgan politikasına karşı kararlı duruş gösterilmesi gibi kritik konularda Erdoğan ve hükümetinin ya tam bir işbirliğine girmediği ya da NATO'nun öncelik ve çıkarlarına uygun hareket etmediği belirtiliyor. Yazıda Erdoğan'ın gittikçe daha da otoriter olması nedeniyle Türkiye'nin savunma kadar demokrasi prensiplerini de esas alan bir ittifakın dışına kayan bir görüntü verdiği iddia ediliyor. Aylardır batılı müttefiklerinin Türkiye'nin kevgire dönmüş sınırını IŞİD'in eleman, silah ve ekonomik kaynak elde etmesininin engellenmesi için kapatması yönündeki baskılarına rağmen Türkiye'nin aldığı cılız tedbirlerin söz konusu sorunun çözümünü sağlamadığı belirtiliyor. Çok uzun olan sınırın tamamen kapatılamayacığının imkansız olduğunun bilindiği, bununla birlikte güçlü ordusu ve istihbarat örgütüyle aslında Türkiye'nin daha iyi ve etkin tedbirler alabilecek yetenekte olduğu belirtilen yazıda Türkiye'nin askeri üslerini ve askerlerini ABD liderliğindeki IŞİD koalisyonuna açması gerektiği ifade ediliyor. Bu noktada ABD Ulusal İsithbarat Teşkilatı Başkanı James Clapper'in geçen haftada Senato'da verdiği ifadede kullandığı "Türkiye'nin IŞİD'e karşı daha fazla bir şeyler yapacağı konusunda iyimser değilim çünkü Türkiye'nin başka öncelikleri ve çıkarları var" değerlendirmesine atıfta bulunulan yazıda Türkiye'deki kamuoyu yoklamalarında IŞİD'in öncelikli tehdit olarak görülmediğinin ortaya çıktığı, Erdoğan'ın da Suriye'de Kürt otonomisinden duyduğu kaygıya ve Esad rejiminin yıkılmasına odalandığı ifade ediliyor. Yazıda Türkiye'nin NATO'nun dışına kaymakta olduğu izlenimi veren diğer sorunlu alan olarak Türkiye'nin uzun menzilli füze savunma sisteminde Çin ile işbirliğine girmiş olması gösteriliyor. ABD ve Avrupalı müttefiklerin karşı olduğu bir askeri projenin Çin'den karşılanmasının bir risk olduğu ifade edilen yazıda Türkiye'nin Suriye'den gelebilecek bir saldırya karşı müttefiklerinin Türk topraklarında konuşlandırdığı Patriot füze bataryalarıyla Türkiye'nin savunmasının maliyetini karşılarken Türkiye'nin uzun menzilli sistemleri mütefiklerinden almamasından çok büyük rahatsızlık duydukları belirtiliyor. Eğer alınırsa, söz konusu Çin füze sistemlerinin NATO sistemlerine entegre edilip edilemeyeceği konusunda Cumhurbaşkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığının açıklamalarının çelişkili olduğuna dikkat çekilen yazıda NATO'nun söz konusu Çin sistemlerini kendi sistemlerine entegre etmeyeceğini çünkü sistemlerin uyumsuz olduğu, yazılım bağlamında riskler taşıdığı ve Amerikan Kongerisinin buna karşı olduğu ifade ediliyor. Yazıda ayrıca eski bir Amerikalı Büyükelçinin "eğer Türkiye kendi savunma sistemlerinin NATO ile entegre edilmesine karşı çıkarsa hem kendi topraklarının hem de NATO'nun güvenliğini zayıflatır" açıklamasına da atıfta bulunuluyor. Türkiye'nin batı ve NATO müttefikleriyle ilişkilerinde diğer sorunlu bir alan görülen Rusya'ya karşı duruşta da Türkiye'nin müttefiklerinin duruşunun dışında hareket ettiği, bu kapsamda batı dünyasının yaptırım politikalarıyla uyumlu olmayan girişimlerede bulunduğu belirtilerek Rusya'nın Türkiye üzerinde yeni bir doğal gaz boru hattı inşasına izin verilmesi ve Türkiye'nin ilk nükleer reaktörünün yine Rusya tarafından yapılacak olması bu tutuma örnekler olarak verilmektedir. Yazının sonunda Amerikalı yetkililerin Türkiye'nin NATO'dan çıkmak isteyeceğini kesinlikle düşünmedikleri, çünkü böyle bir hareketin feci bir hata olacağı ifade ediliyor ve böyle bir olasılığın bazı yetkililer ve savunma uzmanlarınca gündeme getiriliyor olmasının herhangi bir kriz anında ittifakın artık Türkiye'ye güvenemeyeceği kaygısından kaynakladığı ifade ediliyor. **********YORUM**********The New York Times gazetesinin Amerikalı karar vericilere ne kadar yakın olduğu biliniyor. Hal böyle olunca bu gazetede yazı işlerince bu içerikte bir yazı yazılması aslında Amerikan yönetiminden Türkiye'ye yönelik dolaylı bir uyarıdır. Bence ana fikri de şudur: Türkiye daha doğrusu Erdoğan yönetimi mevcut politiklarını sürdürürse Türkiye NATO'nun dışında kalır! Tabi bu sert mesajı yumuşatmak için yazının sonunda Türkiye NATO'dan çıkmak istemeyecektir ama artık genelde ittifak ve özelde müttefikler Türkiye'nin kriz anlarında nasıl bir tutum segileyeceğinden kaygı duymaktadır ifadesini eklemişlerdir. Yani diyorlar ki biz Türkiye'ye güvenemeyiz! Uluslararası ilişkileri, ittifak oluşumlarını takip edenler çok iyi bilecektir ki karşı tarafa verdiğiniz güvensizlik siyasi, diplomasi, savunma, güvenlik alanlarında sizi yalnız bırakacak, sözü dinlenmeyen, kararı sorulmayan bir aktör konumuna düşürecektir. Zaten pratikte de hem Ortadoğu'da hem de Ukrayna krizi bağlamında Rusya'ya karşı izlenecek politikalarda, İran'ın nükleer programlarında gelişmeler bu yönde olmaktadır. Örneğin IŞİD krizinde Türkiye IŞİD'in çevrelenmesi, her türlü kaynağının kesilmesinde coğrafi, askeri açıdan çok kritik bir konumda olmasına rağmen ABD IŞİD stratejisini Türkiye'ye sormadan belirlemiştir. Aynı şekilde Rusya'ya karşı ekonomik yaptırımlar ve askeri tedbirler anlamında NATO çerçevesinde alınacak tedbirlerin belirlenmesinde Türkiye etkinlik gösterememektedir. Nitekim Ukrayna krizinde ABD'nin planları çerçevesinde NATO-Rusya geriliminde Karadeniz yeni bir mücadele alanı olmuştur. Yıllardır ABD ve NATO'yu Karadeniz'den uzak tutmayı başarabilen Türkiye varken son dönemlerde ABD'nin Genişletilmiş Karadeniz politikalarıyla Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerdeki siyasi ve askeri varlığını artırdı, NATO Füze Kalkanı Projesi kapsamında Romanya'da Karadeniz kıyısında önemli bir üs kurdu. Bu şekilde Karadeniz'de sürekli varlık gösterecek konuma gelen ABD Kırım-Ukrayna krizini de bahane ederek bu sefer NATO'nun iki Daimi Deniz Kuvvetinden birini şu sıralarda tatbikat/eğitim gerekçesiyle Karadeniz'e sokmuş durumdadır. Elbette daha önceleri ABD başta olmak üzere diğer NATO ülkeleri de münferit olarak Karadeniz'e gelmişlerdir ama bu sefer Amerikalı bir Amiralin komutasında NATO filosu olarak Karadeniz'de bulunmasının ayrı bir anlamı vardır. Bu durum yıllardır Türk Deniz Kuvvetlerinin inisiyatifiyle Karadeniz'de kıyıdaş ülkelerce oluşturulan ve Karadeniz'de barış ve güvenliğin devamını sağlamayı hedefleyen Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu (BLACKSEAFOR) ve Karadeniz Uyum Harekatı (KUH) girişimlerini de baltalayacak, Türkiye'nin Kardeniz'de de inisiyatifi kaybetmesine yol açacaktır, daha doğrusu açmıştır. Türkiye NATO içindeyken bile NATO'da sözü, kararları, politikaları önemsenmez bir konuma düşmüştür. (Tabi bunda son yıllarda Türkiye'deki kumpas davalarıyla TSK'nın düşürüldüğü durumun etkisinin de çok büyük olduğunu mutlaka not etmeliyiz). Her ne kadar dünya genelinde NATO'ya yönelik olumsuz bir algı olsa da Türkiye'nin üye olduğu dönemlerde içinde bulunduğu şartlarına bakılırsa NATO üyeliğiyle çok önemli kazanımlar elde etmiştir. Siyasi, ekonomi, demokrasi, askeri kriterler açısından batılı ülkelerden çok aşağılarda olduğu bir zamanda NATO üyeliğiyle batı dünyasının en önemli örgütünde eşsiz bir söz hakkına sahip olmuş, güvenlik sorununa bir şemsiye bulmuş, batıyla entegrasyonunun önünü açmıştır. Halihazırda da küresel ölçekte Türkiye'nin bu kadar özgün bir konuma sahip olduğu başka bir örgüt yoktur. Dolayısıyla Türkiye'nin NATO'dan kopuşuna yol açacak politikaların 63 yıl önceki üyelikle elde edilen kazanımları tersine çevirebileceği unutulmamalıdır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *