Ulusal Çıkarların Yeniden Tanımlanması ve İhaleler

17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu sonucunda iyice bunalan Başbakan Erdoğan, önceki gün internete düşen bir telefon görüşmesinde, Koç Grubu’na ait RMK şirketinin kazandığı MİLGEM Projesi kapsamındaki 3 milyar dolarlık havuzlu çıkarma gemisi (LPD) ihalesinin iptali için Sedef Gemi İnşaat A.Ş.’nin sahibi Metin Kalkavan’a hareket tarzı konusunda taktik veriyordu. İhale süreci incelendiğinde; taktiği alan Sedef Gemi İnşaat A.Ş.nin başvurusu üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu ihalede “kamu zararı doğduğu” yönünde bir rapor hazırlamış, ardından Başbakan, MSB ve Genelkurmay Başkanı’ndan oluşan Savunma Sanayii İcra Komitesi ihaleyi iptal ederek, Sedef Gemi İnşaat A.Ş.’ye vermişti. (http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Erdogana-ait-oldugu-iddia-edilen-ses-kaydinda-sok-MILGEM-iddiasi/1043154/) Görüşme kayıtlarının sızması üzerine konuşmayı teyid eden Erdoğan, devletin 100-200 milyon dolar kara geçtiğini söyleyerek kendisini savunmuştu. (http://gundem.bugun.com.tr/ses-kayitlarini-dogruladi-haberi/1001842) Öte yandan İstanbul Etiler’deki piyasa değeri bir milyar dolar olan arazinin malum çevrelerle bağlantılı kişilere 460 milyon dolara satıldığı ortaya çıktı. (http://www.taraf.com.tr/haber-200-milyonluk-piskin-cevap-149883/) Yani siyasi iktidarını rant üzerine yerleştiren siyasiler, ülkemizin en stratejik alanı olan savunma sanayii konusunda ihale manipülasyonlarını “devleti kara geçirme” gerekçesiyle savunurken, Etiler’de devletin ve milletin cebinden 540 milyon dolar çıkmasında bir beis görmüyor. Kentsel dönüşüm projeleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Eğitim başta olmak üzere kamuya ait arazi, arsa ve binaları ranta kurban eden zihniyetin geminin hızla su almakta olduğunu fark etmesi için daha ne kadar zamana ihtiyaçları olduğunu bekleyip göreceğiz.