11 Mart 2025

CHP-DSP Birleşmesi

CHP-DSP seçim ittifakı bir çıkmaza doğru ilerliyor. DSP, CHP’ye kazmak istediği kuyuya sonunda galiba kendisi düşecek. Nedir DSP’nin oyunu.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
CHP-DSP seçim ittifakı bir çıkmaza doğru ilerliyor. DSP, CHP’ye kazmak istediği kuyuya sonunda galiba kendisi düşecek. Nedir DSP’nin oyunu.

DSP önce Türkiye'nin en zengin partisi olmanın imkanlarını da kullanarak Ankara'da 50-60 bin kişiyi bir araya getiren bir miting gerçekleştirdi. Bir örgütlenme atağı içinde olduğu dönemde gerçekleştirdiği bu mitingde birbirleriyle yarışan parti örgütleri Ankara'ya DSP'lileri taşımada oldukça başarılı göründü.

DSP böylece siyasette var olduğunu gösterdikten sonra ikinci adımını attı ve CHP'ye Baykal'ın kabul etmeyeceğini düşündüğü bir seçim ittifakı önerdi. DSP bu tahminin de yanılmadı. Baykal, DSP'nin seçim ittifakı önerisini reddetti ve DSP'ye "gelin birleşelim" çağrısında bulundu. DSP, böylece bir kez daha "Baykal'ı soldaki bölünmüşlüğün" nedeni olarak gösterme imkânına kavuştuğunu düşündü. Birleşme yerine seçim ittifakı çözümünde ısrar etti. DSP Genel Başkanı Sezer televizyonlarda bu çağrının sözcülüğünü yaptı.

İşte bu noktada Tandoğan ve Çağlayan mitinginin sol tabanından gelen partilerin bir şekilde bir araya gelmesi isteğini verdiği temel mesajları doğru okuyan Deniz Baykal, DSP'nin ve Sezer'in kendisinden beklemediğini yaptı. Önce Ecevit'e duygusal bir şekilde sahip çıktı. Ecevit'in kendi liderleri de olduğunu, büstünü CHP Genel Merkezine dikecekleri açıkladı. Sonra DSP'nin önerisini kabul etti. Olayların gelişmesinden Sezer'in böyle bir cevaba hiç hazır olmadığı anlaşılıyor. Seçim ittifakı önerisini getiren parti DSP olmasına rağmen, CHP soğukkanlı bir şekilde teklifi kabul edip köşesine çekilir beklerken, DSP büyük bir paniği yansıtan toplantı süreçlerine başladı.

DSP Genel Başkanı Sezer, televizyon kameraları önünde yaptığı sıkıntılı açıklamalarda büyük bir çıkmaz içinde olduğunu ortaya koydu. DSP toplantılarında yuhalanan Baykal, sertleşme tuzağına düşmedi ve DSP ve Sezer'e sahip çıkmaya devam etti. Genellikle Baykal'a karşı olma alışkanlığı içinde olan basın bile bu kez DSP'yi eleştirmeye başladı. Son günlerde Sezer, seçim ittifakının gerçekleşmemesine zemin hazırlama gayreti içinde görünüyor. Bu krizin ortaya koyduğu husus, Sezer'in genel başkanlıktan liderliğe geçiş sınavında sınıfta kaldığıdır.

Baykal ise izlediği ve siyasal çizgisine ters uzlaşmacı yaklaşım ile DSP'ye ağır bir darbe vurdu. Seçim ittifakının olmamasının solda ittifakın gerçekleşmemesinin nedeni artık Baykal değil, Sezer ve DSP'dir. Eğer bu Pazar günü seçim olur ise DSP bir parti olarak muhtemelen siyasetten silinmesine neden olacak 3 Kasım seçimlerinde aldığı oya yakın bir oy alacaktır. CHP ise bu pazar yapılacak seçimlerde kendi zemininde bir oy patlaması yapabilir.

Gelinen noktada DSP hala CHP ile seçim ittifakı şeklinde birleşme fırsatını kaçırmış değil. Eğer bir grup kuracak kadar milletvekilini güvence altına alır ise bunu muhakkak kabul etmelidir. DSP, hakkaniyet ilkesinin savunduğunu söylüyor. Bu çok sorunlu bir yaklaşım. Çünkü hakkaniyetin zemini için DSP'nin aldığı son oy ele alınır ise bu oyun% 1.5 civarında olduğu hatırlanmalıdır. Sezer'in artık kendi partisine sahip çıkma ve ben siyasi bir liderim deme zamanı geçiyor. Mesele ayni zamanda hem DSP'nin hem Sezer'in yaşama mücadelesi.

Buna gerek var mı derseniz bence DSP diye bir partiye ihtiyaç yok. Çünkü CHP ile DSP arasındaki 1990'lardaki ideolojik farklılık tamamen ortadan kalkmıştır. Sağlıklı bir siyaset açısından bölünme değil, birleşme sadece sol değil, bütün eğilimlerdeki partiler için geçerlidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *