11 Mart 2025
21YYTE.ORG Politik-sosyal-kültürel Araştırmalar Merkezi Türkiye'nin Talihsizliği Bu Başbakan mı?

Türkiye'nin Talihsizliği Bu Başbakan mı?

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin iç ve dış sorunlar açısından en zor yıllarından biri olan 2007 yılına girdiğinde en büyük talihsizliği Erdoğan’ın Başbakan olmasıdır. Bu bir talihsizliktir.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin iç ve dış sorunlar açısından en zor yıllarından biri olan 2007 yılına girdiğinde en büyük talihsizliği Erdoğan’ın Başbakan olmasıdır. Bu bir talihsizliktir.

Çünkü her ortaya çıkan krizde kendi donanımsızlığı ve yeteneksizliği ortaya çıkmakta ülkeyi yönetmedeki beceriksizliğinin suçunu sağa sola yüklemeye çalışmaktadır. Etrafında topladığı kişilerin niyet maksat ve dünya görüşleri bu talihsizliği daha da artırmaktadır.

Talihsizliktir çünkü hem donanımsız hem de her şeyi bildiği iddiasında kibirle yüklüdür. Krizler karşısında yeteneksizliği ortaya çıktıkça bunu örtbas etmek maksadıyla sağa sola saldırmaya başlamaktadır. Demokrasinin kurumlar arsında ahenk ve uzlaşma kültürü olduğunu, parlamentodaki çoğunluğunun halk desteğinde çoğunluk olmadığını, unutarak her önüne gelene saldırmaktadır.

Bu saldırılardan Cumhurbaşkanı, Yüksek Mahkeme Üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Üniversiteler, Muhalefet partileri kısaca önüne her çıkan nasiplerini almaktadır.

Cumhuriyetin bütün bu kurumlarını kendisine rakip olarak görmekte ve onlara gol atmaya çalışmaktadır. Oysa bu kurumlar onun rakibi değildir. O kurumların her birinin işlevi Anayasada belirlenmiştir. Öyleyse bu kurumlarla sorun nereden kaynaklanıyor. Sorun şu, o kurumlar Cumhuriyetten yana taraftırlar. Tıpkı Tandoğan da Çağlayanda Manisa da, İzmir Gündoğan'da en son Samsun'da taraf olan milyonlar gibi.

Ülkede kan akıyor her gün şehit cenazeleri geliyor, gelen şehitlerin sayısı katlanarak artıyor. Bu saldırılar Cumhuriyetin kalbi Ankara'ya uzanıyor, Ankara'da da Cumhuriyetin ilan edildiği yerde bombalar patlatılarak masum insanlar katledilirken, Başbakan'ın sesi çıkmıyor.

Sesi çıkamaz çünkü ABD izin vermiyor, sesi çıkamaz çünkü AB izin vermiyor, sesi çıkamaz çünkü danışmanları izin vermiyor, sesi çıkamaz çünkü Barzani, Talabani istemiyor. Bütün bunlardan sonra da bu milleti aptal yerine koyarak bu milletin zekâ ve hafızası ile alay ederek diyor ki askerin talebi varsa karşılarız.

Bu ülkenin güvenliğinden sorumlu Bakanlar Kurulunun başı olarak siz ne diyorsunuz Sayın Başbakan? Haa siz sağa sola laf yetiştirmekle, milletin haklarını savunmak yerine doğal müttefikleriniz olan ABD ve AB haklarını savunuyorsunuz. Nereden mi bu kanıya vardım. Ulus saldırılarından sonra bölgede inceleme yapan Genelkurmay Başkanı "Arkalarında kim var ona bakmak lazım demiş" ya gazeteciler Başbakan'a bunu sormuşlar. Cevap böyle şeyler rasgele konuşulmaz, AB sürecine zarar verir buyurmuşsunuz.

Şimdi bende soruyorum siz kimlerin hakkının savunucusunuz? Sanırım gazeteciler ağızlarına gelen şu soruyu işlerinden olmamak için sormamışlardır. Ya da azarlanmamak için. Sayın Başbakan o AB ülkeleri senelerdir, terör örgütüne para verdi, üs verdi, silah verdi, siyasi destek verdi, daha çok kol bacak kopsun diye mayın verdi, siyasi sığınma verdi, akıl verdi, eğitim verdi, kısaca neye ihtiyaçları varsa onu verdi. Peki, bunlar sürece neden zarar vermedi de Sayın Genelkurmay Başkanının arkalarında kim var ona bakmak lazım demesi sürece zarar veriyor?

Şu anda terör örgütü Amerikanın kontrolünde olan bir alanda her türlü ihtiyaçlarını sağlıyor. Neye ihtiyacı varsa silah mühimmat araç gereç yiyecek para sağlık desteği, haberleşme Avrupa ülkelerine seyahat. Ulus'ta patlatılan bombanın malzemesi olan plastik patlayıcılar. En önemlisi de Türkiye'nin müdahalesine mani olarak onlar için güvenli bölge. Bütün bunlar Türk ABD ilişkilere zarar vermiyor. Ancak Genelkurmay Başkanının terörün arkasında kim var ona bakmak lazım açıklaması zarar verecek. Millet bunları duyacak öğrenecek diye korkuyorsan millet zaten biliyor. Bu nedenle milyonlar meydanlarda ne ABD, ne AB, tam bağımsız Türkiye diye bağırdı.

Böyle bir Başbakan talihsizlik değil de nedir. Bu Başbakanın icraatları sürdüğü sürece operasyon ve terörle mücadeleyi unutun. Analar ağlamaya devam edecek ama her karanlığın bir aydınlığı olduğu gibi kendilerini AK diye adlandıranların yarattığı karanlığı 22 Temmuzda yanacak ışık aydınlatacaktır.

Ben diyorum ki bu ilişkilerin normale dönmesi halkın menfaatlerinin korunması için Sayın Başbakan ülkeye tek bir iyilik yap ve 22 Temmuzda Bakanlarını ve danışmanlarını da al git. Hani çiftçiye ananı da al git demiştin ya, işte öyle Sayın Başbakan.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *