Anlaşma, iki tarafın gerek rejim ya da Türkiye'nin desteklediği güçler tarafından olsun anlaşmayı sabote edecek herhangi bir unsurun ortadan kaldırılmasına kefil olmayı içeriyor. Rahhal, bu verilerin askeri ihlaller ve tacizlerin meydana gelmesini engellemediğini, rejimin aralarında ekonomik yaptırımlar, Ceasar yasası, güvenlik kaosu, ilaca baskı, maaşlar, tüketim maddeleri ve yakıtlar olmak üzere hali hazırda birçok baskı ile karşı karşıya kaldığını ve rejimi 'tüfek sesinin üstünde ses yoktur' prensibini uygulamak için askeri operasyona başvurmasına yol açacağını açıkladı. Rahhal aynı bağlamda iktidardaki aile bireyleri arasındaki anlaşmazlıklar ve mezhepsel saflaşmaların rolünü vurguladı. Rejimin ondan dikkatleri kaçırmaya çalıştığını, Libya'da Türk-Rus çekişmesinin ve Hafter'in kaybının Moskova'yı güçlerini Libya'dan çekmesini gerektiren kritik bir pozisyona koyduğunu belirtti.

Rahhal, bu verilerin bir bütün olarak askeri operasyona işaret ettiğini, faturaların ödenmesi ve hesapların tasfiyesinin İdlip'te görüleceğini ancak bunu anlaşmanın AB ve ABD'nin desteklemesi nedeniyle uzak bir olasılık olarak gördüğünü ayrıca, Türkiye'nin İdlip'te ki güçleri, uçakları ve sistemleri yoluyla herhangi bir saldırıya karşı koyabileceğini özellikle de Türkiye'nin Moskova'ya herhangi bir askeri operasyona ABD'nin karşı konulmasına onay verdiğini ifade eden mesajı olarak ABD hava savunma sistemini Suriye'nin kuzeyine taşıdığını dolayısıyla tırmandırmanın meydana gelmesinin Rusya’nın çıkarına olmayacağını belirtti. Yazar Vladimir Muhin Rus 'Nezavisimaya Gazeta' da ki makalesinde, Türkiye'nin nüfuzunu güçlendirmek için Suriye'nin kuzey batısındaki bölgeye askeri takviyeler göndermeyi sürdürmesinin bölgede askeri operasyonların yenilenmesini haber verdiğini belirterek Türk ordusunun son zamanlarda İdlip'te konuşlandırdığı 'Atılgan' hava savunma sistemini kullanmasının uzak bir ihtimal olmadığını sözlerine ekledi.

Çeviri yapılan kaynak: azamat.org