Dünyanın Suç Merkezi Honduras

Yazan  24 Mart 2014
Honduras, Orta Amerika’da küçük coğrafi alana sahip olmasına rağmen, uyuşturucu kaçakçılığı, yasa dışı göç, tabii felaketler gibi büyük sorunlarla boğuşmaktadır. Bunun yanında istikrarsız iç siyaseti toplumsal karışıklıklara sebep olmaktadır

 

Honduras, Panama Kanalı’nın kuzeyinde, Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi büyüklüğünde bir ülkedir. Bu küçük ülke, diğer sınır komşuları gibi 19. yüzyıla kadar İspanyol İmparatorluğu etkisi altında kalmıştır. Ancak ABD’nin 19. yüzyıldan itibaren Amerika Kıtası’nda takip ettiği genişleme politikası nedeniyle yine diğer komşuları gibi İspanyol etkisi azalmıştır. ABD etkisinin görülmesiyle birlikte Honduras da bağımsızlığını ilân etmiş ve dünya sahnesindeki yerini almıştır. Bu dönemden itibaren Honduras, liberal ekonominin uygulanmaya başladığı bir ülke olduğu gibi; uyuşturucu, ticareti, yasa dışı göç gibi sorunlarla ABD açısından da güvenlik odaklı politikaların öne çıktığı ülke haline gelmiştir.

Bütün bu sebeplerden dolayı Honduras, ABD’nin güvenliği açısından önem arz eden ülkeler listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. Çünkü ABD Başkanı James Monroe döneminden beri şekil değişikliklerine uğrasa da uygulanmaya devam eden Monroe Doktrini için Latin Amerika’nın önemi yüksektir. Bu bölgedeki güven ortamı ABD’nin kendi bölgesinde daha az güvenlik sorunuyla uğraşması anlamına gelecektir. Bu sonuç da ABD için küresel ölçekli politikaların daha rahat üretilmesi demektir. Dolayısıyla Latin Amerika’daki ülkeler içinde ABD ile ilişkilerinin de iyi olması Honduras’ı ayrı bir yere koymaktadır.

Honduras’a Genel Bir Bakış

Bilim dünyasının tarihin en önemli sosyologlarından kabul ettiği İbn-i Haldun, “Coğrafya kaderdir” demiştir. Yani bir ülkenin bulunduğu coğrafya aslında o ülkenin vatandaşlarının yaşayacağı hayatın da bir açıdan belirleyici temel faktörüdür. Bu görüşten hareketle Honduras’ın hem coğrafi konumunu hem de tarihini kısaca ele almakta yarar görülmektedir. Honduras yaklaşık 112 bin km2 yüzölçümüne sahiptir. Nüfusu da sekiz milyon civarındadır. Coğrafi konumu itibarıyla Honduras, ABD için uyuşturucu açısından önemli güvenlik tehditlerinden biri olan Panama’nın Kuzey Amerika’ya geçiş yolunda bir köprü vazifesi görmektedir. Bunun dışında Honduras’ın güney komşusu olan Nikaragua da ABD’nin yönetimi dolayısıyla Soğuk Savaş döneminde sorun yaşadığı bir ülkedir.

Honduras’ın nüfus yoğunluğu Karayip Denizi boyunca uzanan kıyısında bulunmaktadır. Honduras’ın Nikaragua haricindeki diğer komşuları da El Salvador ve Guatemala’dır. Bu coğrafi konumu dolayısıyla Honduras, hem bölgenin en sorunlu ve kırılgan devlet yapısına sahip komşularına sahiptir hem de kendisi bu kırılgan devlet yapısı dolayısıyla uyuşturucu, yasa dışı göç gibi güvenlik sorunları ile boğuşmaktadır. Bir ülkenin coğrafyası kadar tarihi de onun kaderini belirleyen faktörler arasında yer almaktadır. Bundan dolayı Honduras’ın politikalarını tahlil edebilmek için geçmişini ele almak gerekmektedir. Honduras, İspanyol İmparatorluğu’nun Avrupa’daki savaşlar dolayısıyla gücünün sonuna geldiği tarihlerde, 1821’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Honduras bağımsızlığından iki yıl sonra Meksika İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelmiştir. Aslında bu birleşme aynı zamanda Merkezi Amerika Federasyonu denemesidir. Ancak başarılı olamayan bu girişimin ardından 1840-1850 yılları arasında başka birleşme denemeleri gerçekleştirilmiş yine başarılı olunamamıştır. Orta Amerika ülkelerinin, hem Meksika çatısı altında hem de Honduras liderliğinde giriştikleri bu birleşme çalışmalarının aynı zamanda mezhep ve kültür açısından kendilerini farklı gördükleri ABD’ye karşı bir savunma arayışı olduğu da söylenebilir. Ancak Honduras’taki iç karışıklıklar ve ekonomik zorluklar giderek büyüyen ekonomisi ile bir dünya devi haline gelen ABD karşısındaki bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlandırmıştır. ABD’nin özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan ekonomik gelişmesi ve liberal ekonomik politikaları Honduras’a da sirayet etmiştir.

Liberalizmin Honduras Siyasetine Etkisi

Honduras’ın liberal ekonomi ile buluşması, bölgenin diğer ülkelerinde olduğu gibi tropikal meyvelerin ihracına yönelik olarak başlamıştır. Honduras’ta 1870’lerde başlayan meyve ticaretinin giderek temel ticaret kalemine dönüşmesi, ülkenin Karayip Denizi sahilleri boyunca tren yolları yapılmasına sebep olmuştur. Bu ekonomik gelişmeler doğası gereği dönemin idarecileri tarafından olumlu politikalar olarak tanıtılmış ancak ABD’nin ülkenin hücrelerine kadar sızdığı gerçeği ise göz ardı edilmiştir. Honduras, 1890’lara gelindiğinde gelişen demiryolu ağı ile uluslararası ticarete meyve şirketleri ile tamamen dahil olmuştur. Bu meyve şirketlerinin adı daha sonraki yıllarda Orta Amerika ülkelerinde başlayan darbeler silsilesine karışmış ve “muz cumhuriyeti” kavramının gelişmesine neden olmuştur.

Honduras’ta meyve şirketlerinin ekonomik faaliyetleri artırması beraberinde önemli bir işçi kitlesinin ülkenin kuzeybatısına göç etmesine neden olmuştur. Ekonomik gelişmeyle beraber ortaya çıkan ihracat faaliyetleri ülkenin yerleşim düzenini yeniden yapılandırmıştır. Honduras’ta 1940’lara kadar devam eden meyve şirketi etkisi II. Dünya Savaşı’nın genişlemesiyle başka bir şekilde devam etmiştir. ABD’nin Pearl Harbor Üssü’nün saldırıya uğramasıyla, Honduras da Washington’un müttefiki sıfatıyla 1 Ocak 1942’de Milletler Cemiyeti bildirgesine imza atmıştır.  Böylece Honduras’ın 19. yüzyılın sonlarında başlayan liberal politika ve ekonomi uygulamaları Milletler Cemiyeti bildirgesi ile resmen kabul edilmiştir. Honduras’ın liberal ekonomi politikalarının sonucu olarak, ülkenin kuzeybatı kesiminde yoğunlaşan nüfus olumsuz çalışma şartları, toprakların başta ABD kökenli olmak üzere yabancı devletler tarafından işletme hakkının alınması gibi sebeplerden dolayı toplumsal huzursuzluğa yol açmıştır. Bu rahatsızlıklar devam ederken 1950’li yılların başında Honduraslı işçilere verilen sendika hakkı ile grevler başlamış ve huzursuzluk 70’lere kadar devam etmiştir.

Futbol Savaşı, Doğal Afetler ve Sarsılan Honduras İdaresi

Honduras ile El Salvador arasında futbol dünya kupasına katılmak için yapılan eleme müsabakaları sırasında çıkan çatışmalar bir süre sonra savaşa dönüşmüştür.  14 Temmuz 1969’ta bir savaşa dönüşen futbol müsabakası öncesi her iki ülkenin sınır ihtilafı ve göçmen meselesi dolayısıyla gergin ilişkilere sahip olduğunu belirtmek gerekmektedir. Honduras yönetimi El Salvador’un sınır güvenliğini sağlamadığı ve kaçak işçilerin ülkenin ekonomisini etkilediği iddiasında bulunmuştur. Bu gerginlik yaşanırken Honduras ile El Salvador futbol takımlarının karşılaştığı müsabakada yaşanan gerginlikler savaşa neden olmuştur. Altı gün süren savaşın sonunda çoğunluğunu Honduraslıların oluşturduğu iki bin civarında sivilin öldüğü, 60-130 bin civarında sivilin yerlerinden edildiği ve iki ülke hava yollarının on yıldan fazla karşılıklı sefer düzenlemediği bir ortam ortaya çıkmıştır.[1] Bu savaş sonucunda Honduras savaş tazminatı ödemek zorunda kalmıştır. Savaş dolayısıyla askeri yönetimle idare edilmeye başlayan Honduras, 1974’te de Fifi adlı kasırganın yıkıcı etkisine maruz kalmıştır. Kasırganın yok ettiği alt yapı ve telekomünikasyon sistemini yeniden yapılandıran Honduras, bu faaliyetler sırasında aldığı ABD yardımları dolayısıyla bir kez daha Washington ile yakınlaşmaya başlamıştır.

ABD ile Honduras yakınlaşmasının bir sonucu olarak, 1979’da sivil yönetime tekrar dönen ülkede yeni anayasa yapımı çalışmaları başlatılmıştır. Anayasa tartışmalarının devam ettiği ülkede askeri yönetim sonrası 1982’de iktidara gelen Roberto Suazo ekonomik ve sosyal dönüşüm programları uygulanacağı sözü vermiştir. Bu değişim programları ABD’nin ekonomik katkıları ile gerçekleştirilmiştir. Honduras’ın söz konusu dönüşümü aynı zamanda ABD’de Reagan hükümeti ile “yeni sağ” politikaların uygulanmaya başladığı dönemdir. Dolayısıyla SSCB ile rekabet halinde olan ABD aynı zamanda Honduras vasıtasıyla Orta Amerika’da sosyalist yapılarla da mücadele haline girmiştir.

ABD Honduras İlişkileri

ABD Honduras ilişkileri her ne kadar 19. yüzyılın sonlarında meyve ticareti yapan şirketlerle başlamış olsa da, modern ilişkilerin 80’li yıllarda Honduras’ın siyasi ve sosyal dönüşüm politikaları ile kurulduğunu ifade etmek mümkündür. Aynı dönem ABD’nin Honduras’ta askeri varlığını yeniden düzenlediği bir dönemdir. Honduras’ın “modernleşme” ve “liberalleşme” politikaları uyguladığı dönemde ABD, Nikaragua’daki gerillalarla savaşan hükümeti desteklemek amacıyla askeri varlığını artırmıştır. ABD aynı zamanda “komünizmle mücadele” için istihbarat destekli faaliyetleri de başlatmıştır. Honduras’ta CIA desteği ile kurulan 316. Tabur yargısız infazlarla anılmaya başlamıştır.[2] Uzun süre faaliyetleri gizli tutulan CIA destekli bu birimin varlığı 1990’lı yıllarda sorgulanan bir şahsın Honduras’tan ayrılıp bir Amerikan gazetesine verdiği röportajla tartışılır hale gelmiştir. ABD Honduras ilişkilerinin bu yönde gerçekleşmesin sebebi, Amerikan istihbaratı ve ordusunun SSCB’nin Güney ve Orta Amerika’daki tesir alanını kırma amacını taşımasıdır. Ancak 90’lı yıllarda SSCB’nin çöküşü ile ABD ile Honduras ilişkileri de boyut değiştirmiştir.

Honduras’ın Karayip Denizi kıyılarını 1998’de vuran Mitch kasırgası dolayısıyla 33 bin ev tamamen yok olmuş, 50 bin ev zarar görmüş, 5 bin kişi ölmüş, 12 bin kişi yaralanmış, 8 bin kişi de kaybolmuştur.[3] Ülkenin kasırga dolayısıyla uğradığı zarar ise 3 milyar dolar civarındadır. Honduras’ın doğal afetler dolayısı ile yaşadığı bu yıkım Amerikan yardım kuruluşu USAID’in de ülkenin alt yapısının yeniden oluşturulması için faaliyetlerde bulunmasına sebep olmuştur. Böyle ABD ile Honduras ilişkileri 21. yüzyılın eşiğinde bir kez daha gündeme gelmiştir. Honduras 2008’de gerçekleşen sel baskını dolayısıyla bir kez daha yıkıma uğramıştır. Söz konusu bu yıkım dolayısıyla yine başta USAID olmak üzere pek çok ABD kuruluşu Honduras’ta faaliyet göstermiş, alt yapısının yeniden oluşturulması çalışmalarına katılmıştır. Bu açıdan bakıldığında Honduras’ın coğrafi konumu dolayısıyla yaşadığı doğal felaketler, ABD ile yakın çalışma zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir.

ABD ile Honduras ilişkileri sadece doğal afetlerin beraberinde getirdiği çalışmalar ya da suçla mücadele kapsamındaki operasyonlardan ibaret değildir. Honduras’ta 2009’da yaşanan anayasa krizi ABD-Honduras ilişkileri açısından da önemli yansımalara sebep olmuştur. Yetkilerin başkanlık makamından alınarak kongre başkanına devredilmesi ile doruğa çıkan anayasa krizini ABD darbe olarak değerlendirmiştir. Ancak söz konusu darbe ile dönemin Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya’nın yetkilerinin elinden alınmasını da anayasaya uygun ve hukuki olarak tanımlamıştır.[4] ABD Kongresi’ne bağlı çalışan hukukçuların böyle bir açıklama yapabilmesi aynı zamanda ABD’nin Honduras’taki siyasi iç meseleler hakkında yorum yapabilme konusunda kendisini ne kadar rahat hissettiğinin de göstergesidir. Manuel Zelaya’nın iktidardan el çektirilmesiyle sonuçlanan anayasa krizinin ardından seçilen Porfirio Lobo Sosa, ülkeye huzur ve güven ortamını geri getireceği ve Amerika Devletleri Teşkilatına yeniden üye olunacağı vaadinde bulunmuştur. ABD tarafından yasal olarak tanımlanan, Honduras’ta önemli bir kesim tarafından da darbe olarak tanımlanan anayasa krizinin ardından başa gelen Sosas Honduras’ı tekrar Amerika Devletleri Teşkilatına dahil etmiştir. Böylece Honduras, başta meyve ticareti olmak üzere, tekstil ticaretinde de ABD ile iş birliği yapmaya devam etmektedir.

ABD-Honduras ilişkilerinin bir başka noktası da güvenlik işbirliğidir. Honduras’ın coğrafi konumu nedeniyle Güney Amerika’dan Kuzey Amerika’ya geçişin kapısı niteliğinde olması ABD’nin uyuşturucu, yasa dışı göç gibi konular açısından da kaygılanmasına neden olmaktadır. Bundan dolayı ABD 80’li yıllarda olduğu gibi Honduras silahlı kuvvetlerini ve polisini eğitmekte ve desteklemektedir. Honduras’ta Mara Salvatrucha (MS-13) ve Mara 18 (M-18) adlı çeteler yaklaşık 12 bin genci bünyesinde barındırmaktadır. Bu çetelerle mücadele etmek için Honduras Polisi 14 bin 500 personel ve Honduras GSMH’sının yaklaşık yüzde 0,9’una tekabül eden 151 milyon dolarlık bütçeye sahiptir.[5] Ancak Honduras polisi çetelerle mücadelesinde önemli rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla da muhatap olmakta, polisin keyfi uygulamaları da eleştirilmektedir.[6] ABD’nin uyuşturucu ile mücadele birimi DEA ile Honduras polisinin düzenlediği operasyonlarda yargısız infaz iddiaları da bir başka tartışma konusunu oluşturmaktadır.[7]

ABD-Honduras güvenlik ilişkilerinde bir başka işbirliği ise askeri faaliyetlerde gerçekleştirilmektedir. Honduras Silahlı Kuvvetleri’nin mevcudu 10 bin 600 kişidir. Silahlı Kuvvetlerin bütçesi ise 189 milyon dolarla Honduras GSMH’nın yüzde 1’ini oluşturmaktadır. Honduras ordusu teçhizat ve mühimmat temini bakımında başta ABD olmak uluslararası bağış ve alımlara bağımlı durumdadır, yerli temin ise toplam bütçenin ancak yüzde 2’sini oluşturmaktadır.[8]  Honduras Silahlı Kuvvetleri’nin rüşvet, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçlarla adının anılması da söz konusudur. Honduras Silahlı Kuvvetleri Honduras polisine nazaran daha güvenilir olsa da Honduraslıların yüzde 68’i silahlı kuvvetlerine güvenmediklerini belirtmektedir. Honduras’ın ABD’nin yoğun desteğiyle yürüttüğü suç ve uyuşturucu ile mücadele beraberinde yargısız infazları getirirken, hapishanelerin de dolmasına yol açmıştır. Honduras’ta 2012 sonu itibarıyla 8 bin 603 tutuklu kapasitesine sahip hapishaneler toplam 12 bin 969 tutukluyu barındırmaktadır.[9] Yani ülkede yaklaşık her 800 kişiden biri tutuklu durumdadır. Böylesine yüksek bir oran huzursuzluğu da beraberinde getirmektedir. Huzursuz ortama siyasi mekanizmanın suça bulaşma oranı da katkıda bulunmaktadır. Honduras Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu Başkanı Alfredo Landaverde, 2011’de bir suikasta uğramadan önce, senato üyelerinin yüzde 10’luk kısmının uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığını açıklamıştır.[10] Dolayısıyla Honduras'ta güvenlik ortamının sağlanması, ABD'nin de destek verdiği uyuşturucu ile mücadele konusuna yoğunlaşmıştır. Honduras siyaseti ve güvenlik bürokrasisindeki kirlenme ABD desteğiyle yapılan sosyal projelerle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Sonuç

Honduras, şeklen küçük ancak sorunları açısından büyük bir ülkedir. Bu sorunların başında gelen yasa dışı göç ve uyuşturucu, ABD’nin stratejisini de önemli derecede etkilemektedir. Dolayısıyla Honduras ele alınırken aynı zaman ABD’nin kara ve deniz sınırlarının güvenliği de ele alınmaktadır. Bütün bu sebeplerden dolayı Orta Amerika’nın bu küçük ülkesi ABD güvenlik operasyonları için önemli üs konumuna gelmektedir. Ülkede uygulanan siyaset, toplumsal karmaşaları körüklemekte, işsizlik oranının artması da çetelere insan kaynağı sağlamaktadır. Ülkenin tarihinden ve coğrafyasından kaynaklanan faktörler de bunlara eklenince Honduras hayli büyük toplumsal sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır. ABD’nin sosyal yardım projeleri de bu ortamın iyileştirilmesi ve Honduras’ın kırılgan devlet yapısından kurtulabilmesi üzerine kurulmaktadır. Bu durum ABD’nin güvenliği için de önemli olduğunda Washington, Honduras’ta söz konusu yardımları devam ettirecektir.

 

 


[1]War with El Salvador, http://countrystudies.us/honduras/22.htm(12.03.2014)

[2]A Survivor Tells Her Stroy, The Baltimore Sun, 15.06.1995, http://www.baltimoresun.com/news/maryland/bal-negroponte3a,0,556680.story(12.03.2014)

[4]US Congress report argues Zelaya’s ousting was “legal and constitutional”, Merco Press, 26.09.2009. http://en.mercopress.com/2009/09/25/us-congress-report-argues-zelayas-ousting-was-legal-and-constitutional(13.03.2014)

[5]Peter J. Meyer, Honduras-U.S. Relations, Congressional Research Service, 2013 s: 10.

[6]Edward Fox, Dynamics of Honduran Police Corruption Narrow Chance for Reform, Insight Crime, 31.01.2012, http://www.insightcrime.org/news-analysis/dynamics-of-honduran-police-corruption-narrow-chance-for-reform(13.03.2014)

[7]Meyer, a.g.e., s:26.

[8]a.g.e., s:11.

[9]Honduras Human Right Report, s:4. http://www.state.gov/documents/organization/220663.pdf(13.04.2014)

[10]Tim Johnson, Drug gangs muscle into new territory: Central America, McClatchy Newspaper, http://www.mcclatchydc.com/2011/04/21/112617/drug-gangs-muscle-into-new-territory.html(13.04.2014).

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display