Birleşmiş Milletler Hocalı Utancını Daha Ne Kadar Taşıyacak?

Yazan  26 Şubat 2016

Hocalı Soykırımı’nın 24. yılını andığımız bu yılda ne yazık ki vahşice katledilen bine yakın Azeri Türkü ile ilgili Birleşmiş Milletler (BM) halen herhangi bir ciddi adım atmış durumda değildir. Aynı durum işgal altındaki Azerbaycan toprakları için de geçerlidir. Dağlık Karabağ Savaşı devam ederken BM Genel Kurulu’nun 1993’de almış olduğu 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlar ile Azerbaycan topraklarının işgal altında olduğu ve “Ermenilerin” acilen işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ancak burada dikkate edilmesi gereken husus, kararda “Azerbaycan topraklarının işgal edildiği” ifade edilirken ülke ismi belirtilmeksizin işgalin “Ermenilerce” sona erdirilmesinin istenmesidir. Böylece bu işgalden Ermenistan devlet olarak suçlanmaktan kurtulmaktadır. Ayrıca Ermenilerin işgal ettiği topraklardan çıkmaması durumunda herhangi bir yaptırımın öngörülmemesi (Irak’ın Kuveyt’i işgalinde olduğu gibi) sorunun çözümsüz kalmasında etkili olmuştur.[1]

Aslında BM’nin İslam Dünyası’na yönelik çifte standardını daha önce de Srebrenitza Soykırımı ile ilgili alınan kararda açıkça görülmüştü. Bilindiği gibi Yugoslavya iç savaşı devam ederken BM tarafından güvenlikli bölge olarak ilan edilen ve silahsızlandırılmış binlerce Boşnak Müslümanın sığındığı Srebrenitza burayı korumakla görevli Hollandalı askerler tarafından Sırplara teslim edilmiş ve 10 bine yakın Boşnak erkek Sırplar tarafından vahşice öldürülmüştü. Gözü dönmüş Sırplar tarafından görüntüleri dahi çekilen bu olay BM’nin başlıca yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’nın 2007‘de aldığı kararla “soykırım” olarak değerlendirilmiş ancak aynen Dağlık Karabağ’ın işgali ile ilgili BM Genel Kurulu’nun aldığı karar gibi bu olaydan “Sırbistan” devlet olarak suçlanmamış yalnızca bu soykırıma katılan bazı Sırp askerler ceza almıştır.

Bu noktada bazı sorular akla gelmektedir. Eğer Ermenistan (Srebrenitza’da Sırbistan) devlet olarak bu olaydan sorumlu değilse, bu olaya katılan askerler ve kullanılan silahlar kimin? Karabağ Savaşı’nın çıkmasını tetikleyen en önemli olay 20 Şubat 1988’de Azerbaycan’a bağlı Dağlık Karabağ Yerel Konseyi’nin Ermenistan’a bağlanma konusunda aldığı karardır. Bir an Ermenistan’ın bu kararda herhangi bir desteğinin olmadığını varsayalım. Bir ülkenin (Azerbaycan) belli bir bölümü (Dağlık Karabağ ) başka bir ülke ile birleşme yönünde karar veriyor ve bağlanılmak istenilen ülke (Ermenistan) buna karşı çıkmıyorsa bu ülkenin bu işgalden sorumlu olmadığı düşünülebilir mi?

İran dışında tüm komşularından toprak talebi olan Ermenistan’ın dün olduğu gibi bugün de saldırgan tavırları devam etmektedir. Ekonomik bunalım yaşayan, nüfusu her geçen gün azalan, sınırları dahi Rusya tarafından korunan Ermenistan, mütecaviz tavırları ile kendisini her geçen gün kendi ördüğü duvarlara hapsetmektedir. Çözülemeyen ekonomik sorunlara ek olarak radikal grupların ülke idaresinde yıllardır bulunması Ermenistan’ı gün geçtikçe yalnızlaştırmaktadır. 1991-1994 yılları arasında Dağlık Karabağ Savaşında Ermeni askerilerini bizzat yöneten günümüzdeki Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın 17 Mayıs 2001’de yaptığı bir konuşmada “İşgal ettiğimiz topraklar var. Bunda utanılacak bir şey yok. Güvenliğimiz için yaptık. Biz bunu 1992’de de söylüyorduk, şimdi de söylüyoruz” şeklindeki itirafı[2] veya 2011 yılında “Karabağ’ı bizim neslimiz aldı, Ağrı’yı da size bırakıyoruz” şeklindeki sözleri Erivan’ın saldırgan ve ütopik düşüncelerin bir yansıması niteliğindedir.

Sonuç olarak, Sırbistan’ın devlet olarak suçlanmaması çok büyük bir eksiklik olmakla birlikte en azından Srebrenitza BM tarafından soykırım olarak değerlendirilmiştir. 23 yıl geçmesine rağmen faili belli, mağduru belli, görüntüleri çekilmiş, tanıkları halen hayatta olan Hocalı Soykırımı’nın BM tarafından hala dikkate alınmaması tarihe büyük bir kara leke olarak geçmiştir. Bununla birlikte Ermeni lobisinin tüm çabalarına rağmen bugün dünyada 9 ülkenin Hocalı’da yaşananları “soykırım” (Azerbaycan, Pakistan, Bosna Hersek, Meksika, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Peru, İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentolar arası Birliği ve Honduras), ABD’nin 13 eyaletinin ise (Massachusetts, Teksas, New Jersey, Georgia, Maine, New Mexico, Arkansas, Oklahoma, Tennessee, Pelsinvanya, Batı Virginia, Connecticut ve Florida) katliam olarak kabul etmesi çok önemli bir başarıdır.[3]

Bu noktada Pakistan’ın üzerinde biraz daha fazla durmak gerekmektedir. Bilindiği gibi, Milli Mücadele döneminde ve sonrasında Türkiye’ye büyük yardımlarda bulunan Pakistan, bugün aynı desteği Azerbaycan’a da vermektedir. Azerbaycan’ı Türkiye’den sonra tanıyan ikinci ülke olan Pakistan, Bakü’de temsilcilik açan ilk ülkeler arasındadır. İslamabad Dağlık Karabağ Sorununda her zaman Azerbaycan’ın yanında yer alırken, mütecaviz ülke Ermenistan’ı Dağlık Karabağ’daki işgali sonlandırana kadar tanımayacağını açıklamıştır.[4] Türkiye’de ise sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin öncülüğünde yapılan çalışmalar dışında Hocalı’nın “soykırım” olarak tanıtılmasına yönelik ciddi bir adım atılmaması oldukça üzücüdür. Ne yazık ki cesetlerin üzerinde dahi işkence yapıldığı, çocukların derilerinin yüzüldüğü, hamile kadınların karınlarının deşildiği bu olay sadece Türkiye’de değil diğer Türk Cumhuriyetleri’nde de halen soykırım olarak tanınmamaktadır.

Büyük bir Türk Dünyası sevdalısı olan Atatürk gibi “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, üzüntüsü üzüntümüzdür” diyerek Hocalı’yı soykırım olarak tanıyacağımız günlerin gelmesi dileğiyle; Hocalı’da şehit edilen tüm soydaşlarımızı ve bu soykırımın dünyaya tanıtılmasında büyük emeği geçen Azerbaycan’ın milli kahramanı şehit gazeteci Cengiz Mustafayev’i saygı ve rahmetle anıyorum.

 


[1] Araz Aslanlı, “Karabağ Sorunu Çözüme Ne Kadar Yakınız? Çatışmalardan Savaşa, Savaştan Ateşkese-2”, Türksam, http://www.turksam.org/tr/a2104.html, (12.02.2015).

[2] Araz Aslanlı, “Ermenistan’ın Azerbaycan Topraklarını İşgal Sorununun Hukuki boyutu: Azerbaycan’ın Meşru Müdafaa Hakkı Devam Ediyor mu”, Ermeni araştırmaları Enstitüsü, http://www.eraren.org/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=68, (05.03.2015).

[3] Gözde Kılıç Yaşın, “Ermeni İddialarını Kabul Eden Ülkeler”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/2014/05/01/7571/ermeni-iddialarini-kabul-eden-ulkeler

[4] Esma Özdaşlı, “Pakistan’da Muhammet İkbal Ruhu Hala Canlı”, TURSAM Strateji Araşdırmalar Mərkəzi, http://tursam.org/?p=1401

Dr. Esma Saraç Özdaşlı

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display