Suriye Savaşı'nın Ekonomik Etkileri

Yazan  02 Eylül 2013

Bu çalışmada 2011 yılının hemen başında Suriye’de başlayan iç karışıklık ve olayların iç savaşa dönüşmesinin Suriye ekonomisi üzerindeki etkileri ele alınacaktır. Bölgenin en istikrarlı ekonomisine sahip ülkelerden biri olan Suriye’de yaşanan siyasal sıkıntılar, ülke ekonomisine de ağır zararlar vermiştir ve değişimlere neden olmuştur. İç savaşın ülkeyi ekonomik buhrana sürüklediği bir gerçektir ancak Suriye’nin ekonomik anlamda sona geldiğini söylemek şuan için kötümser bir yaklaşım olacaktır.Verilerin en kötü olduğu nokta işsizlik rakamının 2011’de bu yana iki katına çıkmış olması olarak gösterilebilir[1].

İki seneden buyana Suriye ekonomisine döviz girişi olmadığı halde sistem ayakta kalmayı başarmakta, devlet çalışmak için işe gidemeyenler ve isyancı bölgelerinde bulunanlar dahil devlet memurlarının maaşlarını ödemektedir. Ancak bu örnek verilirken, Hitler Almanyasının çöküşüne kadar Alman devletinin memur maaşlarını ödemeye devam ettiğini de ifade etmek gerekmektedir. Yani, maaş ödeme bir “sistem istikrarı” ölçütü olabilmekle beraber, her zaman doğruyu ifade etmeyebilir.

Suriye ekonomisinde yaşanan gerçek durumu anlatmak için 2011’den günümüze kadar olan dönemi “resmi” makro ekonomik veriler ile ortaya koymak ne yazık ki mümkün değildir. Suriye’nin resmi ekonomik verileri yayımlamıyor olması işimizi zorlaştırmaktadır. Bu nedenle dünya genelinde Suriye ekonomisi ile ilgili yapılan yorumlar tamamen doğrulanamamakta ve tahmin düzeyinden öteye gidememektedir. Eğer Suriye devleti kendi resmi rakamlarını yayınlar ise ülkenin ekonomik görünümünü dünya basınının ve ekonomistlerinin tahminlerine bırakılmayarak, (bu tahminlere bakıldığında oldukça farklı rakamlar karşımıza çıkmaktadır) gerçek tablonun ortaya çıkması sağlanmış olacaktır. Yapılan tahminlerde rakamların hepsi Suriye ekonomisinin düşüş eğilimini tahmin etse de bu düşüşün şiddeti tahminde bulunan kaynaklara göre değişmektedir.

Bu nedenle çalışmamızda Suriye’nin genel ekonomik durumunu açıklanırken uluslararası alanda geçerliliği kabul edilmiş analizlere yer vererek mevcut durumu açıklayacağız.

Suriye Ekonomisinin Tarihine Kısa Bakış

İkinci Dünya Savaşı sonrasıİktisadi tarihini incelediğimizde Suriye’nin sosyalist gelenekten gelmekte olduğu görülmektedir. Uzun dönem Sovyet etkisinde kalan Suriye, bugün bile Rusya tarafından açık denizlere açılan kapı olarak görülmektedir.

Sosyalist politikalara yatkın olan ülke 1989 yılında Berlin Duvarının yıkılmasıve SSCB’nin çökmesi ile politik bir yalnızlığa sürüklenmiştir. Ancak hemen ardından başlayan Birinci Körfez Savaşı ile Suriye dış politikasında ciddi bir değişikliğe giderek Batının yanında yer almış ve uluslararası arenadaki bu yalnızlığına son vermiştir. O dönem Batı ülkelerinden almış olduğu 8 milyar Dolar yardım ekonominin tekrar toparlanmasına da yardımcı olmuştur. Ancak artan dış borçlar ve azalan ihracat ile 1992 yılından sonra ekonomi yeniden bozulmuştur. Bunun üzerine yönetim Batı ile ilişkilere daha çok önem veren bir dış politika izlemiştir. Bu dönüşüm ile girilen 21.yüzyılda ülke ekonomisi serbest piyasa ekonomisi ve liberal yapıya entegre olmaya başlamıştır.

Suriye ekonomisinin temel gelir kaynaklarına bakıldığı zaman petrol, doğrudan yabancı sermaye girişleri, “gurbetçilerden” gelen döviz girişleri ve tarımı görülmektedir. Suriye’nin ihracatına baktığımız zaman ise petrol ihracatının toplam ihracatın yaklaşık %75’ini kapsadığını görmekteyiz.

Suriye Ekonomisinde Makro Veriler

İç karışıklık öncesi döneme baktığımız zaman Suriye’nin yılda ortalama %4 büyüdüğünü, enflasyonun ise %5’ler civarında olduğunu görmekteyiz. Enflasyon için en olumsuz yıla baktığımız zaman 2008 yılında dünya genelinde artan emtia ve petrol fiyatları Suriye’de enflasyonu %15,2’a çıkarmış ancak hükümetin müdahalesi ile bir sonraki yıl % 2,8’e düşmüştür[2].  Bu rakamlara bakıldığında Suriye’nin enflasyonunun bölge ortalamasının oldukça altında olduğu görülmektedir.  Suriye Devleti’nin enflasyon ile mücadelesindeki başarısı sıkı maliye politikasında da kendini göstermektedir. Nitekim devletin bütçe açığı rakamlarına baktığımız zaman 2011 yılına kadar GSMH’nın %3’ü seviyelerinde olduğunu görmekteyiz. Ancak cari işlemler açığının artış eğiliminde olduğu da görülmektedir. Cari işlemler açığı 2000-2007 arasında GSMH’nın yaklaşık %1,6’sı iken devam eden dönemde ortalama 1,7 milyar Dolar ile GSMH’nın %2,9’u seviyelerine ulaşmıştır[3]. Bir başka önemli veri ise yabancı para rezervidir. Suriye Merkez Bankası’nın resmi rezervleri 2010 yılı sonunda özellikle doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının etkisi ile 18,2 milyar Dolar’a ulaşmıştır.

Bu rakamlardan görüldüğü üzere 2010 yılı sonuna kadar Suriye Devleti’nin makro ekonomik göstergeleri bölgede en istikrarlı ülkelerden biri olduğunun kanıtıdır. 2011 yılında yaşanmaya başlayan iç karışıklıklar öncesinde Suriye hükümeti, ekonomisine dair bir dizi yapısal reformu da devreye sokmuştur. Bunlardan bazıları; döviz kurları alanında olmakla beraber, özel bankaların açılışına izin verilmesi, Şam Menkul Kıymetler Borsası’nın faiz oranlarını kontrol etmesini ortadan kaldırmaktır. Ancak yine de eleştirel olarak ekonominin sıkı bir şekilde kontrol edildiği ve reformların hayata çok yavaş geçirildiğini söyleyebiliriz.

Devlet bütçesi adına son dönemde atılan önemli adımlara baktığımız zaman ise 2010 yılında KDV uygulamasına geçilmesi, reel sektörde bulunan kamu kuruluşlarının özerk kuruluşlar haline getirilmesi ve bir kısmının özelleştirilmesinin sağlanması kamu gelirlerinin ciddi oranda artmasına sebep olmuştur.

Özel sektörün halen gelişme sürecinde olduğu sanayinin birçok kolunda devlet ağırlığının hissedildiği Suriye’de yapılan reform çalışmaları ile gerek yabancı sermaye gerekse özel sektör canlanmaya başlamıştır. Bu süreçle birlikte başta petrol, finans ve enerji gibi alanlarda kamu varlığı azaltılmaya çalışılmaktadır. Suriye’nin bu süreçte yapmış olduğu en önemli reformlardan biri sabit faiz uygulamasının esnetilmesi olmuştur. Nitekim bu düzeltme öncesi sabit ve yüksek olan faiz oranları KOBİ niteliğindeki firmaların sermaye gereksinimini karşılayamamalarını ve dış ülkelerden borçlanmalarını zorunlu kılmaktaydı. 2002 yılında KPK (Kredi ve Para Kurulu)’nun kurulması ve özel bankalara faaliyet izni verilmesi, 2003 yılında faiz oranlarında indirime gidilmesi ile birlikte kredi artış hızı %18’ler seviyesine yükselmiştir.

Reel sektör ve finans sektörü ile ilgili yapılan reformların en temel sebebi ise Suriye’de petrol üretiminin azalmaya başlamasıdır. Yapılan reformlar ile birlikte başta turizm olmak üzere hizmet sektöründe siyasi çalkantı dönemine kadar ortalama %6’lar seviyesinde büyüme gerçekleşmiştir.

Suriye ile ilgili açıklanan en güncel makro veriler ise Birleşmiş Milletlerin Suriye raporunda yer almaktadır. Buna göre;

  

MAKRO EKONOMİK VERİLER[1]

GSMH (milyon ABD$)

2010

59.834

 

GSMH (milyon ABD$)

2005

28.397

 

GSMH (milyon ABD$)

2000

19.666

 

GSMH’ye göre Büyüme Oranı (2005 baz yılı ile (%)

2010

3.2

 

GSMH’ye göre Büyüme Oranı (2005 baz yılı ile (%)

2005

6.2

 

GSMH’ye göre Büyüme Oranı (2005 baz yılı ile (%)

2000

0.7

 

Kişi başına düşen Milli Gelir (ABD$)

2010

2.931.5

 

Kişi başına düşen Milli Gelir (ABD$)

2005

1.536.3

 

Kişi başına düşen Milli Gelir (ABD$)

2000

1.230.0

 

Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu (% of GSMH)

2010

19.7

 

Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu (% of GSMH)

2005

23.0

 

Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu (% of GSMH)

2000

17.3

 

Kur (Ulusal Para Birimi / ABD$)

2010

46.58

Birleşmiş Milletler operasyonel kur oranı

Kur (Ulusal Para Birimi / ABD$)

2005

52.00

Birleşmiş Milletler operasyonel kur oranı

Kur (Ulusal Para Birimi / ABD$)

2000

46.00

Birleşmiş Milletler operasyonel kur oranı

Ödemeler Dengesi (milyon ABD$)

2010

-367

 

Ödemeler Dengesi (milyon ABD$)

2005

295

 

Ödemeler Dengesi (milyon ABD$)

2000

1061

 

Tüketici Fiyat Endeksi (2000=100)

2010

173

 

Tüketici Fiyat Endeksi (2000=100)

2005

122

 

Tüketici Fiyat Endeksi (2000=100)

2000

100

 

Tarımsal Üretim Endeksi(2004-2006=100)

2010

94

 

Tarımsal Üretim Endeksi(2004-2006=100)

2005

100

 

Tarımsal Üretim Endeksi(2004-2006=100)

2000

80

 

Gıda Üretim Endeksi (2004-2006=100)

2010

96

 

Gıda Üretim Endeksi (2004-2006=100)

2005

100

 

Gıda Üretim Endeksi (2004-2006=100)

2000

78

 

İşsizlik (% işgücü içindeki payı)

2010

8.6

 

İşsizlik (% işgücü içindeki payı)

2005

10.9

2008.  

İşsizlik (% işgücü içindeki payı)

2000

...

 

Sanayi Sektöründe İstihdam (% İstihdam içindeki payı)

2010

32.2

Ocak-Haziran.  

Sanayi Sektöründe İstihdam (% İstihdam içindeki payı)

2005

28.3

  

Sanayi Sektöründe İstihdam (% İstihdam içindeki payı)

2000

26.1

Resmi tahmin  

Tarım Sektöründe İstihdam (% İstihdam içindeki payı)

2010

14.9

Ocak-Haziran  

Tarım Sektöründe İstihdam (% İstihdam içindeki payı)

2005

19.6

 

Tarım Sektöründe İstihdam (% İstihdam içindeki payı)

2000

32.9

Resmi tahmin  

İşgücüne katılım, yetişkin kadın nüfusu (%)

2010

12.9

 

İşgücüne katılım, yetişkin kadın nüfusu (%)

2005

16.0

 

İşgücüne katılım, yetişkin kadın nüfusu (%)

2000

20.4

 

İşgücüne katılım, yetişkin erkek nüfusu (%)

2010

71.6

 

İşgücüne katılım, yetişkin erkek nüfusu (%)

2005

76.1

 

İşgücüne katılım, yetişkin erkek nüfusu (%)

2000

80.3

 

Gelen Turist Sayısı (bin)

2010

8.546

Yurtdışında ikamet eden yurttaşları ve yerleşik olmayan tüm girişleri içerir.

Gelen Turist Sayısı (bin)

2005

3.571

Yurtdışında ikamet eden yurttaşları ve yerleşik olmayan tüm girişleri içerir.

Gelen Turist Sayısı (bin)

2000

2.100

Yurtdışında ikamet eden yurttaşları ve yerleşik olmayan tüm girişleri içerir.

Enerji üretimi, temel (000 mt petrol eşdeğeri)

2010

24.664

2009.  

Enerji üretimi, temel (000 mt petrol eşdeğeri)

2005

28.521

 

Enerji üretimi, temel (000 mt petrol eşdeğeri)

2000

34.402

 

Telefon aboneleri, toplam (yerleşikler içinde%)

2010

77.8

 

Telefon aboneleri, toplam (yerleşikler içinde%)

2005

31.7

 

Telefon aboneleri, toplam (yerleşikler içinde%)

2000

10.7

 

Internet kullanımı (yerleşikler içinde%)

2010

20.7

 

Internet kullanımı (yerleşikler içinde%)

2005

5.7

 

Internet kullanımı (yerleşikler içinde%)

2000

0.2

 

İhracat (milyon ABD$)

2010

11.352,9

 

İthalat (milyon ABD$)

2010

17.561,6

 

Dış Ticaret Dengesi (milyon ABD$)

2010

-6.208,7

 

Önemli İhracat Ortakları (%payları)

2010

Irak (20.2), Italya (13.4), Almanya (13.0)

 

Önemli İthalat Ortakları (%payları)

2010

Turkiye (9.5), Çin (8.8), Italya (7.4)

 

       
       
       

 Tabloda yer alan Suriye’nin 10 yıllık makro verilerine bakıldığında ülkenin kriz öncesinde ekonomik açıdan istikrarlı yapısı daha net görülmektedir. GSMH’da ve kişi başına düşen milli gelirde yaşanan artışlar, sabit sermaye oluşumu yüzdeleri ülke adına önemli pozitif göstergelerdir. Gelen turist sayısında yaşanan artışlar, internet ve telefon kullanımının yaygınlaşması da hem ekonomik hem sosyal gelişim açısından önemli göstergelerdir.  Ödemeler dengesinin negatife dönüşmesi; ülkenin büyüme hızı, düşen enerji üretimine karşın artan enerji ihtiyacı ve artan ithalat ile yakından ilgilidir. Son olarak iş gücüne katılımda kadınların geri planda kalması ülkedeki rejimin en olumsuz yanlarından biri olduğu söylenebilir.

Suriye Ekonomisinde Petrol ve Doğalgaz

Bu noktada Petrol’e ayrı bir başlık açmak gerekirse; 2011 yılında başlayan iç karışıklıklar ile başta elektrik olmak üzere enerji alt yapısı, boru hatları zarar görmüştür. Bu fiziksel sorunlara ek olarak Batı’nın ülkeye uyguladığı yaptırımlar, enerji arama geliştirme ve üretme konusunda Suriye’yi büyük bir sorun ile karşı karşıya bırakmıştır. Suriye küresel anlamda büyük bir oyuncu olmasa da bölgesel anlamda önemli bir üretici konumundadır. Gerek bölgedeki ihtiyaç gerekse iç tüketim alanında yaşadığı sıkıntılar ekonomik anlamda Suriye’ye ciddi bir maliyet doğurmuştur. Bazı bölgelerde hükümet ve muhalif güçler arasında yaşanan çekişmeler bu bölgelere elektrik ve kışın ısınma için kullanılan fuel-oil’in sağlanamamasına dahi sebebiyet vermiştir. Bu sorunların iç karışıklıklar nihayete ermesinin hemen ardın da derhal düzelemeyeceği açıktır.

Ekim 2012 tarihinde Suriye Petrol ve Doğal Kaynaklar Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre iç karışıklığın ülkeye doğrudan ve dolaylı maliyeti 2,9 milyar Dolar’a ulaşmıştır[5]. Bu maliyetin en önemli kısmı ABD, AB ve diğer ülkelerin uygulamış olduğu yaptırımlar neticesinde gerçekleşmiştir. Öte yandan diğer önemli maliyet kalemi silahlı saldırılarda demiryolları, petrol boru hatları ve rafineriler hedef alındığı için petrole ulaşımda sınırlı kalınmasından kaynaklanmaktadır. Bu konudaki maliyet ise elektrik sektörü 146 milyon Dolar ve petrol sektörü 70 milyon Dolar olmak üzere toplam 216 milyon Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir (Ekim 2012 verileri). 

Suriye’nin ekonomik anlamda dış politikasına baktığımız zaman yaşanan gelişmeler ülkenin Akdeniz ve Avrupa için enerji alanında transit ülke konumunda olma isteğine de büyük bir zarar vermektedir. Ülkede barış sağlanana kadar Suriye’nin bu alandaki çabalarının aksayacağı muhakkaktır.  Gerek yaptırımlar gerekse de geleceğe dair kaygı verici durumu ile Suriye şuanda enerji alanında uluslararası aktör olma hedefinden oldukça uzaktadır. 

2011 öncesi dönemde doğu Akdeniz ülkelerinde en büyük enerji üreticisi iken devam eden iç karışıklık bu konumunu etkilemektedir. Mevcut rejimde uluslararası şirketler ile ilgili her hangi bir yasak bulunmamasına karşın bu şirketlerin ülkedeki faaliyetlerini ve yatırımlarını yaşanan siyasi olaylar geciktirmekte, gelecek ile ilgili belirsizliği artırmakta ve ülkenin en önemli gelir kaynağı olan enerji sektörünü tehdit etmektedir.

Rakamlarla petrolde yaşanan duruma baktığımız zaman 2011 yılından günümüze petrol üretiminin %50 oranında azaldığı görülmektedir.

 

Bu üretimin dağılımına baktığımız zaman[6];

2011 yılı itibariyle Suriye'nin Bazı Petrol Alanları ('000 bbl/d)

 

US Energy Information Administration’ın en güncel verilerine göre Suriye’nin petrol arzı ise şu şekildedir;

                Ülkenin doğal gaz üretimine baktığımız zaman 8,5 trilyon metreküp doğal gaz olduğu bilinmektedir.  Ülkedeki tüketim 2000 yılından günümüze %33 oranında, üretim ise yaklaşık %40 oranında artmıştır. Ancak tıpkı petrolde olduğu gibi doğal gaz konusunda da ülkeye uygulanan yaptırımlar bu alandaki üretimi sekteye uğratacak ve ülke ekonomisinde ciddi bir gelir kaybına neden olacak niteliktedir.

2011 Krizin Başlangıç Yılı

Yukarıda anılan veriler ile girilen 2011 yılı, siyasi karışıklıklar ile birleşince ekonomik göstergelerin yavaş da olsa düşüş eğilimine geçtiği bir yıl olmuş ve takip eden 2012 yılında ise hızlı bir gerilemenin yaşanmasına sebep olmuştur. Resmi kurumların 2011 yılı için açıklamış olduğu tahmini büyüme rakamı (-)%2,3 civarında iken bazı kaynaklar bu rakamın çok daha yüksek olduğunu söylemektedir. Enflasyon rakamı ise temel gıda maddeleri üzerindeki sıkı denetim dolayısıyla halen %5’ler seviyesinde devam etmektedir.

Hükümet açısından önemli bir gösterge sayılan bütçe açığı rakamlarının 2011 yılı sonrası askeri harcama ve sübvansiyonların artmasına ek olarak vergi gelirlerinin düşmesi ile birlikte %9’lara ulaşacağı beklenmektedir. Bu rakam mali anlamda ülke açısından bir darboğazı işaret etmektedir. Cari açığın 8 milyar Dolar’a ulaşması beklentisi ve 2011 yılsonu resmi döviz rezervinin azalan dış ticarete ek olarak iç karışıklık nedeni ile harcanan milyonlarca Dolar ile 14 milyar Dolar’a gerilemesi tahmini ise daha dramatik bir tabloyu önümüze çıkarmaktadır[7]. Bu noktada Suriye Merkez Bankasının disiplinli uygulamaları erimenin daha büyük boyutlara ulaşmasının önüne geçmektedir.

2011 yılında yaşanan düşüşün 2012’ye göre daha yumuşak olmasının bir diğer önemli nedeni de İran’ın Suriye’ye mali yardımda bulunmasıdır. Bu nedenle gerçek ekonomik durum 2012 yılında kendini göstermiştir. Suriye Merkez Bankası tarafından yayınlanmasa da ekonomik gelişmelere bakıldığı zaman 2012 yılının ekonomik sıkıntılar içinde geçtiğini söylemek mümkündür. Bu noktada eklemek gerekirse Washington tabanlı Uluslararası Finans Enstitüsü, Suriye’nin döviz rezervlerinin 2013 yılında biteceği öngörüsünde bulunmuş ancak bu öngörü mevcut duruma göre sağlıklı ve gerçekçi görülmemektedir.  Aslında bu tahmin “Batı”nın Suriye hükümetine bakışını da yansıtmaktadır diyebiliriz. Nitekim Suriye ekonomisinin yalnızca iç siyasi sebeplerle değil, dış politika ile de yıpratılmaya çalışıldığı görülmektedir. Buna en açık örnek ülkenin cari açık rakamlarındadır.   Yapılan hesaplamalara göre cari açıkta düşüş görülse de bu düşüşün en önemli nedeni azalan dış ticaret hacminden kaynaklanmaktadır. İthalat 2012 yılında bir önceki yıla göre 8 milyar Dolara gerileyerek 10 milyar Dolar’a düşmüş ihracat rakamı ise %60 gerileyerek 5 milyar Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 

Ekonomik verilerin tamamına ulaşılamadığı için Suriye’nin GSMH’sına da ulaşılamamaktadır. Ancak elimizdeki veri ve tahmin metotları ile GSMH’nın yarı yarıya düştüğü öngörebiliriz.

Sonuç

Ancak bu verilerle başta söylediğimiz gibi Suriye’yi, Yunanistan’a ya da başkaca krizde bulunan ekonomilere benzetmek doğru bir yaklaşım değildir. Savaş, iç karışıklık, siyasi çalkantı dönemlerinde ülke ekonomilerinde yaşanan bu sert düşüşler ve kriz belirtileri, meydana gelen ekonomik krizler normal karşılanmalıdır. Buna örnek olarak Libya’da 2011 yılında petrol dışı GSMH’nın %52 oranında düştüğü verilebilir. Ülkeler siyasi çalkantıların üstesinden geldikten sonra ekonomilerini hızla iyileştirebilir ve krizden çıkabilirler.

Bu noktada önem kazanan soru 2013 yılında Suriye’nin nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğidir. 2013 yılının ilk yarısına baktığımız zaman Suriye yönetiminin temel ekonomik göstergeleri iyileştirme yolunda politika uygulamaya başladığını görmekteyiz. Elbette siyasi belirsizlik döneminde bu politikaların ne kadar başarılı olacağı bir muammadır.

Ekonominin yeninden inşasında en kritik konu dış finansman ihtiyacı ve IMF ile yapılabilecek olası anlaşmadır. Birleşmiş Milletler’e göre Suriye ekonomisinin yeniden yapılandırılması ve siyasal kriz öncesi seviyesine çıkarması için en az 80 milyar Dolar gereklidir. Ancak bölgedeki diğer sorun yaşayan ülkelere baktığımız zaman Suriye’nin durumu Irak ve Libya’dan biraz daha zor gözükmektedir bunun sebebi diğer iki ülkenin maddi ihtiyaçları için gelecekte güvendikleri petrol gelirlerinin olmasıdır.

Suriye ekonomisinin yeniden inşası dediğimiz zaman yalnızca para ve sermaye piyasaları ile reel sektörü kastetmemekteyiz. Suriye bir yandan iç karışıklığın yarattığı ekonomik çalkantı ile mücadele ederken bir yandan da iç karışıklıkları sonuçlandırmak için maddi kaynağa ihtiyaç duymakta ve tüm bunlara ek olarak ülkenin yeniden yapılandırılması ( yol, köprü, telekomünikasyon ağları, zarar gören fabrikalar) için maddi kaynağa ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle ülkenin uluslararası destek ihtiyacı mutlaktır. Eğer Batı ülkeleri Suriye’ye yardım etmezse bu durumda Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirliklerinin Suriye’ye yardım eli uzatması gerekmektedir.

Aslında bu yazıda kullanılan “Suriye Devleti” tanımlamalarının yerine “Esad Hükümeti” isminin kullanılması belki daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Çünkü ekonomik açıdan bakacak olursak yaşanan dış ticaret sorunları, uluslararası piyasaların ekonomik desteğe sıcak bakmaması Esad Hükümetine yapılan “yönetimi bırak” baskısından kaynaklanmaktadır.

Ancak bu konuda en kritik nokta siyasetin temel öğretilerinden birinde yatmaktadır; eğer dış destek ile başa geliyorsanız başa geldiğinizde o dış desteğe istediğini vermek zorunda kalırsınız ve bu noktada dış desteğin kim olduğu ve beklentileri büyük önem taşımaktadır. Eğer halk sizi başa getirdiyse o zaman yalnızca halkınıza karşı sorumlu olabilirsiniz. Bu anlamda eğer Esad Hükümeti ihtiyaç duyduğu finansmanı doğru kaynaktan sağlar ve ülkesinde halkı ile beraber istikrarı yeniden kurarsa bölgede eskisinden çok daha güçlü bir aktör olacağı muhakkaktır.

Zor bir süreçten geçen Suriye ile ilgili çizilen bu tablo ışığında gelecek projeksiyonu için eklenebilecek son cümle, Suriye’nin başta turizm ve finans olmak üzere hizmet sektörü açısından bölgede önemli bir yatırım merkezi konumuna gelme çalışmalarının ülke için umut vaat edici niteliğidir. Ayrıca yaşanan siyasi karışıklık döneminde büyük zarar gören binaların ve alt yapının yeniden inşasında inşaat sektörü, bitme noktasına gelen sosyal hayatın yeniden canlandırılması için ise sanat ve kültürel etkinlikler açısından da cazip bir yatırım ülkesi olacağıdır.

 

 

 

 

Neslihan Vural

İŞ DENEYİMLERİ

T.İş Bankası A.Ş.Istanbul, Turkiye

TL Operasyon, 05/2005 – 03/2006

T.Garanti Bankası A.Ş. İstanbul- Türkiye

         Ticari Bankacılık Pazarlama Portföy Yetkilisi, 08/2008-06/2010

T.C.Yeni Yüzyıl Üniversitesi İstanbul-Türkiye

         Bankacılık ve Sigortacılık Programı Öğretim Görevlisi/ Program Başkanı 06/2010- 04/2012

Istanbul Sanayi Odası

          Ekonomik Araştırma Şubesi Uzman Yrd.,04/2012- 09/2012

T.C.Kırklareli Üniversitesi Kırklareli-Türkiye

           Bankacılık ve Finans Bölümü,Öğretim Görevlisi 09/2012- devam

 

EĞİTİM & STAJ

Doktora, Marmara Üniversitesi, Bankacılık, 09.2010 GPA: 3.17/4  (tez aşaması devam ediyor)

Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi, Bankacılık, 05.2007 -GPA: 74/100

Lisans, Süleyman Demirel ÜniversitesiKamu Yönetimi, Isparta, 08.2004 -GPA: 66/100

Lise, Ankara Çankaya Milli Piyango Anadolu Lİsesi06.2000

 

İş Yatırım A.Ş., Dealer stajı, July 2003-June 2003

Garanti Bankası A.Ş.,Kurumsal Pazarlama stajı, 08.2003-09.2003

Süleyman Demirel Üniversitesi,Bilgi İşlem Bİrimi part time, 09.2003-08.2004

Youth for HabitatIsparta üyesi, 04.2004-08.2004

Youth for HabitatProje yönetimi kursu, 02.2005

World Bank WDR Consultations/Economist PlatformIstanbul, 12.2005

San Diego State UniversityALI08.2006-12.2006 / 03.2007- 08.2007  

International Credit and Finance, Şirket Birleşme ve Devralma Bölüm stajı, 01.2008-03.2008

 

Yabancı Dil: İngilizce

 

Bilgisayar Bilgisi

Operasyon Sistemleri:Windows Family

Diğer:Adobe Premiere, Adobe Photoshop

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display