Turan’a Doğru Bir Adım Daha: 10. Zirve

Yazan  11 Aralık 2023

İlki 2011 yılında Almatı’da toplanan Türk Devletleri Teşkilatının 10.Zirvesi Astana’da yapıldı. Bu toplantıda ana tema olarak belirlenen başlık TÜRK DEVRİ idi.

Bu kapsamda yapılan çalışmaların özeti diyebileceğimiz Sonuç Bildirisi; Siyaset, Dış Politika ve Güvenli İşbirliği (1-38.başlık), Ekonomik ve Sektörel İşbirliği (39-100. başlık), Halktan Halka İşbirliği (101-131. Başlık), Türk Dünyasında Kurumsal İşbirliği (132-140. başlık) ve Üçüncü Taraflarla İşbirliği (141-152. başlık) olarak 5 ana başlık altında yayınlandı.

Türk Dünyasını bir araya getiren temel ideoloji olan Turan fikrinin temel ilkeleri “Dilde, Fikirde, işte Birlik” olduğu kadar, bu ilkelerin uygulama programına dönüştürülmesinin yöntemi de Yüce Atatürk’ün “önce kültürel, sonra ekonomik, daha sonra da siyasal işbirliği” oluşturulmasının hedeflenmesi olarak belirlenmiştir.  O halde, hem işte birlik ilkesinin hem de ekonomik işbirliği programının en önemli üç hedeften biri olarak kabul edip konuyu daha ayrıntılı ele almamız yanlış olmayacaktır.

Türk Devletler Teşkilatının resmi web sayfasında ekonomi konusunda genel ilke olarak; “TDT, Üye ve Gözlemci ülkelerinin birbirleriyle ve dünya ile olan ekonomik entegrasyonuna büyük önem atfetmektedir. İlişkilerin özünün karşılıklı yarar esasına dayanan ekonomik işbirliğinde yattığı düşünülmektedir. Bu bağlamda, “Ekonomik İşbirliği” temasıyla 2011 yılında Almatı'da gerçekleştirilen ilk TDT Zirvesi,  ekonomik işbirliği konusuna verilen önemin somut bir göstergesi olmuştur” denilerek teşkilatın bir bakıma ekonomik entegrasyonu sağlamak amacıyla oluşturulduğuna vurgu yapılmaktadır.

Sarsılmaz bir “İşte Birlik” düşüncesi ise ancak; fertler, şirketler, kamu kurumları ve Türk Devletlerinin kurumsal yapıları arasında ekonomik işbirliğinin sağlanması ile mümkün olacaktır. Bu durumda, her şeyden önce Türk Dünyasının hali hazırdaki genel ekonomik görünümü bilinmelidir.

2022 yıl sonu rakamlarıyla, genel görünüm aşağıdaki gibidir.  

ÜLKE

NÜFUS

GSMH

Milyon $

İHRACAT

 Milyon $

İTHALAT

Milyon $

İŞSİZLİK %

ENFLASYON %

AZERBAYCAN

10.175.016

78.720

23.851

11.706

5,5

13,9

KAZAKİSTAN

19.621.972

220.620

48.940

42.218

5,1

8,1

KIRGIZİSTAN

6.803.300

10.930

1.750

5.840

4,6

13,8

TÜRKİYE

85.341.241

905.990

254.172

363.711

10,1

72,3

TÜRKMENİSTAN

6.430.770

45.610

14.001

5.001

5,1

VY

MACARİSTAN

9.683.505

182.790

141.000

139.000

3,4

14,6

ÖZBEKİSTAN

35.648.100

80.390

15.300

28.300

6,1

11,4

TOPLAM

173.703.904

1.521.050

499.014

595.776

   

Kaynak: Dünya Bankası, Türk Ticaret Bakanlığı, TDT

Türk Devletler Teşkilatına üye ülkelerde yaşayan 173,7 milyonluk nüfus, 7.951.149.550’luk dünya nüfusunun 2,19’unu, 1,5 trilyon dolarlık milli geliri 101 trilyonluk dünya milli gelirinin % 1,5’ini oluşturmaktadır. Kişi başına düşen dünya ortalama geliri 12.647 Dolar iken, Türk Dünyasında  8.757 Amerikan Dolarıdır.

Türk Dünyasına dahil ülkelerin ekonomilerini tek bir bütünlük olarak kabul etsek bile dünya Milli Gelir sıralamasında ilk 15 ekonomi içinde yer alamadığını dikkate aldığımızda Sovyet Bloku içinde yer alan Türk Devletlerinde ciddi ve yeterli bir dönüşümün sağlandığından bahsetmek mümkün değildir.  Oysa başta Azerbaycan olmak üzere dünya hidrokarbon kaynaklarının önemli bir kısmını kontrol eden Türkmenistan ve Kazakistan’ın ekonomik hacimleri sahip oldukları kaynaklarla uyumlu değildir. Yine dünya uranyum üretiminin % 40’ını karşılayan Kazakistan’ın bu kaynağından Türk dünyasının yeterince yararlandığını söylemek oldukça güçtür.

Örneğin Özbekistan’da, Sovyet döneminde tarımsal arazilerin kolhoz çiftlikler olarak toplulaştırılması, Özbekistan'ın küresel bir pamuk ihracatçısı olarak gelişmesine aracılık ederken,  Devlet, pamuk üretiminin devamını garanti altına almak için kolektif olarak kullanılan arazileri küçük özel çiftçilere dağıtmış, böylece pamuk üretiminin kırsal istihdam ve tarımın geliştirilmesinden ziyade yeni kurulan ve var olan sanayileri desteklemek amaçlanmıştır. Küçük arazilerden geçimlik düzeyde gelir elde edilememesi ve bağlı olarak istikrarlı işlerin olmaması nedeniyle çoğu insan, günlük işçiler ve göçmen işçiler de dahil olmak üzere güvencesiz ve kayıt dışı çalışmaya ve kayıt dışı ticarete yönelmiştir. Sonuçta kırsal alanda yaşayan gençler iş bulmak ve yaşamak için önce büyük şehirlere, daha sonra da başta Rusya Federasyonu olmak üzere dünyanın değişik ülkelerine göç etmek zorunda kalmıştır.  

2011 yılından beri toplanmakta olan Türk Devletler Teşkilatının Zirve Sonuç Bildirilerinde alınan kararlar pek çok sorunun çözülmesi için adımlar atıldığına ilişkin bilgiler vermekle birlikte Özbekistan’da ortaya çıkan sorunlara veya diğer ülkelerdeki benzer sorunlara çözüm üretmekten çok uzaktadır. Son düzenlenen 10. Zirvenin Bildirisinden örnekler vererek bu durumu açıklayalım.

“Sürdürülebilir kalkınmanın temel unsuru olarak Orta Asya bölgesinde istikrarı, güvenliği ve etnik gruplar arasında uyum sağlayacak Orta Asya’nın Kalkınması için Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır”. Bu anlaşmadan öncelikle beklenilen Özbekistan ile Kırgızistan arasındaki nüfus geçişlerinin uzlaşma ile sona erdirilmesi ve bölgedeki istikrarsızlığa son verilmesidir. Oysa Özbekistan ile Kırgızistan arasındaki sorunlar en şiddetli bir şekilde ve zaman zaman sıcak çatışmaya dönüşerek devam etmektedir.

Günlük hayata dokunmayan devletten devlete yavaş süreçlerin adım adım işletilmesi yerine hızlı bir ekonomik bütünleşmenin doğuracağı sinerjik etki ile Türk Devletler Teşkilatının milli gelir toplamını kısa sürede 2,5 trilyon dolara, bir başka ifade ile bu günkü değerlerle dünya toplam milli gelirinin % 2,5’una ve kişi başına düşen ortalama milli geliri 12.500 dolara yükseltmek mümkündür.

Benzer şekilde Türk Devletleri arasındaki ticari, ekonomik ve yatırım işbirliğinin teşvik edilmesi amacıyla 16 Mart 2023 tarihinde Ankara’da imzalanan Türk Yatırım Fonu Kuruluş Anlaşmasının imzalanmasını olumlu bulmakla birlikte, başlangıçta atılması gereken adımın üye ülkelerde yapılacak altyapı ve kalkınma yatırımlarının (özellikle eğitim, ulaştırma ve haberleşme alanında yapılacak yatırımların) Dünya Bankası ve EBRD gibi kuruluşlarla işbirliğinden elde edilecek fonlarla birlikte yatırımları hızla tamamlanmasını sağlayacak Türk Kalkınma ve Yatırım Bankasının kurulmasına karar verilmesi daha doğru olurdu.

Bu girişim devletler arasında kurulan son derece etkisiz ve ağır işleyen ilişkilerden daha hızlı bir şekilde kişilerin hayatına dokunacak ve hayat standardını daha kısa sürede yukarı taşıyacak bir adım olurdu.

 İşte birlik fikrinin hayata geçirilmesinin üç temel ilkesi vardır. Bunlar daha önce kurulan benzer yapılanmalarda da ortaya konulduğu üzere İnsanların Serbest Dolaşımı, Sermayenin Serbest Dolaşımı ve Malların Serbest Dolaşımıdır. 11 Kasım 2022 tarihinde Semerkant’ta gerçekleştirilen 9. Zirvede kararlılıkla atılan malların serbest dolaşımı amaçlı Ticaretin Kolaylaştırılması Stratejisi'nde özetlenen stratejileri uygulamakla görevlendirilen Ticaretin Kolaylaştırılması Komitesi'nin (TKK) kurulması da önemli olmakla birlikte yeterli değildir. Bu kapsamda 10. Zirvenin Sonuç bildirisinde “…ticaret süreçlerinin kolaylaştırılması, engellerin azaltılması ve Türk Devletleri arasında ticaret için daha elverişli bir ortamın teşvik edilmesinde oynayacağı paha biçilmez rol” kabul edilerek…Genel Sekreter'e 11. TDT Zirvesi'nde TKK tarafından kaydedilen ilerlemeler hakkında Devlet Başkanları Konseyi’ne (DBK) rapor vermesi talimatını” vermişlerdir.  Yani bir bakıma alınan karardan 3 yıl sonra nasıl bir ilerleme sağlandığı ele alınacaktır. İnsan hayatındaki etkilerinin ortaya çıkması ise onlarca yıl alabilecek bir süreçtir.

Yalnızca bu karar bile, Teşkilatın Genel Sekreterliğinin uygulayıcı olarak üye ülkelerin iç  bürokratik işleyişine üstün bir konum kazandırılması gereğini ortaya koymaktadır. “Ticaretin kolaylaştırılması, elektronik ticaretin yaygınlaştırılması ve Türk bölgesinde ihracat ve ithalat hacminin artırılması için somut öneriler ve ortak bir eylem planı geliştirmeyi amaçlayan "Türk Devletleri Ticari İşbirliği Araştırma Merkezi ve değer zincirlerinin oluşturulması ve rekabetçilik ilkelerine dayalı ortak projelerin geliştirilmesine odaklanacak olan üye ülkelerdeki mevcut uzman kuruluşlar temelinde Mühendislik ve Teknoloji Merkezi kurulması konseptlerinin kabul edilmesi…” yerine Türk Devletler Teşkilatına üye ülkelerin bilimsel ve teknolojik İşbirliği alanında işbirliği yapmaları ve araştırma sonuçlarının ortaklaşa paylaşılması her ülkenin mevcut yapılanmasının daha etkin kullanılması mümkün olabilirdi. Böylece büyüyecek araştırma fonları ile sahip olunan araştırma altyapılarının daha verimli kullanılması sağlanmış olacaktır.

Diğer yandan böyle bir işbirliğinin sonucunda tüm üye ülkelerden araştırmacı ve bilim adamlarının katılacağı daha büyük ve etkin bir merkez oluşturulmasının temeli atılmış olacaktır. Aynı yöntemi üniversiteler ve bilim merkezleri için de söylemek mümkündür.

Bir başka konu başlığında ele alınan malların serbest dolaşımını temin etmek üzere “…Üye Devletlerin ilgili makamları tarafından "TURAN" Özel Ekonomik Bölgesi (TURANSEZ) konseptinin kabul edilmesi övgüyle karşılanmış… TURANSEZ'in işlevsel hale gelmesini sağlamak amacıyla Kazakistan mevzuatında değişiklik yapmasından ötürü Kazak tarafı takdir edilmiş ve Üye Devletlerin özel ekonomik bölgeleri arasındaki işbirliğinin önemi vurgulanmıştır”. Bu adım da gerekli olmakla birlikte yeterli bir adım değildir. Bu adımı takip etmesi gereken gümrük birliği oluşturulması ve ortak gümrük uygulamalarına geçilmesine yönelik herhangi bir girişimin adından bile bahsedilmemektedir. Bu durumda TURANSEZ’in nasıl uygulanacağı belirsizdir.

Benzer kararları tek tek ele alarak eleştirmek mümkün olmakla birlikte verilen örnekler yeterli bulunabilir.

Özetle; devletten devlete atılan adımlar çok önemli olmakla birlikte sonuç doğurmaları uzun yıllara yayılmaktadır. Türk Devletler Teşkilatının Türk Birliğine dönüşmesi için yeni örgütsel modeller aramaya gerek yoktur. Türk Dünyası kadar homojen olmayan Avrupa Birliğine gidilen süreçte geçirilen aşamalar ve yaşanan tecrübeler Türk Devletler Teşkilatı için de son derece önemlidir. Kaldı ki, Avrupa’nın geçirmiş olduğu sancılı süreçlerin ve Birlikten kopuşların Türk Dünyası Devletler Topluluğunda yaşanma ihtimali hemen hemen yoktur. Türk Dünyasında oluşacak “Birliğin” düşünsel temelleri Avrupa gibi birbiri ile iki büyük savaşta milyonlarca insanın ölümü üzerine atılmamıştır. Düşüncesi yüz elli yıl önce ortaya konulmuş, uygulanma şekli 90 yıl önce belirlenmiştir. Türk Dünyasının siyasal elitlerine ve entelektüellerine düşen görev bu bütünleşmeyi en kestirme yoldan gerçekleştirmek ve Türk Ulusunun iktisadi refahla kucaklaşmasını sağlamaktır. 

 

 

 

Dr. Aslan Yaman

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display