TESAT Raporunun Ülkemizi İlgilendiren Bölümleri

Avrupa Birliği Polis Teşkilatı EUROPOL tarafından her yıl düzenli olarak hazırlanan Avrupa Birliği Terörizm Durumu ve Eğilimi Raporunun (TESAT) sonuncusu 15 Haziran  2017’de yayımlandı.[i] TESAT raporunda PKK terör örgütü, geçmiş yıllarda olduğu üzere IRA ve ETA ile birlikte “Etnik ve Bölücü” terör örgütleri kapsamında değerlendirilmiş.

Raporun Türkiye bölümünde genel olarak; 2016 yılı içerisinde Türkiye’de çok sayıda terör eylemi gerçekleştiği, IŞİD’in düzenlediği terör eylemlerinde çok sayıda insanın hayatını kaybettiği, Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekâtını başlatmasının ardından IŞİD’in ülkemizi İslam düşmanı ve batılı ülkelerin dostu olarak gösteren olumsuz propagandalarının artış gösterdiği, Rusya’nın Ankara Büyükelçisinin suikast sonucu hayatını kaybettiği, DHKP-C terör örgütünün AB içerisinde eylem yapmadığı ancak yasal kurumlarda faaliyet gösterdiği belirtiliyor.

Raporun PKK terör örgütüne yer verilen bölümünde; PKK’nın Türkiye Cumhuriyetine ait bina ve kültür derneklerine yönelik beş ayrı El Yapımı Patlayıcı (EYP) saldırısı düzenlendiğine ilişkin bilgilerin Fransa tarafından iletildiği belirtiliyor. Raporda Belçika’nın da 2016 yılı içerisinde Türk ve Kürt gruplar arasında olaylar yaşandığını ve bu olaylarda patlayıcı ve yanıcı maddeler kullanıldığını belirttiği ifade ediliyor.

Almanya’da meydana gelen terör olaylarında da yanıcı maddelerin kullanıldığı, bu olaylardan birisinde meydana gelen maddi hasarın en az 2 milyon Avro olduğu da aynı raporda yer alan bilgiler arasında. 2016 yılı Ağustos ayında Nürnberg’de meydana gelen bir olayda biri bıçakla olmak üzere üç kişinin yaralandığı belirtiliyor.

TESAT raporunda ayrıca, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Romanya ve İsviçre tarafından; PKK terör örgütünün bu ülkelerde propaganda, eleman temini ve para toplama faaliyetlerine devam ettiğinin bildirildiği ifade ediliyor. İsviçre’de Alpler bölgesinde birkaç yerde PKK terör örgütünün gençlere yönelik ideolojik eğitim kamplarının bulunabileceği raporda yer alıyor.

Fransa’da “yasal zeminde” faaliyet gösteren “Conseil Kurde de France” (CDK-F) ve “Centre d’information du Kurdistan” (CIK) isimli kuruluşlarla birlikte ismi verilmeyen gizli bir grubun PKK terör örgütü adına mali kaynak sağladığı, bu amaçla zaman zaman şiddete başvurduğu, sadece Fransa’da bu kapsamda PKK terör örgütü için toplanan para miktarının 5.3 milyon Avro’ya yaklaştığı bilgisine de yer verilmiş.

Raporun terörizmin eğilimleri bölümünde ise genel olarak;

-           AB üyesi ülkelerde radikal İslamcı terör örgütlerinin eylemlerinin artabileceği,

-           IŞİD retoriği ve ideolojisinin teröristleri yönlendirebileceği,

-    Terör eylemlerinin planlanarak düzenlenebileceği gibi planlanmadan anlık olarak da yapılabileceği,

-           IŞİD tarafından birkaç hedefe eş zamanlı olarak terör eylemleri düzenlenebileceği,

-           Teröristlerin yanıcı maddelerle birlikte eski teknoloji EYP kullanabilecekleri,

-           Uluslararası anlam taşıyan hedeflere yönelik terör eylemlerinin (Brüksel metro istasyonu gibi) daha kuvvetli bir etkisinin bulunduğu,

-           IŞİD’in terör eylemi düzenlemeleri için mültecileri kullandığı,

-   Terör örgütlerinin AB ülkelerinde yaşayan Müslüman sığınmacıların sosyo-ekonomik hassasiyetlerini kullandığı,

-       IŞİD’in yenilmesinin ardından AB ülkelerine geri dönmesi muhtemel IŞİD mensubu teröristlerin tehdit seviyesini artıracağı belirtiliyor.         

TESAT Raporuna İlişkin Değerlendirme

Her yıl AB üyesi ülkelerde bir önceki yıl içerisinde meydana gelen terör eylemlerinin incelendiği TESAT raporunu yayımlayan EUROPOL söz konusu raporların hemen hepsinde istatistiki bilgilere dayanan, üye ülkelerce gönderilmiş verilerden derlenen terör olaylarına değinerek önümüzdeki süreçte terörizmin eğilimlerine yönelik değerlendirmeler yapmaktadır. Önceki yıllarla birlikte incelendiğinde TESAT raporlarında, maalesef ki sadece isminde de belirtildiği üzere durum tespiti yaptığı görülmektedir.

Raporda yakalanan ve hakkında işlem yapılan terör örgütü mensuplarından bahsedilse de ayrıntıda bu şahısların hangi terör örgütlerine mensup oldukları görülemiyor. Her ne kadar bu ayrıntıya değinilmese de birkaç işlem haricinde PKK terör örgütü mensuplarına yönelik olarak AB ülkelerinin yasal işlem yapmadığını biliyoruz.

Rapor içeriği ayrıntılı incelendiğinde uluslararası terörizmle mücadele açısından ne büyük eksikliklerin olduğu, Türkiye bu konuda ne kadar iş birliği yapmaya çalışırsa çalışsın batılı ülkelere her hangi bir zarar vermediği sürece ülkemizin canını acıtan terör örgütlerinin büyük bir serbesti ile bu ülkelerdeki faaliyetlerine devam ettikleri açıkça ortaya çıkıyor.

Örnek verecek olursak raporda PKK ve DHKP-C terör örgütlerinin “yasal olarak” faaliyet gösterdikleri örgütlenmelerinin bulunduğu bu yılın raporunda da belirtiliyor. Peki, bu durumda AB tarafından terör örgütü olarak kabul edilen bu örgütlerin, yürüttükleri faaliyetlerin kapsamı da bilinmesine rağmen “yasal olarak” faaliyet gösterdikleri nasıl ifade edilebilir ki? İsviçre’de Alpler bölgesinde PKK terör örgütünün eğitim kamplarının bulunabileceği belirtildiğine göre bu bölgelerde PKK’nın bir varlığı söz konusu. Bu duruma karşı İsviçre kolluk kuvvetleri hangi tedbirleri almış? Yapılan herhangi bir yasal işlem var mı?

Ayrıca 2016 yılını kapsayan TESAT raporunda, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ terör örgütü tarafından düzenlenen kalkışmaya dönük terör eyleminden söz edilmiyor. TESAT raporunda FETÖ’ye yer verilmemesi AB’nin FETÖ’ye yönelik korumacı tavrını ortaya koyuyor.

Sonuç olarak; TESAT raporları mevcut durumu ortaya koymaktan öteye gidemiyor. Batılı ülkelerin terör algısı IŞİD ve El Kaide terör örgütlerinin ve bunlara iltisaklı diğer terör gruplarla sınırlı kalıyor. Batılı ülkelerle terörizmle mücadelede iş birliğimiz, ülkemizde bir terör eylemi meydana geldiğinde bu ülkelerin kınama mesajları yayımlamalarının ilerisine geçemiyor. Özellikle söz konusu PKK terör örgütü olduğunda batılı ülkeler birden demokrasi meleği kesiliyor ve bu örgüte gözlerini kapatıyor.

TESAT raporunda yer almayan ancak Türkiye’den bakıldığında rahatlıkla görülen, AB üyesi ülkelerde gelecek dönemler için terörizm eğilimlerinden bahsetmekte fayda var. Bu çerçevede önümüzdeki kısa ve uzun vadede;

-    Çıkarlarına ters düşüldüğü günden itibaren, faaliyetlerine göz yumulan PKK terör örgütü mensuplarınca AB ülkelerinde de terör eylemleri düzenlenebileceği,

-      PKK / PYD saflarında IŞİD’le mücadele adı altında terör eylemlerine katılan yabancı teröristlerin AB ülkelerine geri döndüğünde çeşitli terör eylemlerine katılabilecekleri ve radikalleşmeyi hızlandırabilecekleri,

-       İslamofobi ve bu kapsamdaki radikalleşme önlenemediği sürece, AB üyesi ülkelerde yaşayan Müslüman nüfusa karşı (İngiltere’de cami çıkışında meydana gelen olay benzeri) terör eylemlerinin artabileceği değerlendirilmektedir.

Yapılması gereken ise; her zaman söylenildiği gibi senin teröristim benim teröristim yaklaşımından vazgeçilerek terörizmle uluslararası mücadelede her alanda iş birliğinin samimiyetle yapılmasıdır.