Peki, Siz Bunu Göremediniz Mi?

Yazan  01 Mart 2013

İmralı Öcalan ile BDP'li milletvekilleri arasında yapılan görüşmelerden çıkan sonuç şudur. Üç aşamalı ve iç içe geçmiş süreçlerden bahsedilmektedir. Bu süreçlerin adlarını A. Öcalan 1)Sürekli ateşkes, 2)yeni Anayasa, 3) Normalleşme olarak koymuştur. Öcalan 21 Mart 2013'de sürekli ateşkes ilan edecek ve PKK'lıların Irak'a çekilmesi başlayacaktır. Bu çekilme 15 Ağustos 2013'e kadar sürecektir.

 

Bu süreç devam ederken Öcalan yeni Anayasaya konulmasını istediği maddelerin konulup konulmadığını denetleyecektir. Öcalan'ın istedikleri, 1)başkanlık sistemi ve federal bir sistemin unsurları olan senato ve halklar meclisi adlı iki parlamentonun kurulması. 2) Anayasadan Türk milleti kavramının çıkması, 3)Köylere dönüşün gerçekleşmesi, 4)Hakikatler Komisyonunun kurulması, 5)Çekilme için parlamentonun karar alması, TBMM'nin onaylaması, 6)Öcalan ve PKK üst düzey kadrolarının serbest kalmasının güvence altına alınması.

 

Öcalan, BDP milletvekillerine "eğer bu taleplerim karşılanmaz ise PKK'lıların geri çekilmesini durdururum. Ve 50 bin PKK'lının katıldığı bir halk savaşı başlar" diyor. Durum bu. Anlaşılan Öcalan ile MİT arasında yapılan görüşmelerde üzerinde anlaşılan yol haritası bu. Şu ana kadar bunlar yalan açıklaması ne hükümetten geldi ne de BDP'den.

 

Öte yandan Kandil kadrolarının da Öcalan'ın önerdiği sürecinin içeriğinden çok zamanlaması ile sorunları var. Çünkü, PKK 1980'lerden buyana Ortadoğu savaşlarından hep kazançlı çıkmış bir örgüt. 1980-88 İran-Irak savaşı olmasa PKK Kuzey Irak'a yerleşemezdi. 1991'de ABD, Kuveyt savaşı sonrasında Kuzey Irak'ta Bağdat'ın egemenliğini kısıtlamasa, PKK 1990'lı yıllarında başındaki güçlenmesini yaşayamazdı. Ve 2003'de ABD Irak'ı işgal etmese idi PKK bugünlere gelemezdi. Halen Suriye'de bir iç savaş yaşanıyor. Ve PKK bu savaştan şimdiye değin en karlı çıkan taraf. PKK önümüzdeki dönemde gelişmelerin PKK lehine olacağını öngörüyor. Suriye'de konumunu sağlamlaştırarak müzakerelere oturan bir PKK'nın daha güçlü bir konumdan pazarlık edeceğini ve daha fazla şey elde edeceğine inanıyor.BDP'nin bir çok kadrosunun da Kandil'in bu yaklaşımına katıldığı anlaşılıyor.

 

Kandil'in müzakereleri geciktirmenin kendisine yarayacağı görüşünü güçlendiren bir başka husus ise önümüzdeki üç yılda gerçekleşecek Türkiye'de gerçekleşecek yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri. Bu üç seçim AKP iktidarını PKK'nın baskılarına daha açık hale getirecek.

 

Bu süreçleri yakından takip ettiğim için günlerden beri, Kandil'in müzakere sürecinin parçası olmayacağı konusunda yazılarım ve televizyon konuşmalarım ile AKP Hükümetini uyarmaya çalıştım. Şubat 2013'ün son haftasında Duran Kalkan'ın "biz değil Türk ordusu çekilecek" şeklindeki açıklamasına dikkat çektim. Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan 1 Mart 2013 tarihli yazısında "Daha önce söylediğim gibi; Kandil böyle bir zamanda çözüme ulaşılmasını peşinde koştuğu hayallere aykırı görüyor. 2014'den itibaren yaşanacak üç seçimin silahların gölgesinde geçmesini isteyen ve Suriye'de bir oldu-bitti yapmaya çalışan PKK, makul bir zeminde sorunun aşılmasından rahatsızlık duyuyor" demekte.

 

Bu noktada Yalçın Akdoğan'a şu soruyu sormamız gerekiyor: Madem Kandil'in Suriye'deki gelişmeleri beklediğini ve seçimler sürecinde AKP'ye baskı yapmak istediğini öngördünüz o zaman neden bu müzakere-mütareke sürecini başlatarak PKK'nın moralini yükselttiniz, Güneydoğu Anadolu'da manevi ağırlığının artmasına neden oldunuz? Neden Türkiye'yi sonuç almayacak bir sürecin içine soktunuz? Neden hala propagandistler televizyonlarda her şey yolunda mesajları vermeye devam ediyorlar?

Prof. Dr. Ümit Özdağ

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Yönetim Kurulu Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display