< < Terörizmle Mücadelede Kamuoyu ile İletişim Yönetimi Nasıl Olmalı?


Terörizmle Mücadelede Kamuoyu ile İletişim Yönetimi Nasıl Olmalı?

Yazan  02 Ekim 2017

Terörizmle etkin bir mücadele, bütün milli güç unsurlarının terörizmle mücadeleye dâhil edilmesi ve terörizmle topyekûn bir mücadelenin çok boyutlu yaklaşım kapsamında ele alınması ile mümkün olabiliyor. Değişik ülkelerce ortaya konulan terörizmle mücadele stratejileri; bir yandan terör örgütü elemanlarını etkisiz hale getirecek kolluk ve güvenlik tedbirlerini ön plana çıkarmakta, diğer yandan terörü meydana getirdiği düşünülen sebepleri ortadan kaldırmaya yönelik sosyal, ekonomik, psikolojik önlemler alınmasına odaklanmakta, aynı zamanda diplomatik ve hukuki önlemlerin de alınması gerekliliğine dikkat çekmektedir. Bununla beraber, ülkelerin terörizmle mücadele stratejileri; bütün milli güç unsurlarıyla mücadelenin nasıl yürütüldüğünün ulusal ve uluslararası kamuoyuna aktarılması, bilgi üstünlüğünün elde tutulması, terör örgütünün ideolojik temelinin çökertilmesi, terör örgütlerine katılımların önlenmesi, terör örgütlerinin propagandalarının etkisizleştirilmesi gibi amaçlarla kullanılacak, terörizmle mücadelenin iletişim boyutuna yönelik stratejileri de içinde barındırmaktadır.

PKK, FETÖ/PDY, IŞİD, DHKP-C, TİKKO gibi birçok ve farklı terör örgütü ile aynı anda mücadelede eden ülkemizin, etkin bir terörizmle mücadele iletişim stratejisini maalesef ki tam olarak hayata geçiremediği görülüyor. Teröristle mücadelede güvenlik alanında eşsiz başarılar elde eden, bu konuda büyük tecrübelere sahip olan ülkemizin;  kararlılıkla icra edilen teröristle mücadele harekâtını destekleyecek, ulusal ve uluslararası kamuoyuna haklı mücadelemizi anlatacak, teröre destek veren şahısların terör örgütlerinin gerçek yüzünü görmesini sağlayacak, güvenlik güçlerimize desteği artıracak, terör örgütlerine katılımı engelleyecek ve hatta terör örgütü mensuplarının teslim olmalarını sağlayacak bir iletişim stratejisini etkin olarak kullanamadığı düşünülmektedir.

Terörizmle mücadelede kapsamlı bir iletişim stratejisi oluşturabilmek için; yaklaşık 20 yıl gibi bir süredir batılı ülkelerin kullandıklarıstratejik iletişim kavramını terörizmle mücadelenin odak noktasına yerleştirmek, kamu diplomasisini ve halkla ilişkiler yöntemlerini uygun yer ve zamanda aktif olarak kullanmak, stratejik iletişimi etkin olarak kullanabilmek maksadıyla yeni bir teşkilatlanmaya gitmek, bu iletişim stratejisini konuyla ilgili tüm kurumlarla eşgüdüm içerisinde yürütmek gerekiyor.

Stratejik İletişim ve Terörizmle Mücadele

Birden fazla tanımı bulunan stratejik iletişim, bir düşünce kuruluşu tarafından; “Politikaların, çıkarların ve uzun vadeli hedeflerin desteklenmesi maksadıyla, kamusal eylemlerin ve mesajların oluşturulması, uygulanması, değerlendirilmesi ve tekemmül ettirilmesini içeren; askeri, ekonomik, siyasi ve kültürel gayretlerin hepsini koordine eden bir süreç” olarak tanımlanmaktadır.[i]

Başka bir tanımda ise stratejik iletişim; “Devletin çıkarlarının, politikalarının ve hedeflerinin geliştirilmesi için uygun koşulları oluşturmak, korumak ve güçlendirmek maksadıyla, milli güç unsurlarının tamamının etkilerini yükseltecek olan; senkronize edilmiş ürünler, mesajlar, temalar ve koordineli programlar aracılığı ile hedef kitleyi anlamaya odaklanmış gayretler” şeklinde ifade edilmektedir.[ii]

Stratejik iletişimle ilgili akademik çalışmalar incelendiğinde, stratejik iletişimin; devletlerin kamuoyu ile iletişime geçmek maksadıyla kullandıkları halkla ilişkiler, kamu diplomasisi gibi disiplinlerin kendisi veya ikamesi olmadığı, kitle iletişimi disiplinlerinin ve bu disiplinleri kullanan devlet kurumlarının, ortak bir vizyon çerçevesinde uyumlu-tutarlı olarak çalışmasını sağlayan, düzenleyici bir koordinasyon mekanizması olduğu sonucuna ulaşılıyor.[iii]

Stratejik iletişime, devletin çıkarlarının korunmasına hizmet eden bir iletişim modeli olması; senkronize edilmiş mesajlar, temalar ve koordineli programlar üretmeyi hedeflemesi; kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler gibi iletişim disiplinlerini senkronize etmesi; eylem-söylem uyumunu sağlaması; devlet kurumları ile kamuoyu arasındaki iletişimi tek elden koordine etmesi açısından bakıldığında, stratejik iletişimin terörizmle mücadelede kullanılabilecek en etkin mekanizmalardan birisi olduğu görülmektedir.

Terörizmle mücadele kapsamında kamuoyunu bilgilendirecek ve algı yönetimi gayretlerini koordine edebilecek stratejik iletişimin, kaynak-mesaj-alıcı bileşenlerini içeren klasik iletişim modelinden farklı olduğunun da altını çizmek gerekir. Bu kapsamda stratejik iletişimin; bilgi kaynağı ile alıcı arasında etkileşimde bulunan bir model olduğunu, hedef kitle olarak belirlenen toplulukları dinlemeye / anlamaya da gayret eden çift yönlü bir iletişim yeteneği olduğunu, kamuoyunun neyi nasıl düşünmesi konusunda alternatifler sunan, açık politikalara dayalı sürekli bir etkileme süreci olduğunu, hedef kitleleri zorlayıcı ikna yöntemleri ile yönlendirmeye çalışan bir propaganda süreci olmadığını da vurgulamak gerekir.

Terörizmle Mücadelede Stratejik İletişimin Prensipleri

Terörizmle mücadelede stratejik iletişimi etkin olarak kullanabilmek için; hedef kitlenin tespiti ve anlaşılması, koordinasyon, eylem-söylem uyumu, esneklik ve önleyici iletişim gibi prensipler mutlaka göz önünde bulundurulmalı, uygulanacak iletişim stratejisi oluşturulacak bir iletişim planı dâhilinde yürütülmelidir.

Hedef Kitlenin Tespiti ve Anlaşılması

Bu prensiplerden ilki olan hedef kitlenin tespiti ve anlaşılması; terörizmle mücadelede oluşturulan iletişim planı çerçevesinde kimlere hitap edileceğini, hitap edilen kamuoyunun özelliklerini ve beklentilerini anlamayı; hedef kitlelerin kültürünün, sembollere / simgelere verdikleri önemin, hassasiyet gösterdikleri olguların ve inanç değerlerinin araştırılarak ortaya konulmasını ifade etmektedir. Örneğin terörizmle mücadele kapsamında; ulusal ve uluslararası kamuoyu (her ne kadar iletişim teknolojisinin gelişmesiyle birlikte aralarında fark kalmasa da), teröristle mücadele harekâtının icra edildiği bölgede yaşayan vatandaşlarımız, gençler, kadınlar, terör örgütü mensupları gibi farklı hedef kitlelerinin seçilmesi ve analiz edilmesi mümkündür.

Koordinasyon

Stratejik iletişim prensipleri içerisinde belki de en önemlisi koordinasyon prensibidir. Terörizmle mücadele kapsamında doğrudan ya da dolaylı görevleri bulunan devlet kurumlarının kendi aralarında yapacakları koordinasyon, terörizmle mücadelede uygulanacak stratejik iletişimin omurgasını oluşturacaktır. Terörizmle mücadelede çok boyutlu yaklaşım kapsamında; Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği başta olmak üzere birçok kurum, kuruluş ve makam, terörizmle mücadelede üstlendikleri görevler çerçevesinde kamuoyu ile iletişim sürecine dâhil olabilmektedir. Ülkemizin terörizmle mücadelesini, bu konudaki başarılarını ve terör örgütlerinin gerçek yüzünü kamuoyuna anlatabilmek, terörizmle mücadelede yanlış algılar yaratılmasını önlemek ve devletin topyekûn mücadelesini tek ses olarak kamuoyuna iletmek maksadıyla, terörizmle mücadeleye katkı sağlayan tüm kurumların kendi aralarında konuya ilişkin bilgi/verileri koordine etmeleri gerekmektedir.

Koordinasyon prensibiyle ilgili olarak örnek teşkil etmesi açısından, teröristle mücadelede başat aktör konumundaki İçişleri Bakanlığı ve TSK kamuoyu açıklamalarına dikkat çekmekte fayda görülmektedir. Teröristle mücadeleyi yakından takip eden kamuoyu tarafından; İçişleri Bakanlığının her hafta Pazartesi[iv], TSK’nın ise her hafta Cuma günü periyodik olarak teröristle mücadelede elde edilen başarıları basın açıklamaları ile kamuoyuna duyurduğu, bunun yanı sıra TSK’nın “Yurtiçi Olaylar” başlığı altında[v] konuya ilişkin bilgileri günlük olarak kamuoyu ile paylaştığı bilinmektedir.

İç güvenlik ve teröristle mücadelen doğrudan sorumluolanİçişleri Bakanlığının teröristle mücadele sonuçlarını haftalık olarak Pazartesi günleri, TSK’nın ise Cuma günleri açıklaması, zaman aralığı açısından örtüşmediğinden kamuoyunda farklı algılara neden olabilmekte, bununla birlikte dikkatli incelendiğinde kamuoyu ile paylaşılan veriler arasında farklılıklar bulunduğu da görülmektedir. İçişleri Bakanlığının 25 Eylül 2017 tarihinde yapmış olduğu “18.09.2017-25.09.2017 Tarihleri Arasında Yürütülen Operasyonlar” ve 02 Ekim 2017’de yaptığı “25.09.2017-02.10.2017 Tarihleri Arasında Yürütülen Operasyonlar” açıklamaları ile TSK’nın 25 Eylül-02 Ekim aralığındaki “Yurtiçi Olaylar” başlıklı günlük açıklamaları karşılıklı incelendiğinde, her iki kurumun verileri arasında sayısal farklılıklar[vi] bulunduğu göze çarpmaktadır. Benzer şekilde PKK terör örgütünden kaynaklı toplam ekonomik zarar, PKK terör örgütünün uyuşturucu ticaretinden elde ettiği gelir miktarı gibi genel konularda farklı kurumlardan farklı açıklamalar yapıldığı da görülebilmektedir. Örneklerle ortaya konulduğu üzere, terörizmle mücadelede kamuoyunun bilgilendirilmesi kapsamında kullanılacak etkin bir stratejik iletişim için kurumlar arasında bilgi ve verilerin koordinasyonunun sağlanması, söz konusu bilgilerin kurumlar arasında paylaşılması, devletin tüm kurumlarının terörizmle mücadele konusunda aynı bilgi, veri ve argümanları kullanması, sözü edilen verilerin bir kurum tarafından koordine edilerek bilgiye dönüştürülmesi büyük önem arz etmektedir.

Terörizmle mücadelede kamuoyu ile iletişimin koordinasyonu çerçevesinde, devlet kurumları tarafından kullanılan terminolojinin de koordine edilerek, farklı kurumlarca aynı terminolojinin kullanılmasının sağlanması da elzemdir. Örnek olarak; terör örgütlerinin isimlendirilmesi konusunda dahi kurumlar arasında farklılıklar olduğu görüldüğünden bahsetmek gerekmektedir. Bazı kurumlar PKK terör örgütü için Bölücü Terör Örgütü, bazı kurumlar PKK/KCK, bazı kurumlar ise sadece PKK terör örgütü ifadesini kullanmakta, ilk bakıldığında farklı isimlendirmeler kurumlara özgü olarak görülse ve ulusal kamuoyu tarafından aralarında fark olmadığı algılansa da, özellikle uluslararası kamuoyunda algı farklılıkları oluşmasına sebep olunabilmektedir.

Eylem-Söylem Uyumu

Stratejik iletişim kapsamında, eylem-söylem uyumu prensibi; söylediğini yapmak, yaptığını söylemek anlamına gelir. Örnek olarak; güvenlik güçlerimizin teröristle mücadele harekâtında terörist - sivil ayrımını en iyi şekilde yapmasını, şimdiye dek düzenlenen on binlerce operasyon göz önüne alındığında tek bir sivilin dahi hayatını kaybetmemiş olmasını, terörist - sivil ayrımının hassasiyetle yapıldığı hususunun zaman zaman gündeme getirilerek kamuoyu ile paylaşılmasını gösterebiliriz. Gerek İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk kuvvetlerimiz, gerekse TSK’ya bağlı askeri birliklerimizce yürütülen teröristle mücadele harekâtında şimdiye dek sivil kaybı yaşanmamış olması ve bu konuda kamuoyuna yapılan açıklamalar örtüşmekte, bu konuda eylem-söylem uyumu en iyi şekliyle sağlanmaktadır.

Esneklik ve Önleyici İletişim

Esneklik ve önleyici iletişim prensibi ise; terörizmle mücadelede karşılaşılabilecek acil durumlara kısa sürede müdahale edilebilmesini, ana temalardan ve iletişim planından sapmayacak şekilde değişebilecek koşullara süratle uyum sağlayabilmeyi, önleyici iletişim ile gelecekte meydana gelebileceği düşünülen olaylara ilişkin önceden bilgilendirme yaparak olumlu bir algı yaratmayı gerektirmektedir. Terörizmle mücadele doğası gereği oldukça aktif ve değişken olduğundan, özellikle terörizmle mücadeleye ilişkin acil durumlarda kamuoyunun bilgilendirilmesi konusunda etkin tedbirler alınmalıdır.

Esneklik ve önleyici iletişim prensibi çerçevesinde; Eylül ayı içerisinde yaşanan Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) kullanımıyla ilgili kasıtlı suçlamalar ve yaratılan maksatlı tartışmalar örnek olarak incelenebilir. Yerli SİHA’lar ülkemizin teröristle mücadelesine büyük katkılar sağlayan en önemli kuvvet çarpanlarından birisidir. Yaşanan örnekte olduğu gibi bundan sonra da SİHA’ların kullanılması bazı çevrelerce kasıtlı olarak engellenmeye çalışılacak, belki de konuyla ilgili asılsız iddialar üretilecek, ülkemizin teröristle mücadelesi zayıflatılmaya çalışılacak, SİHA’ların kullanımıyla ilgili ulusal ve uluslararası kamuoyunda devletimizin aleyhine olumsuz algılar yaratılmaya bazı çevrelerce gayret edilecektir.

Bu gibi olaylar önleyici iletişim kapsamında değerlendirilmeli, konuyla ilgili kamuoyuna olumsuz bir düşünce yansımadan önce tedbir alınmalı, kamuoyu konuyla ilgili olarak önceden bilgilendirilmeli, kamuoyunda olumlu algılar yaratılmalı, terörizmle mücadelemizi etkileyebileceği düşünülen olumsuzluklar yaşanmadan ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Örneğe geri dönülecek olursa; SİHA’larla ilgili olarak bazı kasıtlı grupların güvenlik güçlerimize yönelik suçlamalarda bulunabilecekleri, terör örgütlerinin rahatsızlığı nedeni ile SİHA’ların kullanılmasının engellenmesine yönelik asılsız iddialar ortaya atılabileceği önceden ortaya konulabilir ve tedbir olarak; SİHA’ların özellikleri, SİHA’ların nasıl kullanıldığı, SİHA’larla düzenlenen hava harekâtlarında dikkat edilen hususlar, SİHA’ları kullanan eğitilmiş ve seçilmiş personelin nitelikleri gibi hususlar bilmesi gereken prensibi çerçevesinde çeşitli iletişim vasıtalarıyla kamuoyuna iletilebilirdi.

Terörizmle Mücadelede Stratejik İletişim Kapsamında Teşkilatlanma Nasıl Olmalı?

Terörizmle mücadele kapsamında kullanılması elzem olan stratejik iletişim modeli için devlet seviyesinde teşkilatlanmaya gidilmesinde de fayda görülmektedir. Günümüzde faaliyet gösteren iki kamu kurumu bu maksatla kullanılabilir ya da bu kurumlar revize edilerek yeni bir yapı düzenlenebilir.

Bunlardan birincisi İçişleri Bakanlığımıza bağlı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığıdır (KDGM). 2010 yılında yayımlanan 5952 Sayılı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un, Müsteşarlığın Görevleri bölümünde (Kanun’un 6’ıncı maddesinin d. Fıkrasında); “Terörle mücadele alanında kamuoyunu bilgilendirmek ve halkla iletişimi sağlamak” ifadesi yer almaktadır. Aynı Kanun’un 9’uncu maddesi ile KDGM bünyesinde bulunan İletişim Daire Başkanlığına; “Terörle mücadele politikaları kapsamında, kamuoyunu bilgilendirmek ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının iş birliğini sağlamak” görevi verilmiştir. 5952 sayılı Kanun’da açıkça belirtildiği üzere; terörizmle mücadele konusunda kamuoyunu bilgilendirmek görevi KDGM’ye verilmiştir. Kanun’dan yola çıkarak; stratejik iletişimin terörizmle mücadelemizde etkin bir şekilde kullanılabilmesi için KDGM tarafından, kurumlar arası veri ve bilgi koordinasyonunun sağlanabileceği, terörizmle mücadele iletişim planının oluşturulabileceği, bu konuya ilişkin ortak bir terminolojinin hazırlanabileceği, kamuoyuna yönelik bilgilendirme faaliyetleri yapılabileceği düşünülmektedir.    

Terörizmle mücadelede stratejik iletişim modelini hayata geçirebilecek ikinci kurum ise Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğüdür (KDK). KDK; 30 Ocak 2010 tarihli ve 27478 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2010/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile kurulmuştur[vii]. KDK’nın internet sayfasında[viii] yer alan misyon bölümünde; “Türkiye’nin tanıtımında ve algı yönetiminde merkezi bir öneme sahip olan ve diplomasi, dış yardımlar, bilim ve teknoloji, ekonomi, yüksek öğretim, turizm, kültür, sanat ve medya gibi geniş bir alana yayılan kamu diplomasisi faaliyetleri, Türkiye’nin yeni potansiyellerinin dünya kamuoyunda tanınmasını sağlar. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü bu farklı faaliyet kalemlerinin koordinasyonunu sağlayarak Türkiye’nin stratejik iletişimine ve etkin tanıtımına katkıda bulunur.” ifadesi yer almaktadır. KDK’ya verilen görevden yola çıkarak ülkemizin stratejik iletişim faaliyetlerinden sorumlu olduğu, özellikle kamu diplomasisi alanında yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan terörizm sorununun bertaraf edilmesi maksadıyla, KDK’ya terörizmle mücadele konusunda stratejik iletişimin yönetilmesi görevi verilebileceği, terörizmle ve teröristle mücadelemizin KDK tarafından kamuoyuna anlatılmasının sağlanabileceği değerlendirilmektedir.

Hâlihazırda kurulu bulunan iki kamu kurumumuz terörizmle mücadelede stratejik iletişim faaliyetlerini yürütebileceği gibi, iletişim yönetimi ile ilgili diğer kamu kurumlarını da bünyesinde barındıracak ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak şekilde, Cumhurbaşkanlığı makamı altında yeni bir Stratejik İletişim Koordinatörlüğünün teşkil edilebileceği de kıymetlendirilmektedir.

Terörizmle Mücadelede Kamuoyu ile İletişimde İyi Uygulamalar

Terörizmle mücadele kapsamında kamuoyunun bilgilendirilmesinde; periyodik olarak sayısal verilere dayalı bilgilendirilme yapılması, teröristle mücadelede her seviyede kararlılık mesajları verilmesi, önemli gelişmelere istinaden zamana bağlı kalınmaksızın açıklamalarda bulunulması iyi uygulamalar kapsamında değerlendirilmektedir.

Terörizmle Mücadelede Kamuoyu ile İletişimde İyileştirilebilecek Uygulamalar

Terörizmle mücadelede kamuoyu ile iletişimde iyileştirilebilecek uygulamalar çerçevesinde;

-           Farklı devlet kurumlarının farklı zamanlarda ve içerik olarak uyuşmayan açıklamalar yapmaları önlenmeli,

-           Terörizmle mücadele kapsamında kullanılan her türlü terminoloji tek elden hazırlanmalı ve bu terminolojinin devlet kurumlarınca kullanılması sağlanmalı,

-           Hassasiyet arz edeceği değerlendirilen hususlara yönelik olarak önceden bilgilendirmeler yapılmalı,

-           Kamuoyunun terörizmle mücadele konusunda duymak istediklerini ortaya çıkaracak akademik çalışmalar yapılmalı,

-           Terörizmle mücadelede rol alan kamu kurumlarında bu konuya yönelik açıklamaların içeriğini hazırlayacak iletişim ve medya personeli istihdam edilmeli, bu personel sayesinde terörizmle mücadeleye ilişkin veri ve bilgiler açıklanmadan önce kamuoyu ile iletişim bakışıyla düzenlenmesi sağlanmalı,

-           Kamuoyuna açıklanan bilgilerden gelecekte de istifade edilebilmesi maksadıyla ilgili devlet kurumlarının erişim yetkisinin verileceği bir veri/bilgi portalı kullanıma sunulmalı,

-           Sosyal medyanın hız ve çabuk yayılma özelliklerinden faydalanılmalı,

-           Tüm bunlara ilave olarak terör örgütlerine katılımı azaltacak, halkın desteğini kazanmayı sağlayacak kamu spotları hazırlanmalıdır.

Sonuç

Terörizmle mücadele uzun soluklu, çok boyutlu ve oldukça meşakkatli bir süreç. Bütün boyutlarıyla birlikte mücadele edildiğinde terörün minimize edilerek kamuoyu gündeminden çıkartılması mümkün olabilecektir. Bu boyutlar içerisinde en önemlisi; bilgiyi doğru ve yerinde kullanarak bilgi üstünlüğünü elde bulundurmayı, kamuoyunu bilgilendirmeyi, kamuoyunun zihinlerini ve kalplerini kazanmayı, ulusal ve uluslararası kamuoyunun desteğini alabilmeyi, terör örgütlerine sempati duyanları terör örgütlerinden uzaklaştırabilmeyi başarabilecek olan iletişim boyutudur.

Terörizmle mücadelede stratejik iletişim modelinin kullanılması, bu çerçevede bir devlet kurumunun görevlendirilmesi ya da yeni bir kurumun teşkil edilmesi, terörizmle mücadele kapsamında bir stratejik iletişim planı oluşturarak devletin çeşitli kurumlarına ortak hedefler kapsamında çeşitli görevler verilmesi, devletin elde bulundurduğu bilginin tek elden senkronize edilmesi ve dağıtımının sağlanması, stratejik iletişim prensiplerinin terörizmle mücadelenin merkezine oturtulması önem arz etmektedir.

Stratejik iletişim modelinin terörizmle mücadelede kullanılması sayesinde; teröristle mücadele eden kahraman evlatlarımızın moral ve motivasyonlarının artırılması, terör örgütlerinin propagandalarının etkisiz hale getirilmesi, terör örgütlerine duyulan sempatinin azaltılması, uluslararası kamuoyu ve aktörlerin terörizmle mücadelede ülkemize yardım eder hale getirilmesi mümkün olabilecektir. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu tarafından da açıklandığı üzere PKK terör örgütüne son 30 yılın en düşük katılımının yaşandığı, terör örgütünün siyasi kanadının toplumsal eylemler düzenleyemez hale geldiği, teröristle mücadelede eşsiz başarıların yaşandığı bir dönemde, elde edilen kazanımların uygulanacak etkin bir iletişim modeli ile desteklenmesinde fayda görüldüğü değerlendirilmektedir.



[i]Office of the Under Secretary of Defense for ,Acquisition, Technology and Logistics,Defense Scince Board, (2008), “Task Force on Strategic Communication”, Washington: Sf.1-6

[ii]Joint Publication 3-13, (2014), “Information Operations”, Washington: Sf. II-5

[iii]Rıza Güler, (2017), “Güç ve İkna Sanatı: Stratejik İletişim”, Ankara: İhtimal Dergisi Yayınevi, s.257

[iv]https://www.icisleri.gov.tr/18092017-25092017-tarihleri-arasinda-yurutulen-operasyonlar (Son Erişim Tarihi: 27 Eylül 2017)

[v]http://www.tsk.tr/YurticiOlaylar (Son Erişim Tarihi: 27 Eylül 2017)

[vi] 18 Eylül-02 Ekim Tarihleri Arasında Kamuoyu ile Paylaşılan Veriler:

Ölü Ele Geçirilen Terörist: İçişleri Bakanlığı (İB) =65 - TSK=101

Sağ Ele Geçirilen Terörist: İB=10 - TSK=8

Teslim Olan Terörist: İB=30 - TSK=29

Ele Geçirilen El Bombası: İB=146 - TSK=175

İmha Edilen EYP/Mayın: İB=33 - TSK= 47 (İmha edildiği belirtilen EYP: 29 Bulunduğu belirtilen EYP: 12, Mayın=6, Toplam 47)

Ele Geçirilen Silah: İB=96 - TSK=134

İmha Edilen Sığınak, Barınak ve Mağara: İB=112 - TSK=70

[vii]http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/01/20100130.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/01/20100130.htm (Son Erişim Tarihi: 28 Eylül 2017)

[viii] https://kdk.gov.tr/faaliyetler/vizyon-misyon/8 (Son Erişim Tarihi: 28 Eylül 2017)

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display