Obama'nın Barışı Konuşmasının Arkasındaki Destek ve Niyet

Yazan  23 Eylül 2013

ABD Başkanı Barck Obana, 14 Eylül 2013'de yaptığı haftalık konuşmasında:[i]

- Önceki konuşmasında, ABD'nin etkin askerî gücünün sonucu olarak bir barış ihtimalinin var olduğunu söylediğini,

- Rusya'nın, Suriye'yi kimyasal silahlardan vazgeçmesi konusunda zorlamak konusunda uluslararası topluluğa katıldığını,

- Diplomatik yolda ilerlerken ABD Kongresinden kuvvet kullanmaya ilişkin kararı ertelemesini istediğini,

- Hali hazırda Dışişleri Bakanı [John] Kerry'yi Rus muhatabı [Segey Lavrov] ile görüşmekle görevlendirdiğini,

- Ancak, bunun [zaman] kazanma taktiği olmaması gerektiğini, Suriye ve Rusya'nın taahhütlerini yerine getirerek Suriye'nin kimyasal silahlarını uluslararası topluma teslim etmesini ve sonuçta bu silahların imha edilmesi gerektiğini,

- Böylelikle ABD'nin, Suriye'yi caydırdığı ve bütün dünyaya kimyasal silah kullanımı konusunda herhangi bir müsamaha göstermediği konusundaki hedeflerini gerçekleştirebileceklerini,

- Bu yolda gelişmeler kaydedildiğini, bir hafta önce kimyasal silahı olduğunu yalanlayan Esat yönetiminin bugün bunu kabul ettiğini, Suriye'nin kimyasal silah sözleşmesini kabul eden 189 ülkeyle beraber hareket etmeye karar verdiğini,

- Bu sonucun alınmasında Rusya'nın saygınlığının etkisi olduğunu,

- Gelişmelerin gerçekleştirilmesinde sadece Rusya ve Esat'ın çalışmalarına bağlı kalmayacaklarını, belirlenen planın gerçekleştirilebilmesi için Esad'ın kimyasal silahları teslim etmesi konusunda somut adımları atmasını istediklerini,

- Bu durumun ABD'nin güvenilir askeri gücünün yarattığı tehditle geçekleştiğini,

- Esat yönetimine baskıyı devam ettirmek maksadıyla askerî durumlarını muhafaza edeceklerini,

- Diplomasinin başarısızlığa uğraması durumunda ABD ve uluslararası toplumun harekete geçmeye hazır olmak zorunda olduğunu,

- Kimyasal silah kullanımının insan onuruna bir saldır olduğunu ve herkes için bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu,

- Haftalardır söylediği üzere dünyanın bu duruma müdahale etmesi gerektiğini, bir diktatörün çocukları uykularında zehirlemesine izin verilemeyeceğini, zehirli gazların tiranların ve teröristlerin silah seçenekleri arasında yer alması riskinin kabul edilemeyeceğini,

- [ABD'nin], çocukları için dünyayı kimyasal silah korkusundan kurtarmak görevi olduğunu.

- Fakat bu sorumluluğu yerine getirmek için güç kullanmaktan başka bir yol olması durumunda bu yolun denenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Obama'nın konuşmasında, biri askerî diğeri uluslararası hukuk bakımından önem arz eden iki husus dikkat çekmektedir.

- Bunlardan askerî olan, ABD'nin Suriye'yi kimyasal silahların teslimi konusunda askerî gücüyle baskı altında tutma stratejisini sürdürmeye kararlı olmasıdır.

- Uluslararası hukuk bakımında önemli olan husus ise ABD'nin kimyasal silah kullanımına karşı yaptırım uygulaması yönünde BM sistemi dışında bir norm geliştirme niyetidir.

Meseleye biraz daha yakından bakıldığında barışı korumanın dayanağı gibi görülen bu her iki hususun da ancak uluslararası topluluğun sağladığı destek oranında başarılı olabileceği anlaşılıyor. Bu nedenle Başkan Obama'nın, ancak selefi George W. Bush'tan daha farklı bir söylem ve strateji geliştirerek Rusya'ya kaptırmış olduğu inisiyatifi geri alabileceği anlaşılıyor. Bu konuda Pentagonun güvenlik uzmanlarının önünde sayısız dersler çıkarabilecekleri Irak gibi trajik bir örnek durmaktadır.

Bu yazıda Obama'nın konuşmasının arkasındaki desteği oluşturan askerî gücün kullanılması ihtimali incelenmiştir.

 

Askerî Seçeneğe İlişkin Değerlendirme

Suriye'ye Ak Deniz'de konuşlu bir ABD savaş gemisinden bakıldığında, ABD'nin sınırlı bir askerî harekâtta bile Suriye'de istediği her hedefi vurabileceği sınırsız bir güce sahip olduğu açık seçik görülmektedir (Bkz Harita)[ii], [iii].

Müdahalenin bir iki aylık "hedef vurmaca" ile sınırlı tutulması halinde, ABD ordusunun aşırı ihtiyatlı komutanlarının bile bu konuda ciddi endişeler taşımaması kuvvetle muhtemeldir. ABD ordusuna daha fazla silah satmayı isteyen şirketler ile bazı senatörler dışında askerî yetersizliklerin başarıyı engelleyeceği yönünde endişe duyanların sayısının çok olmadığı anlaşılıyor.

 

Ancak yukarıda da değinildiği üzere ABD'nin askeri gücünün yeterli bir siyasi yaptırım yaratıp yaratmadığı irdelenmeye değerdir. Biz burada Obama'nın söylediğinin aksine, Suriye yönetimi üzerindeki ABD'nin askerî müdahale baskısının etkin olmadığını iddia etmiyoruz. Buradaki savımız: 'Esad yönetimine karşı düzenlenecek askerî harekâtın ABD ulusal çıkarlarına fazlaca hizmet etmeyeceği'dir. Neden mi?

- Birinci neden, askerî harekâttan güdülen maksatların çelişkili ve ikircikli durumudur.

ABD yetkililerinin önceki haftalarda yaptığı açıklamalara göre, askerî müdahalenin maksadı, kimyasal silah kullanmasının cezalandırılması amacını güderken Esat yönetiminin devrilmesi amacına yönelik olmayacaktır.

Bu birbiriyle çelişen maksatların nasıl tahakkuk ettirilebileceği ciddi şekilde izaha muhtaçtır. Bu durumda -pek acayip görünse de- en mantıklı seçenek; Esat yönetimine ait hedeflerle birlikte -kimyasal silaha sahip oldukları yabancı basın organlarında sıklıkla yer alan ve BM raporlarında da aksi ifade edilmeyen- Özgür Suriye Ordusunun içinde yer alan El Nusra ve El Kaide gibi unsurları da vurmak gibi görünüyor. Böylelikle, Obama'nın satır arasına sıkıştırdığı "tiranların ve teröristlerin zehirli gaz kullanma seçenekleri ortadan kaldırılacağı gibi, bölgede güç kazanan radikal grupların da önü kesilmiş olacaktır.

- İkinci neden, askerî harekâtın maksadının harekâtın nihai hedefine hizmet etmeyecek olmasıdır.

Harekâtın nihai hedefinin Suriye'ye barış, istikrar ve demokrasi getirilmesi olduğunu farz ve kabul ettiğimizde, öngörülen askerî seçeneğin hiçbir şekilde bunu karşılayamayacağı açıktır.

Diğer taraftan Mısır'da "Siyasal İslamcı" yönetimi deviren ABD'nin Suriye'de "Radikal İslamcı" güçleri desteklemesi Orta Doğu gibi her türlü denkleme açık bir coğrafya için bile karmaşıktır.

- Üçüncü neden, ABD için sınırlı askerî harekâtın -hedefler, kuvvetler ve süre bakımından tahditli harekâtın- diğer aktörler için hiç de sınırlı kalmayacağıdır.

Bu tür bir saldırının ardından, İsrail ve Türkiye başta olmak üzere, çevre ülkelere yönelik terörist eylemlerin ve füze saldırılarının yaratacağı riskin göze alınması gerekir. Vurulma sırasının kendisine geldiğine inanan İran'ın tepkisinin de ayrıca hesap edilmesinde yarar vardır.

Görüldüğü üzere alanını kısıtlı tuttuğumuz bu değerlendirmede bile askerî yeteneğin var olmasının askerî seçeneğin var olduğu anlamına gelmediği anlaşılmaktadır. Esasen ordular, savaşı çıkarmak için değil barışı korumak için vardırlar.

Sonuç olarak, eğer ABD Suriye'ye yönelik stratejisinde, kitle imha silahları üzerindeki tekelini korumak ve herkesçe bilinen gücünü göstermek gibi (fiyakalı) amaçlar gütmüyor ise zafer kazanmak için değil barışı kurmak için çalışmalıdır.

Bir kez daha anlaşılmıştır ki yanlış politik kararlar ne kadar büyük askerî güçle desteklenirse desteklensin bir doğru etmiyor. O halde ABD'nin askerî gücüyle destekleyeceği doğru kararlara ihtiyacı vardır. Sorunun barışçı yoldan çözümüne yönelik bu yaklaşım ilk doğru adımdır. Diğer doğrular ise:

1- Radikal grupların Özgür Suriye Ordusundan (ÖSO) tasfiye edilmesi.

2- Parçalanmış bir Suriye fikrinden -İran ve Rusya'nın bölgedeki etkinliğini daha fazla artırmasına ve etnik/mezhepsel yeni çatışmalara sebep olacağından- vazgeçilmesi.

Yukarıda önerilen hususlar akıl dışı gibi gelebilir. Suriye'de yaşanan trajedinin ne kadar akıl dışılıklarla dolu olduğu dikkate alındığında, bu önermelerin hiç de anlamsız olmadığı görülecektir. Tabii bunları gerçekleştirebilmek için öncelikle iç savaşın sonlandırılması gerekmektedir.

Peki bize göre en akılcı çözüm olan bu hareket tarzının uygulanması mümkün mü dür? Cevabı açık "HAVET" (Hem Hayır, hem Evet).

Radikal grupların ÖSO'dan tasfiyesi, silahlı bir süreç meselesidir. Bunu barışla gerçekleştirmek ise yine ABD'nin imkan ve kabiliyetleri dahilindedir. İran'ın bölgedeki etkinliğinin azaltılması Suriye iç savaşı öncesi Türkiye’nin imkanları dahilinde iken bugün için olanaksız bir hal almıştır (Ne yazık ki zaman geriye doğru akıtılamıyor). Meselenin halli için tek seçenek durumuna gelen Rusya'nın imkânlarını zorlaması halinde Suriye yönetimine İran'dan daha fazla yakınlaşma olanağı ise kısıtlı olmakla beraber imkansız da değildir.

Görüldüğü gibi bu sorunun çözümü için bir mucizeye ihtiyaç vardır; o da barıştır. Barış ise mucizelere kalmıştır ancak imkânsız değildir ve bu ortamda da barış her zaman olduğu gibi mucizeler yaratabilir. Bunun için ise Obama'nın söylediği gibi Rusya'nın uluslararası toplumla çalışmayı öğrenmesi önemli bir aşamadır. Şimdi iş ABD'nin Rusya ile birlikte çalışmayı öğrenmesine kalmıştır.


[ii]BBC News, UN inspectors leave Syria as US weighs 'limited act'. 31 August 2013

[iii]Stars and Stripes, September 2, 2013. Stripes Central, All eyes on US Navy movements near Syria.

http://www.stripes.com/blogs/stripes-central/stripes-central-1.8040/all-eyes-on-us-navy-movements-near-syria-1.238876

Ali Bilgin Varlık

Dr. Ali Bilgin Varlık, 1983'de Kara Harp Okulundan mezun olmuş, 1994'te Kara Harp Akademisini, 2001'de Silahlı Kuvvetler Akademisini bitirmiştir. Silahlı Kuvvetlerdeki hizmeti esnasında, ABD İstihkâm Okulunda (seçkin mezun) eğitim görmüş;  Belçika'da Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı Karargahında (SHAPE) görev yapmış; Irak'ta Huzuru Sağlama Harekâtına, Bosna-Hersek'te İstikrar Harekâtına ve Afganistan'da Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti Harekâtına katılmıştır.

Lisans üstü eğitimlerini, Silahlı Kuvvetler Akademisinde ve Chadwich Üniversitesinde yapmış, doktorasını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde 2009 yılında tamamlamıştır.

Kara Harp Okulunda ve Savunma Bilimleri Enstitüsünde; güvenlik ve strateji konularında dersler ve Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi, Eğitim ve Doktrin Komutanlığı, Barış İçin Eğitim Merkezi ve Afganistan Komuta Kurmay Kolejinde konferanslar vermiştir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display