< < Arap Baharı’nın İlk Seçimi: Ennahda,


Arap Baharı’nın İlk Seçimi: Ennahda,

Yazan  01 Kasım 2011

Tunus Ennahda partisinin sürgündeki lideri Raşid Gannuşi Ocak 2011'de 22 yıl sonra ülkesine döndüğünde havaalanında kendisini karşılamak için binden fazla kişi onu beklemekteydi.Oysa ki, Gannuşi dönmeden evvel destekçilerine kendisini havaalanında karşılamamalarını söylemişti. Çünkü İran'ın dini lideri Ayetullah Humeyni'nin ülkesine dönüşünü çağrıştıran bir portre çizmek istemiyordu. Korktuğu olmadı. Çünkü toplanan kalabalığın ellerinde taşıdığı pankartlarda " radikalizme hayır, ılımlı İslam'a evet" yazılıydı. Gannuşi kalabalığa evine dönmekten çok mutlu olduğunu ve partisinin başına geçeceğini bildirmekteydi.[1] Gannuşi'nin dönüşü Tunus'ta yeni bir dönemi; Ennahda döneminin başlangıcını temsil etmektedir.

Gannuşi'nin ülkesine dönmesinden dokuz ay sonra lideri olduğu Ennahda partisi yapılan seçimlerde 217 sandalyenin 90'ını kazanmıştır.[2] Bu sonuçlara göre Tunus'ta Ennahda liderliğinde bir koalisyon hükümeti kurulacak ve bu hükümet yeni Tunus Anayasasını hazırlayacaktır. Peki Ennahda'nın bugün iktidara giden yolda yürümesini ne sağlamıştır? Muhammed Bouazizi adlı seyyar satıcının kendini yakması sonucu fitili ateşlenen protestoların Zeynel Abidin Bin Ali hükümetini devirmesi mi? Yoksabunu sağlayan, daha karmaşık veuzun zamandır altyapısı hazırlanan bir proje midir? Bin Ali hükümetinin devrilmesinin ardından ülkenin yeniden şekillenmesinde sürekli model olarak ortaya sürülen AKPsürecin neresindedir? Bu yazıda bu soruların cevapları aranacaktır.

Ilımlı İslam ve AKP Modeli

Ennahda'nın kurucu ideolojisi Seyyid Kutub'un fikirlerinden ve Müslüman Kardeşler'denilham almış olsa da Ennahda uzun süre önce bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu süreçte de kendisine Türkiye'deki iktidar partisi AKP'yi örnek almıştır. Gannuşi birçok konuşmasında AKP modelini benimsediğini dile getirmiş, ülkesi için "düşünebildiği en iyi modelin Türkiye'de AKP'nin benimsediği model" [3] olduğunu dile getirmiştir.

Aslında Tunus Türkiye ile benzerliklere sahip olan bir süreçten geçmiştir. Bağımsızlık sonrası Tunus'un Mustafa Kemal Atatürk'ü olarak kabul edilen Habip Burkiba ve Bin Ali iktidarları döneminde ülkede modernleşme gerçekleşmiş ve laiklik benimsenmiştir. Bu dönemlerde ülkede modern-seküler elit devletin önemli kademelerinde yer kazanmış, ülke yönetiminde söz sahibi olmuştur.[4]

Ancak Bin Ali hükümetinin devrilmesinden sonra ülke bir dönüşüm sürecine girmiştir, bu aşamada ılımlı çizgiye kayan Ennahda partisi şimdilik Tunus'ta oluşan güç boşluğunu doldurabilecek gibidir. Bu bağlamda çok gerekli olan batı desteğini de sağlama almış gibi görünmektedir.

Batı uzunca bir süreden beri Ortadoğu'daki mevcut rejimlere yönelik radikal İslamcı muhalefetin iktidara gelmesini engellemek için İslam'ın "ılımlı" bir yorumunu desteklemektedir.Bu politika ile radikal İslam tehdidi olduğu söylenen Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerde ılımlı İslam rejimleri yerleştirilmektedir. Böylelikle uluslararası toplumdan kopuk, küresel sermayeye kapalı, radikalizmin tehdidi altındaki ülkeler dönüştürülebilecektir. Bu bağlamda Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisinin başarısı Müslüman ülkelere model olarak sunulmakta ve Türkiye'deki partiyle aynı fikre hatta aynı isme sahip partiler kurulmaktadır. Bu partilere Mısır'daki Müslüman Kardeşler destekli Özgürlük ve Adalet Partisi, Cezayir'deki Adalet ve Kalkınma Partisi, Endonezya'daki Rafah ve Adalet Partisi örnek olarak verilebilir. Hatta Filistin de Hamas bile AKP'yi kendisine örnek aldığını söylemiştir. HAMAS Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yusuf kendisiyle yapılan bir röportajda HAMAS'ın dışarıda El Kaide ya da Taliban gibi görülmesinden rahatsızlık duyduklarını kendilerinin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın modelini benimsediklerini belirtmiştir. [5]

Ennahda da bu sürecin Tunus'taki temsilcisi olmuş ve sürece uyum sağlarken partinin orijinal ismi olan İslamiYeniden Doğuşanlamına gelen Ennahda al-Islamiyah'daki İslami kelimesini atarak sadece "yeniden doğuş" anlamına gelen Ennahda'yı kullanmaya başlamıştır.[6]

Mağduriyetten Popülizme

Ennahda'nın genel sekreteri ve başbakan adayı Hamadi el-Jebali ile AKP genel başkanı ve başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında ilginç bir de benzerlik vardır. Bu benzerlik iki liderin de toplum nezdinde mazlum olarak görülüp sempati toplamalarını sağlayacak suçlardan hüküm giyip hapis yatmış olmalardır.

Recep Tayyip Erdoğan 12 Aralık 1997 tarihinde Siirt'te bir miting esnasında sırasında okuduğu bir şiir nedeniyle hapis cezasına çarptırılmış ve 1 yıl hapis yatmıştır.[7]

Jebali ise 1990'ların başlarında editörlüğünü yaptığı El Fajr gazetesinde Mohammed Nouritarafından yazılan Tunus'taki askeri mahkemelerin rolü hakkındaki eleştirel bir yazıyı yayınladığı için Tunus Askeri Mahkemesi tarafından 1 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Mayıs 1991'de hapisteyken, Zeynel Abidin Bin Ali'ye suikast ve İslami bir devlet kurma girişimi suçlamalarıyla diğer 170 Ennahda üyesi ile birlikte mahkeme karşısına çıkmıştır. Mahkemede tutukluluğusırasında işkence gördüğünü söyleyen Jebali'nin iddiaları soruşturulmamıştır. 28 Ağustos 1992'de illegal örgüt üyeliği suçlamalarıyla 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Jebali hapishanedeki kötü koşullar nedeniyle 36 gün açlık grevi yapmıştır. Jebali 2006 yılında serbest bırakılmıştır.[8]

Jebali kötü koşullarda, haksız olduğu ileri sürülebilecek bir nedenden dolayı hapis yatmış,işkence ve kötü koşullara maruz kalmıştır. Jebali bugün başbakan olma yolunda ilerlerken mağduriyetinden halk nezdinde popülarite kazanabilecektir. Şiir okumak gibi bir suçtan dolayı hüküm giyen Erdoğan ise serbest kalmasının ardından Türk halkının "mağdur"'a olan sempatisini iyi değerlendirmiş ve Türk halkının gözünde bir kahraman olmuştur.

Ennahda'nın Mali Kaynakları

Ennahda'nın en önemli mali destekçilerinin Körfez Ülkeleri olduğu iddia edilmektedir Ennahda'nin mali kaynaklarının Körfez ülkeleri tarafından yapılan yardıma dayandığı sağlam verilerle desteklenemese de seçim döneminde yaptığı büyük masraflar partinin zengin kaynakları hakkında bilgi vermektedir. Seçim döneminde, Ennahda Tunus'ta geniş kapsamlı ve maliyetli bir seçim kampanyası yürüterek daha mütevazi bütçelere sahip olan rakiplerini gölgede bırakmıştır. Ennahda tüm Tunus'ta parti büroları açan ilk ve tek parti olmuştur. Seçim kampanyası boyunca tüm Tunus'u el ilanları, parti afiş ve broşürleri ile donatmış, büyük bir reklam kampanyası yürütmüştür. Tunus'taki diğer partilerin aksine parti merkezini şehir merkezinde yepyeni çok katlı bir binada kurmuş, parti programını ciltli kitapçıklara bastırarak yabancı dillere çevirtmiş, mitinglerinde simültane tercüme hizmetlerinden halkın faydalanması için kablosuz kulaklık sağlamış , halka pet şişelerde su dağıtmıştır.[9]

Bu para akışından rahatsız olan, ülkedeki siyasi dönüşümü denetlemekle görevli komisyon, seçim kampanyalarına harcanan para üzerine kısıtlamalar koymuş, yabancı maddi yardımları ve hatta adayların yabancı medya kuruluşlarına verdikleri röportajlara bile kısıtlama getirmiştir. Yabancı medya kuruluşlarına getirilen kısıtlamanın amacı Katar merkezli El Cezire televizyonunun Ennahda adaylarını desteklemesini engellemektir. Bu kısıtlamalara Ennahda'nın tepkisi komisyondaki temsilcisini çekmek şeklinde olmuştur.[10]

 

ABD Desteği

Wikileaks belgelerinde ise yasaklı Ennahda partisi ile Tunus'taki ABD büyükelçiliği görevlileri arasındaki görüşmeler su yüzüne çıkarılmıştır. Bu belgelere göre ABD, parti üyeleri ile sıkı ilişkiler geliştirmiş, partinin üyeleri ile yakından ilgilenmiş ve siyasi faaliyetlerini takip etmiştir. Elçilik ayrıca yasaklı partinin üyelerini muhbir olarak da kullanmıştır. Ennahda kurucularından Ziad Doulati elçiliğe oldukça sık ziyaretlerde bulunmuş ve elçilik görevlilerine partisinin ılımlı İslam'ı temsil ettiğine inandırmak için uğraş vermiştir.[11]

Belgelere göre "ılımlı İslamcılar" ile elçilik temsilcileri ortak çıkar alanlarında diyalog geliştirmeyi hedeflemişlerdir. Bu amaçla yapılan görüşmeler 1980'li yıllarda başlamış ancak Tunus hükümetinin partiyi yasaklayarak parti liderlerini hapse atması nedeniyle bu diyalog süreci kesintiye uğramıştır. Ancak bundan önce Tunus'u ziyaret eden ABD kongre üyeleri ile Ennahda partisi temsilcileri arasında çok sayıda görüşme gerçekleşmiştir. [12]

Bir diğer Wikileaks belgesine göre parti üyeleri elçilikten Sousse ili dışına seyahat etmesi yasak olan, yine bir "ılımlı İslamcı" olarak niteledikleri (şu anda Başbakan adayı olan) Hamadi Jebeli ile görüşmesi için bir ABD temsilcisi göndermelerini istemiştir. 31 Ağustos 2006 tarihinde Jebeli ile bir ABD elçilik görevlisi arasında bir görüşme gerçekleşmiştir. Bu görüşmede Jebeli, Ennahda'nın Tunus siyasetine geri dönme isteğini dile getirmiş ve kesinlikle İslami bir devlet kurmayı amaçlamadıklarının altını çizmiştir. [13] Bu görüşmeler AKP'nin kurulma aşamasında ABD'ye Erdoğan tarafından yapılan sık ziyaretleri hatırlatmaktadır.

Sonuç

Daha önce daha radikal bir çizgide sayılabilecek olan Ennahda bir dönüşüm sürecine girmiş, geçmişi ile bağını koparmıştır. Parti, Türkiye'deki fikir babası AKP gibi, var olan ekonomik sisteme meydan okumamakta, kapitalist sistemi cesaretlendirmektedir. Ennahda lideri Raşit Gannuşi ücret artışı taleplerinin, bu aşamada karşı devrimci bir nitelik taşıdığını söyleyerek reddetmekte, uluslararası finans kuruluşları ve AB ile yapılacak anlaşmalara yeşil ışık yakmaktadır. [14] Bu çizgisi ile Ennahdabatı desteğini sağlama almıştır.

AKP ise ilk önce Milli Görüş geçmişi ile bağları kopararak kendisini dönüştürmüş, daha sonra daiç politika, dış politika, ekonomik ve sosyal hayatta Türkiye'yi dönüştürmeye başlamıştır. Bu dönüşüm aslında küresel dünya düzenine eklemlenmekten başka bir şey değildir. Bugün Arap coğrafyasında yaşananlar da yeni dünya düzenine entegre olamayan ülkelerin dönüşme sürecidir. Bu süreçte AKP de Arap coğrafyasındaki ülkelere model olarak ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla Erdoğan'ın Ortadoğu'da estirdiği rüzgâr da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Ampulün yaydığı ışık Türkiye'yi nasıl yalancı bir parlaklıkla aydınlatmaktaysa Muhammed Bouazizi'nin kendini yaktığı ateşten yayılan alev de bugün Tunus'ta ampulün soluk ışığına dönüşmüştür.

 


 

[1] Tunisian leader returns from exile Tunisian leader returns from exile, Al Jazeera, 30 Ocak 2011http://english.aljazeera.net/news/africa/2011/01/2011130111220856971.html

[2] Tunisia's Islamist Ennahda party wins historic poll, BBC, 27 Ekim 2011,http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-15487647

[3] Gannuşi, Tunus için 'AKP modelini' düşünüyor, CNN Türk, 31 Ocak 2011

http://www.cnnturk.com/2011/dunya/01/31/gannusi.tunus.icin.akp.modelini.dusunuyor/605213.0/index.html

[4] Habib Bourguiba: Father of Tunisia, BBC 6 Nisan 2000

http://news.bbc.co.uk/2/hi/obituaries/703907.stm

[5] Cansu Çamlıbel, Sebati Karakurt, "Yeni Vizyon Erdoğan'dan", Hürriyet Gazetesi, 10 Haziran 2010, http://www.hurriyet.com.tr/dunya/14979879.asp, (Erişim Tarihi: 27 Nisan 2011

[6]Amir Taheri, Tunisia Arab Spring Step Forward, New York Post, 31 Ekim 2011 http://www.nypost.com/p/news/opinion/opedcolumnists/tunisia_arab_spring_step_forward_zztpYJkw5BspjXSdyuKYxI#ixzz1cLbdeCue

[7] Recep Tayyip Erdoğan: AK Parti Genel Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi,http://www.akparti.org.tr/site/yonetim/genel-baskan

[8] Case Information: Hamadi Jebali, Comittee on Human Rights, http://sites.nationalacademies.org/PGA/humanrights/PGA_051858, Erişim Tarihi: 30 Kasım 2011

[9] David Kirkpatrick, Financing Questions Shadow Tunisian Vote, First of Arab Spring, New York Times, 22 Ekim 2011,

http://www.nytimes.com/2011/10/23/world/africa/tunisia-election-faces-financing-questions.html?pagewanted=all

[10] a.g.m

[11] Dima Charif, Al-Nahda to US: We Are What You Need, Al-Akhbar, 3 Eylül 2011

http://english.al-akhbar.com/content/al-nahda-us-we-are-what-you-need

[12] a.g.m

[13] Ag.m

[14] Andrew Hammond, Analysis: Tunisia's Ennahda likely to back an open economy, Reuters, 26 Ekim 2011

http://www.reuters.com/article/2011/10/26/us-tunisia-economy-idUSTRE79P6LQ20111026

 

Sibel Kalemdaroğlu

sibelkalemdaroglu@gmail.com

Uzmanlık Alanları

Ortadoğu, Ortadoğu siyasi tarihi, Körfez ülkeleri

Biyografi

Sibel Kalemdaroğlu 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nde Araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

İlköğretimin Arı Koleji, orta ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra 1998 senesinde Bilkent Üniversitesi’ndeki lisans eğitimine başlamıştır. Uluslararası İlişkiler alanında lisans diplomasını 2003 senesinde aldıktan sonra Marka ve Patent vekili olarak çalışan Kalemdaroğlu 2010 yılından bu yana düşünce kuruluşlarında çalışmaktadır. 2012 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden yüksek lisans diplomasını aldıktan sonra yine aynı sene içinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora çalışmalarına başlamıştır.

2011 Haziran ayından bu yana 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’ndeki görevine başlamıştır. Kalemdaroğlu’nun bazı makaleleri 21. Yüzyıl internet sitesi ve Dergisi’nde yer almaktadır.

Yabancı Diller

İngilizce KPDS : 90

Almanca (Başlangıc seviyesi)

İtalyanca (Başlangıç seviyesi)

Arapça (Başlangıç Seviyesi)

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...