Mısır'daki hedefleri vurarak? Öyleyse bunu şimdiden Mısır'a,

a) açıktan, veya

b) kuytularda fısıldayarak,

c) sadece 'işaret diliyle anlamasını umarak,

d) güvenilir aracılar vasıtasıyla söylemek, "karşılığın orantılı olmak zorunda olmayabileceğini" belirmek Kahire'yi caydırmak, tereddüde sürüklmek için doğru/gerekli olabilir mi?

Başka bir soru: BAE yukarıdaki gibi bizi vurursa/vurmaya kalkarsa onu

a) Libya'da,

b) Mısır'da,

d) denizde vs nin yanında,

d) kendi ülkesinde de vurmaya, i) hakkımız, ii) gücümüz, iii) gerek var mı? Veya ona denizaşırı başka nerede nasıl çakabiliriz?

Herkese/her şeye çakmaya çok meraklı/istekli oluğumdan değil ama,

1) her ihtimali önceden düşünmek gerektiği için,

2) buna hazır olmak için sadece zihinsel değil fiziki olarak dahazırlık yapmak gerektiğinden, ve

3) karşılığın ciddi, orantısız, hızlı olabileceğini karşıya ikna edebilirsek onu caydırmak ya da tırmandırmaktan vazgeçirmek daha kolay/mümkün olabileceğinden.

"Biz bu Türklere tekme atalım, o bize en fazla tokat ata(bili)r" diye düşünülürse bize çakma ihtimalleri daha yüksek olur. Öyle değil mi? Öte yandan, vurulduğun takdirde çatışmayı tırmandıracağını açık veya kapalı veya imalı, dolaylı olarak belirtir ama arkasını getiremezsen bu da sonraki aşamalar için inandırıcılığın, caydırıcılığın, şöhretin ve prestijin için önemli bir kayıp olur. “Bu Türkler hep tehdit ediyor ama arkasını getiremiyor” algısı yerleşirse çok daha başka aktörler cesaretlenebilir, iştahlanabilir

Ama tabii asıl sıkıntı yine kimin, nereden, nasıl vurduğunu tam anlayamazsak olur, “sopa yiyip oturmuş, etrafa boş boş bakar” şekilde kalabiliriz.

Yazan: Şanlı Bahadır Koç