Siyasi Çıkmazın Anahtarı Filistin Saldırıları mı?

Yazan  17 Mayıs 2021

Yazan: Ayşegül Yıldız

Siyasi Belirsizlik Girdabı

İsrail, 23 Mart’ta yapılan seçimde net bir sonuç elde edememiş, koalisyon krizine sürüklenmişti. Netanyahu, seçimi önde tamamladığı için hükümet kurma görevi verilmiş ve 28 günlük süre sonunda başarısız olmuştu.

Çoğunluğa ulaşamayan Netanyahu’ya verilen görevin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Rivlin’in hükümet kurma görevini meclise mi taşıyacağı, yeni bir isim mi belirleyeceği merak ediliyordu ve Rivlin yeni hükümetin kurulması için görev talebinde bulunan muhalefet lideri Lapid ile görüşmelere başlamıştı. Kökten farklı ideolojilere sahip olan Netanyahu karşıtı partilerin koalisyon kurması mümkün görünmüyordu. Ve Bennett’in de üyesi olduğu ulusal-dini kampın ana ruhani lideri olarak görülen Haham Druckman, Bennett’i, Lapid ile “ulusal birlik” hükümetine katılmama çağrısında bulunmuştu.

Yair Lapid yaptığı açıklamada, müttefiki Yamina Partisi Lideri, Naftali Bennett ile bir haftadan kısa bir sürede Netanyahu dönemini sona erdirecek alternatif bir hükümet kurmak için elinden gelen her şeyi yapacağını duyurmuştu.(7 Mayıs)

İsrail’in siyasi belirsizlik girdabı içerisinde Filistin’e yönelik şiddet eylemleri ise kesintiye uğramadı aksine Ramazan ayı ile birlikte artarak hız kazandı. İsrail’in, Filistin’e yönelik uyguladığı şiddet eylemleri ve tehcir politikası gün geçtikçe artmasıyla birlikte,Filistin halkı ve HAMAS’ın İsrail’e karşı savunması bir iç savaşı doğurdu. Lid kenti ve çevre yerleşim yerlerinde olağanüstü hal ilan edilmesi, Yahudilerin sığınaklara yerleştirilmesi ve İsrail’in şiddet eylemlerine ara vermemesi ve aynı zamanda Mısır’da ateşkes görüşmelerinin yapılması siyasi belirsizlik halini gölgede bıraktı.

Yahudi halkının tam desteğini almak amacıyla,İsrail’in şiddet eylemlerini arttırarak sürdürmesi, Mısır’da ateşkes görüşmelerini gerçekleştirmesi, gerçekleşmesi muhtemel 5.seçime hazırlık için olduğu görüşü yanlış olmayacaktır. Şiddet eylemleriyle aşırı sağ Yahudi halkı ve dini yapıların desteğini tesis etmek, ateşkes görüşmleriyle ılımlı, barışı tesis eden lider profilini oluşturarak kararsız ve sol merkezli seçmen kitlesine hitap etme amacı taşıdığı değerlendirilmiştir.

Tırmanan Şiddet Olayları ve Dünya

Filistin’de Ramazan ayıyla artan şiddet olaylarına ilk tepki İslam örgütleri göstermişti.

İDSB, “Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı, Filistin’i ve Filistinlileri yok sayan İsrail’in bu terör politikalarını reddediyor ve en yüksek sesle ifade ediyoruz ki Kudüs Müslümandır ve öyle kalacaktır.” açıklamasında bulunmuş,

Cihad Hareketi;İsrail,"Kudüs'te yürüttüğü savaştan geri dönmemesi durumunda beklemediği bir cevapla karşılaşacağı”,

HAMAS sözcüsü,şiddet eylemlerinin artacağı konusunda uyarıda bulunmuştu. İsrail’e tepkilerin artması ve şiddet olaylarının tırmanmasıyla beraber Avrupa’da sessizliğini bozmuş;

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hamas'ın roket saldırılarına "derhal" son vermesi gerektiğini söyleyerek, "Tüm tarafların gerginliği azaltması gerekiyor."

Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, ABD Başkanı Joe Biden'ın şiddetten ciddi şekilde endişe duyduğunu söyleyerek bu çağrıları yinelemiş,

İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab bir tweet'te, roket saldırılarının "durdurulması gerektiğini" söyleyerek "sivil halkın hedef alınmasına son verilmesi" çağrısında bulunmuş,

AB'nin dış politika sorumlusu Josep Borrell, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'teki "şiddetli şiddet artışının" "derhal durdurulması gerektiği" ifadesini kullanmış,

Rusya sert şekilde tepki göstermiş, "Rusya'nın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin kararlarında yer alan ilkeli ve tutarlı pozisyonunu doğruluyoruz. Buna göre, Doğu Kudüs dahil, işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail tarafından yerleşimlerin oluşturulması ve burada bulunan arazi ve mülklerin kamulaştırılmasının yasal dayanağı yok. Bu tür eylemler, uluslararası hukuka aykırı ve Filistin ile İsrail devletlerinin 1967 sınırlarına göre kurulması çerçevesinde meselenin barış yoluyla çözülmesini engelliyor."ifadesini kullanmıştı.

ABD’nin diğer Avrupa ülkelerine göre İsrail’e yumuşak tavrı ve Filistin’e yönelik sert tavrı Suriye konusuna işaret ettiği, İsaril’in yardımcı güç olacağı düşüncesini doğurmuştur.

İran’ın, Filistin ve HAMAS desteği, Hamaney’in açıklaması ve İran’ın, Suriye ziyaretinde görüşme konuları ise şiddet olaylarının çözüme kavuşturlmasının kolay olmadığına işaret etmekte.

Türk Siyasetinde Filistin-İsrail Çatışması

Filistin halkına yönelik artan şiddet olaylarıyla beraber Türkiye’de İsrail’e karşı tepkiler artarak devam etmekte. Birçok sanatçının da tepki gösterdiği, tam kapanmaya rağmen sokak eylerine dönüşen İsrail tepkisine siyasi kanattan da tepkiler gelmekte.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un ilk imza sahibi olduğu bildiride, İsrail'in, Kudüs'te sivil ve savunmasız Filistin halkına yönelik uyguladığı şiddetin, baskıcı politikaların ve ibadet özgürlüğünü engellemeye yönelik girişimlerinin, Ramazan Bayramı'nın hemen arifesinde vahim bir boyut kazandığı belirtildi. Bidiride,”Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu zulmü ve hukuk tanımazlığı şiddetle kınıyoruz." ifadesi kullanılmıştı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail'i "devlet terörü" uygulamakla suçladı. Türk diplomatlar, "İsrail geri adım atıncaya kadar Ankara'nın baskıyı artırmaya kararlı olduğunu ve Birleşmiş Milletler dahil uluslararası toplumun hareket geçmesi için gereken her türlü girişimde bulunulacağı" açıklamasını yaptı.

Türkiye’de ekonomik buhran nedeniyle intiharlar artarken, COVID-19 salgınının yayılışı önlenemezken kısaca Türkiye’nin kendi gündemi oklarla hükümetin başarısızlığını gösterirken, Filistin’de yaşanan şiddet olayları adeta hükümet için can simidi olmuştur. Türk halkının vicdanlı oluşu ve mazluma sahip çıkana sahip çıkma davranışını bilen, oy kaybı yaşayan AKP hükümeti için,RABİA politikası ve Suriye politikasına benzer politikaya sarılması olası görülmekte. Filistin-İsrail çatışması Türkiye iç politikasına yansıması, AKP hükümeti için kurtarıcısı olma niteliği taşımakta.

Avrupa ülkeleri gibi sade bir yaşanan şiddet eylemlerini kınama, ateşkes dileğinde bulunmayan Türkiye, İsrail’e sert bir şekilde kınama, terör devleti söylemi,askeri harekat imasında bulunma gibi adımlar dış politikada Türkiye’nin kayıplar yaşamasına sebep olacaktır. Mavi Vatan hususunda İsrail, Yunanistan’ın darbesine maruz kalmış, bu kriz fırsat olarak görülerek kilit ülke konumunda olan İsrail’e sert tepki göstermeyerek Mavi Vatan konusunda kazanım elde etmeyi amaçlanmalıdır.  İsrail ve Filistin’e mesafeli adımlar atması hem Mavi Vatan, hem de Suriye meselesinde güvenliği tesis etmekte faydalı bir adım olacaktır. ABD, İsrail ve ABD’nin kontrolünde olan terör grupları Suriye’de ayrı bir güç oluştururken, İran, HAMAS, islami örgütler ve yerel aşiretler de Suriye’de ayrı bir güç unsuru oluştururken ABD ve Rusya arasındaki gerginlik, Rusya’nın Filistin hususunda yaptığı açıklamalar İran’ın Rusya’yla işbirliği ihtimalinin doğmasına zemin hazırlayacaktır. Türkiye’nin Filisitin’e askeri destek sağlaması hem ekonomik,hem de askeri yük oluşturacaktır. Terör ve sınır güvenliğinin tehlikeye düşeceği ve saldırıların gerçekleşeceği değerlendirilmiştir.

 

Kaynak: NewsNow, Sputnik, AA, ortadoguhaber.com,bbc.com, cbsnews.com,www.jpost.com

 

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display