Güney Kıbrıs-İsrail Stratejik İttifakı


Güney Kıbrıs-İsrail Stratejik İttifakı

Yazan  23 Şubat 2012
İsrail-Rum kesimi ittifakı Netanyahu’nun Şubat 2012’deki Kıbrıs ziyareti ile derinleşme yoluna girmiştir.

İsrail'in iki yıl kadar önce Akdeniz'de Hayfa açıklarında Leviathan ve Tamar adlı önemli doğalgaz yataklarını bulması[1] Ortadoğu'da yeni bir ittifakı ortaya çıkarmıştır.Bu yeni ittifakın arkasındaki bir dinamik de Türkiye ile İsrail arasındaki kontrollü ve her iki tarafa yarar sağlayan gerilimdir.[2] Ancak İsrail'in güvenilir enerji ihtiyacı, Ankara ile Tel Aviv arasında kontrollü bir gerilim olmasaydı dahi, İsrail'i Rum kesimi ile işbirliğine büyük bir ihtimal ile götürecekti.

 

İsrail-Rum kesimi ittifakı Netanyahu'nun Şubat 2012'deki Kıbrıs ziyareti ile derinleşme yoluna girmiştir. Ancak bu durum İsrail ve Güney Kıbrıs arasında bir işbirliği sahası yaratırken Ortadoğu'nun çözümsüz sorunlarından biri olan Kıbrıs sorununa da yeni bir boyut kazandırmış, bu soruna yeni bir anlaşmazlık kaynağı eklemiştir. Bu anlaşmazlık adanın güney kıyılarındaki doğalgaz kaynaklarının sondaj yapma hakkının kuzeye mi güneye mi ait olduğu konusu etrafında gelişmektedir.Ayrıca İsrail savaş uçaklarının Baf'taki "Andreas Papandreu Hava Üssü"nü kullanma girişimleri iddiası da kontrollü bir kriz olan Ankara-Tel Aviv gerilimini[3] gerçek bir soruna dönüştürme potansiyeline sahip olabilir.

 

Güney Kıbrıs ve İsrail tarihsel olarak yakın ilişkilere sahip olmamışlardır. Bunda Güney Kıbrıs yönetiminin İsrail'in Türkiye ile olan yakın savunma işbirliğine kaygıyla yaklaşması öne çıkan etkendir.Güney Kıbrıs Yönetimi İsrail –Türkiye işbirliği karşısında Filistin sorununda Filistinlileri destekler gibi gözükmüş, Filistin devletini de facto olarak tanımıştır. Ayrıca çok sayıda Filistinli ve Lübnanlı mülteciye ev sahipliği yapmıştır.2010 Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail'in hem Güney Kıbrıs hem de Yunanistan ile olan ilişkilerinde bir iyileşme gerçekleşmiştir. Günümüzde Güney Kıbrıs ve İsrail arasında özellikle tarım, askeri ve turizm alanlarında işbirliğinin arttığı gözükmektedir.

 

Akdeniz'de geniş doğal gaz sahalarının bulunması ve bu petrol ve doğalgaz alanının yarattığı işbirliği fırsatları iki ülkeyi hızla birbirine yakınlaştırmıştır. Leviathan ve Tamar adlı önemli doğalgaz yataklarında ortalama olarak 1.7 milyon varil petrol ve 122 trilyon feet küp kurtarılabilir gaz rezervinin bulunduğu yönünde tahminler yapılmaktadır. Bu Kıbrıs adasının enerji alanında kendi kendine yetebilir hale getirecektir Ancak hem Türkiye'nin hem de Lübnan'ın bu kaynaklar üzerinde hak iddia etmesi yeni bir istikrarsızlık kaynağı yaratmaktadır.

 

İsrail, Leviathan ve Tamar sahalarından Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne uzanacak bir denizaltı gaz hattıyla buralardan çıkaracağı doğalgazı önce Yunanistan'a, buradan da başka ülkelere ulaştırıp satmayı planlamaktadır. İsrail bu doğal gaz rezervlerini İsrail'in ekonomik ve enerji bağımsızlığı için stratejik olarak vazgeçilmez görmektedir. Delek adlı bir İsrail enerji şirketi söz konusu denizaltı gaz hattı ile ilgili doğalgaz işleme tesisini Rum Kesimi'nde kurmayı planlamaktadır. Bunun yanı sıra Kıbrıs Rum Kesimi de kendi münhasır ekonomik bölgesinde doğalgaz aramaları için ikinci milletlerarası ihale safhasına geçmiştir.

 

İsrail-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi işbirliği her iki ülkenin de Türkiye ile aralarında sorun yaratmaktadır. Türkiye Güneydeki hükümetin İsrail ile anlaşma imzalama yetkisi olmadığını çünkü bunun Kuzey'deki Türk nüfusuna zarar verebileceğini savunmaktadır. Hem Tamar hem de Leviathan'da gerek sondaj gerekse diğer faaliyetlerde Amerikan Noble Enerji şirketinin sahip olduğu etkinlik ABD'yi de konuya dâhil etmektedir.

 

İsrail ve Güney Kıbrıs Şubat 2012'de Netanyahu'nun Lefkoşa ziyareti sırasında bir anlaşma imzalayarak bitişik karasularında ortak bir doğal gaz ve petrol arama girişimi başlatmaya karar vermişlerdir. Anlaşma İsrail'e Güney Kıbrıs hava sahası ve karasularını arama ve kurtarma operasyonları için kullanma izni vermektedir.[4] Netanyahu ile Hıristofyas arasında imzalanan bu arama kurtarma anlaşması münhasır ekonomik bölgedeki petrol kuyusu platformundaki herhangi bir kaza ya da eylem halinde İsrail hava ve deniz kuvvetlerinin Kıbrıs sahasına girmesine izin verecektir.

 

Ayrıca İsrail'in uçaklarını Baf'taki Andreas Papandreu havaalanına yerleşme isteği de son ziyaret ile tekrar gündeme gelmiştir.[5] Netanyahu'nun Rum Yönetiminden savaş uçaklarının daimi konuşlanmasını mı yoksa sadece lojistik destek üssü mü talep edeceği konusu tartışma yaratırken İsrail Başbakanı ve diğer yetkililer İsrail'in Güney Kıbrıs'a savaş uçakları yerleştireceği hakkındaki iddiaları reddetmiştir. Yetkililer Netanyahu'nun Lefkoşa'ya yaptığı ziyarette sadece bir arama kurtarma anlaşmasının yapıldığını ve bunun da bir askeri bir amaç taşımadığını belirtmişlerdir.

 

Ancak ziyaretin üzerinden bir hafta geçmeden İsrail ile Güney Kıbrıs Yönetimi arasında yapılan anlaşmanın amacı ve ayrıntıları da ortaya çıkmaya başlamıştır. Buna göre, İsrail doğalgaz bölgesini olası "yabancı kuvvet saldırısından korumak" için Güney Kıbrıs'ı da kapsayan bir güvenlik şemsiyesi oluşturacaktır. Denizaltılar ve torpido botlarından oluşan bir askerî birim hidrokarbon yatakları bölgesinde devriye gezerek sınırların denetimini yapacaktır. [6] Yabancı kuvvet ile kastedilenin Türkiye olduğu açıktır.

 

Sonuç

 

İsrail ve Güney Kıbrıs Yönetimi arasında stratejik bir ortaklık oluşturulmaktadır. Ekim 2011'de İsrail ve Güney Kıbrıs ortak askeri tatbikat yapmış, Ocak 2012'de ise iki savunma anlaşması imzalamışlardır. Bu anlaşmalar savunma işbirliği alanlarındaki daha fazla işbirliğinin alt yapısını oluşturmaktadır. Yunanistan da hiç kuşkusuz bu ortaklığın içinde olacağının sinyallerini vermektedir. Örneğin, Güney Kıbrıs'ta bir şubesi bulunan Yunanistan'ın devlet merkezli elektrik şirketi dünyanın en uzun deniz altı elektrik kablosunu döşeyerek İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan'ı birbirine bağlamayı planlamaktadır.[7]

 

Rum Savunma Bakanlığı; İsrail'in şu ana kadar Rum Yönetimine hiçbir resmi öneride bulunmadığını belirtse de İsraillilerin, Baf üssünü, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yataklarını koruma amacıyla kullanmak isteme ihtimali yüksektir.[8] İsrail açıkça kabul etmese de Güney Kıbrıs ile yakınlaşmasının en önemli nedenlerinden biri Güney Kıbrıs'ta hava üssü edinmektir. Güney Kıbrıs İsrail ile paralel bölgesel politikalar da izlemeye başlamıştır. Örneğin Ocak 2012'de Suriye'ye 60 ton cephane taşıdığı iddia edilen bir Rus gemisinin, Kıbrıs Rum kesimi tarafından bir süre alıkonulmuştur.[9]Artık Türkiye yerine Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ın müttefiklik ilişkisini daha ileriye götürmesini ve İsrail'in bu ülkelerle daha fazla sayıda askeri tatbikat ve askeri işbirliği yapmasını bekleyebiliriz. Ancak bu müttefiklik ilişkisi İsrail'in Lübnan ile arasını daha fazla açabilecektir.Türkiye ile kontrollü kriz kontrol dışına çıkacaktır. 2011 senesinde Türk-İsrail ekonomik ilişkileri % 29 oranında artmıştır. Türk-İsrail ilişkilerinde gösterildiği kadar büyük bir kriz yaşansa böyle büyük bir ekonomik gelişme yaşanmayacağı gibi, Ankara, İsrail'in stratejik düşmanlarına karşı İran (Kürecik) ve Suriye olaylarının gösterdiği gibi Tel Aviv'in yanında yer almazdı. Ancak, İsrail'in Rum kesimi ile ilişkilerini geliştirmesine Ankara'nın sessiz kalması zordur.

 


 


[1] İsrail Akdeniz'de Hayfa açıklarında iki yıl kadar önce Leviathan ve Tamar adlı önemli doğalgaz yataklarını bulmuştur. 2009 yılında bulunan Hayfa'ya 80 km uzaklıktaki Tamar'da 240 milyar metreküp gaz olduğu tahmin edilmektedir. Hayfa'ya130 km uzaklıkta bulunan Leviathan'da şimdiye kadar 2 kuyu açılmıştır. Bu kuyulardan ilkinde 450 milyar ikincisinde ise 250 milyar metreküp doğalgaz olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca bu sahada önemli miktarda (45 milyar varil) petrol olduğu da tahmin edilmektedir.

 

[2] Bkz. bu konuda Ümit Özdağ, "Ankara-Tev Aviv Arasındaki Kriz Ne Kadar Gerçek", 21. Yüzyıl, Ocak 20122, Sayı 25, s.21-31

 

[3] Bu konudaki bir başkadeğerlendirme için bknz. Ümit Özdağ, "Türkiye-İsrail krizinde ABD'nin tavrı", 17 Ekim 2011, http://21yyte.org/tr/yazi6328-Turkiye_Israil_krizinde_ABDnin_tavri.html

 

[4] Israel, Cyprus sign energy exploration deal, 19 Şubat 2012, http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4191270,00.html, 19 Şubat 2012

 

[5] Report: Israel will ask to station IAF jets in Cyprus, 7 Şubat 2012, http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4186538,00.html,

 

[6] "G. Kıbrıs gazına İsrail şemsiyesi", Milliyet Gazetesi, 22 Şubat 2012,

 

[7] Group proposes electricity link between Israel, Greece and Cyprus, Haaretz, 30 Ocak 2012, http://www.haaretz.com/business/group-proposes-electricity-link-between-israel-greece-and-cyprus-1.409956

 

[8] "İsrail Baf'taki "Andreas Papandreu Hava Üssü"ne talip", 9 Şubat 2012, http://www.bugunkibris.com/gueney-kbrs/163-yan-manet/9874-srail-baftaki-andreas-papandreu-hava-uessuene-talip.html

 

[9]http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4174230,00.html

 

Sibel Kalemdaroğlu

sibelkalemdaroglu@gmail.com

Uzmanlık Alanları

Ortadoğu, Ortadoğu siyasi tarihi, Körfez ülkeleri

Biyografi

Sibel Kalemdaroğlu 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nde Araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

İlköğretimin Arı Koleji, orta ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra 1998 senesinde Bilkent Üniversitesi’ndeki lisans eğitimine başlamıştır. Uluslararası İlişkiler alanında lisans diplomasını 2003 senesinde aldıktan sonra Marka ve Patent vekili olarak çalışan Kalemdaroğlu 2010 yılından bu yana düşünce kuruluşlarında çalışmaktadır. 2012 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden yüksek lisans diplomasını aldıktan sonra yine aynı sene içinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora çalışmalarına başlamıştır.

2011 Haziran ayından bu yana 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’ndeki görevine başlamıştır. Kalemdaroğlu’nun bazı makaleleri 21. Yüzyıl internet sitesi ve Dergisi’nde yer almaktadır.

Yabancı Diller

İngilizce KPDS : 90

Almanca (Başlangıc seviyesi)

İtalyanca (Başlangıç seviyesi)

Arapça (Başlangıç Seviyesi)

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...