Snowden’den Alınacak Dersler

Yazan  01 Kasım 2013

Edward Snowden’in açığa çıkardığı ABD’nin küresel dinleme faaliyetlerinin merkezi olan NSA kaynaklı telekulak skandalı ile ilgili gelişmeler yıllardır ABD istihbaratı ile ilgili çalışan biri olarak beni şaşırtmadı. Son kitabım olan “ABD İstihbaratı (1947-2013)”de bu konulara yeterince değinmiştim. Kitap yayın aşamasında iken Mayıs 2013’de Snowden, NSA ve GCHQ hakkındaki belgeleri yayınlamaya başladı ve bugün artık bir yorum yapılacak olgunluğa ulaştı. Yaşanan gelişmeler ile sistemin işleyişi ve boyutları ile ilgili biraz daha veri edindik. Bu kadar büyük bir istihbarat sisteminin işleyişi mutlaka sızıntılar yapacaktır, yapmaya devam da edecektir. Gelişmeler karşısında ABD Başkanı Obama önce pişkinlikle “her ülke bir diğeri hakkında az çok istihbarat yapar” diyerek olayı geçiştirmeye kalkıştı. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülke de kendilerinin dinlenmesi karşısında yeni tedbirler almaya başladı, hatta Snowden ile görüşmeyi düşünenler hala var. ABD, şu anda yeni bir kanun (FAA) çıkararak sözde bu tür dinlemelerin önüne geçecek ama asıl derdi, sızıntıları nasıl önleyeceği üzerinde çalışmaktır. NSA Başkanı Orgeneral Keith Alexander, pişkinliği daha artırarak “Biz yapmadık, Avrupa verdi” deme yolunu seçti. Alexander, telefon ve internet kayıtlarından alınan bilgilerden Amerika’da 13, Avrupa’da 25 terör saldırısının önlendiğini söylüyor. Peki, bu iş bu kadar masum da Almanya, Fransa, İspanya, Brezilya neden bu kadar rahatsız? En çok rahatsız olanların başında da ABD ile kirli işleri iyice ayyuka çıkan İngiltere gelmektedir. Şimdi, neler olup-bittiğinin, alınması gereken derslerin ve tedbirlerin tespit edilmesi gereken bir dönemdeyiz.

            Snowden Olayı Nasıl Gelişti?

Aslında ABD, 1990’lardan beri özellikle ekonomik casusluk peşine düşmüş, Avrupa’daki pek çok rüşvet olayının ortaya çıkmasında ABD’nin gizli dinlemelerinin payı böylece anlaşılmıştı. Buna daha sonra Microsoft içindeki şifreler de eklenince başta Almanya olmak üzere pek çok kendi milli yazılım programlarını geliştirmeye başlamıştı. Son yıllarda ekonomik casusluk faaliyetlerinden en çok çeken ülkelerden biri de ABD’dir. Soğuk Savaş’ın Komünist ajanlarının yerini bugün Çinli ajanların teknoloji kopyalama faaliyetleri aldı. Obama’nin Çin lideri ile yaptığı son görüşmede en çok üzerinde durduğu konu da bu oldu. Snowden’ın belgeleri 2009 yılından beri ABD’nin Honkong ve Çin bilgisayarlarına düzenli olarak siber saldırılar yaptığını açığa çıkardı. Bu saldırılar sadece resmi kurumlara değil, üniversitelere hatta öğrencilere yönelik olarak da yapıldı. California’da Obama ile Çin Başkanı Xi Jinping arasında Çin’in siber espiyonaj faaliyetleri üzerine tartışmalar sürerken, Snowden’in belgelerinden asıl kurbanın Çin olduğunun ortaya çıkması, ABD’nin kredisini oldukça düşürdü.  Snowden, Tempora ve PRISM’in dünyadaki hemen herkesi hedef aldığını söylemekteydi. Bugün ABD’nin müttefiki olan tüm Avrupa ülkeleri PRISM’in ne kadar mağduru olduklarını  anlamaya çalışıyor. Eski Mİ5 Çalışanı Michael Morell’a göre bu ABD istihbarat tarihindeki en ciddi sızıntıdır.

Snowden, ABD istihbarat servislerine yılda 16.000 eleman yetiştiren Booz Allen Hamilton şirketinin bir ürünü idi. NSA ile sözleşmeli çalışan şirketler arasında SAIC, Northrop Grumman gibi takip ve istihbarat işleri uğraşan pek çok özel şirket bulunmaktadır. Snowden’in Booz Allen Hamilton’dan sızıntılar nedeni ile kovulmadan önce maaşı 122.000 dolar idi. NSA’da sözleşmeli personel olarak çalışan ve halen Rusya’da bulunan Edward Snowden’in yanında götürdüğü 30.000 kadar dokümanla birlikte daha pek çok ABD istihbarat faaliyeti ve diğer istihbarat servisleri ile işbirliklerini açıklayabileceği değerlendirilmektedir. Bu bilgiler içinde Rusya, Çin, İran gibi ülkelere yönelik ABD faaliyetleri yanında, bizzat ABD deniz ve hava kuvvetleri ile ilgili önemli bilgiler de olduğu düşünülmektedir. Snowden bu belgeleri ABD Savunma Bakanlığı İstihbaratı’nın (DIA) ve kuvvet komutanlıkları istihbaratının kullandığı dünya genelindeki bir kablolu ağ (Joint Worldwide Intelligence Communications System) üzerinden aldı. Bu belgelerde pek çok ülkenin silahlı kuvvetlerine ait tank, uçak, gemi sayısına kadar pek çok bilgi de bulunmaktadır.  Bunlara ilave olarak geçen Aralık ayına kadar Gmail, Hotmail ve Yahoo gibi sosyal medya unsurları tarafından sağlanan hassas bilgiler de yer almaktadır.

Snowden’in belgeleri İngiliz istihbaratı için de en çok zarar veren skandal oldu. Bunun başlıca nedeni Snowden’in yanında götürdüğü dokümanların pek çoğunun aslında İngiliz istihbaratına ait olması. Her ne kadar Snowden’in 30 bin belge götürdüğü söylense de İngilizler kendilerine ait 58 bin belgenin Snowden’in elinde olduğunu iddia ediyor. İngilizlerin ilk tepkisi Snowden’in İngiliz gazetelerine gönderdiği belgelerin bulunduğu bilgisayarların İngiliz yetkililer tarafından imha edilmesi oldu. Bu nedenle üç haftalık sessizlikten sonra İngiliz gazeteleri, Amerikan gazetelerinden aldıkları belgelerle yayına başladılar. Bu belgeler sadece İngiliz istihbaratını ele vermiyor, kullandığı teknikleri de açıklıyordu. Henüz daha pek çok belgeye yüksek hassasiyet nedeni ile dokunulamadığı da söyleniyor. Guardian gazetesinin Snowden’den gelen sızıntıları yayınlamaya başlaması üzerine İngiliz yetkililer gazeteyi tehdit etmeye başladı. NSA, Avrupa’daki dost (!) ve müttefik ülkelere karşı dinleme işinde İngiliz istihbaratı (GCHQ) ile birlikte çalışmaktaydı. ABD ile İngiltere arasında Casusluğu Önleme adı altında birbirine karşı istihbarat yapmama konusunda özel bir anlaşma olduğunu unutmayalım. GCHQ ve NSA arasında ortaklık 2011’de başladı ve NSA, GCHQ bilgi bankalarına sınırsız giriş yapabilmektedir. ABD ve İngiltere, dost ve müttefik ülkelerin liderlerini dinleyerek istihbarat yapmakta ama kendilerini teröristlere karşı koruma gerekçesi ile savunmaktadırlar.

Snowden’den neler öğrendiğimize geçmeden önce siber güvenlik alanında bir kaç gelişmeyi hatırlamamızda fayda var;

            - NSA 2011 yılında Çin’e ait kişisel bilgiler içeren fiber optik kabloların taşınması sırasında casusluk faaliyetinde bulunmak için Japon hükümetinin yardımını istedi. Habere göre NSA bu sayede Çin'le ilgili bilgilere ulaşmayı amaçlıyordu ancak Japonya yasal sıkıntılar ve personel yetersizliğini gerekçe göstererek NSA'in bu talebini reddetti.

            - Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Elysee Sarayı'ndaki bilgisayarlarına 2012 yapılan korsan saldırının arkasında MOSSAD'ın bulunduğu ileri sürüldü. Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'ndan (NSA) izleme faaliyetleri kapsamında bilgi isteyen Fransız yetkililere verilen yanıtta, İsrail haber alma birimi MOSSAD'ın işaret edildiği kaydedilen haberde telefon dinlemelerinin NSA ve MOSSAD tarafından yapılmış olabileceği iddia edildi.

- Yunanistan’da 2005 yılında dönemin Başbakanı Kosta Karamanlis ve Dışişleri Bakanı Petrol Molivyatis dâhil 100’den fazla siyasetçi, yüksek rütbeli asker ve işadamının telefon görüşmelerinin dinlendiği ortaya çıkmıştı. Dinlemelerin ABD’nin Atina Büyükelçiliği binası veya civarından yapıldığı iddiaları kanıtlanamamıştı. Yunanistan eski Dışişleri Bakanları’ndan Teodoros Pangalos da önemli bir ifşaatta bulundu. Yunan İstihbarat Teşkilatı’nın (EYP), ABD’nin Atina ve Ankara Büyükelçiliğini dinlediğini öne sürdü. Pangalos “Pis işlerde birinciyiz” diye de ekledi.

Tartışmaların diğer bir boyutu, Obama’nın söz konusu dinlemelerden ne kadar haberli olduğu üzerinedir. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, NSA’nın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki bazı kişileri düzenli olarak bilgilendirdiğini açıklarken Obama konusunu açık bıraktı. Ancak, Alman kaynakları Obama’nın Merkel’in telefonunun dinlendiğinden üç yıldır haberi olduğunu söylüyor. Snowden’in belgelerine göre; Obama yönetimi NSA’yı Verizon ile telefon aramaları hakkında bilgi toplaması için görevlendirmişti. Verizon, günlük olarak tüm telefon aramalarının zamanı, yeri ve süresi ile ilgili kayıtları sağlamaktadır. Bu görevlendirme Bush zamanında çıkarılan Yurtseverlik Kanunu çerçevesinde yapılmış, Bush’ta aynı iş için AT&T, Verizon ve BellSouth’ı kullanmıştı. NSA, sadece Almanya’yı değil, Avrupa Birliği içinde Bakanlar Konseyi, Avrupa Konseyi gibi kurumları da hedef aldı. ABD, diğer ülkelere ait 38 elçilik ve misyonu hedef almıştı. Bunlar arasında içeriden bilgi almaya çalıştığı Washington’da ki Fransız elçiliği ve AB elçiliği yanında Meksika, Brezilya, Yunanistan ve Türkiye de açıkça hedef ülkeler arasında yer almaktadır. .

Snowden Neleri Sızdırdı?

Snowden’in ortaya çıkardığı bilgilerin başında ABD’nin tüm dünyayı nasıl dinlediğini ifşa eden bir “telekulak haritası” var. Alman Der Spiegel dergisinde yer alan söz konusu harita NSA/CIA ajanlarının dünyanın çeşitli yerlerindeki 90 adet “Özel Toplama Servisi (Special Collection Service: SCS)” biriminini kullanarak aralarında 35 ülke liderinin de bulunduğu milyonlarca kişiyi dinlediğini ortaya koyuyor. ABD diplomatik temsilcilikleri içindeki bu birimler binaların çatılarındaki özel alanlara yerleştirilen EINSTEIN kod adlı çok güçlü antenler kullanmaktadır. Bazı Hacktivistler haritanın aşağıda görülen orijinalini yayınladılar. Haritadaki renk kodlarına göre İstanbul ve Ankara’dan aktif dinleme yapılmıyor, sadece buralarda konuyla ilgili personel bulunuyor. Ancak, haritada aralarında Berlin de bulunan 72 noktanın daha renk kodu Türkiye’yle aynı. Der Spiegel, bunun nedeninin buralardaki dinleme faaliyetlerinin gayriresmi olarak yürütülmesi olduğunu böylece olayın ortaya çıkması halinde bir kriz yaşanma ihtimalinin azaltıldığını belirtiyor. ABD, dinleme yapmak için ilgili ülkede özel bir istihbarat ekibi kurmaktadır. Nitekim Berlin’de Brandenburg kapısı yakınındaki ABD büyükelçiliğindeki antenlerin termal kameralarla çekilen resimlerinden aktif dinleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu elçilikte 18 NSA ajanının çalıştığı bildirilmektedir. Benzer bir dinleme birimi de Frankfurt’ta olup, dünya genelindeki 90 dinleme biriminin 19’u Avrupa’nın çeşitli şehirlerindedir.

Haritaya göre elektronik takip tesislerinden gelen telefon ve diğer haberleşme ağlarının kaydedilmesinde ana üs Atina’daki ABD elçiliğidir. Haritadan öğrendiklerimize göre 90 tesisin 74’ünde personel bulunmakta, 14’ü uzaktan komuta edilen tesis, 2’si ise teknik destekleme merkezidir. CIA ve NSA’nın birlikte oluşturduğu bir SCS’ler, sadece izleme yapmamakta, seçilen hedeflere örtülü operasyonlar da düzenlenmektedirler. Örneğin Türkiye gibi bir ülkede sadece dinlemekle kalmayıp, bu kayıtları değiştirebilir, ya da sahte bilgileri kayıtların içine de karıştırabilirler. Yunanlı Ta Nea gazetesinin muhabirleri de böyle bir anteni ABD elçiliği üzerinde tespit ettiler. Der Spiegel’e göre SCS çalışanları, ABD elçilik ve konsoloslukları içinde akredite diplomat olarak imtiyazlardan istifade ediyorlar. İspanya’da ise başka bir ekibin bir ay boyunca 60 milyon telefon görüşmesini dinlediği ortaya çıktı. Telefon görüşmelerinde yer alan numaraları ve arayan ile aranana ait yer bilgilerini tespit eden NSA, görüşmelerin içeriğiyle ilgilenmedi. Madrid'deki ABD Büyükelçisi konuyu görüşmek üzere İspanyol Büyükelçiliği'ne çağrıldı.

Resim: Küresel Dinleme Merkezleri

Türkiye ise Gezi olaylarından G-20 toplantılarına, dinlemelerin alt yapısına ev sahipliği yapmaya kadar bu işin kurbanları arasındadır. Snowden’in belgeleri arasında 2009 yılında İngiltere’nin G-20 Zirvesinde Türkiye ve Güney Afrika delegelerine yönelik istihbarat faaliyetleri de yer almaktadır. 2009 Nisan ve Eylül aylarında yapılan zirvelerde İngiltere’nin sinyal istihbaratı kuruluşu GCHQ, yerde konuşlu istihbarat vasıtaları kullandı. Belgelere göre İngilizler, İrlanda’daki toplantı bölgesine özel hazırlanmış internet café’ler kurarak buradan yapılan tüm mesajlaşma ve Blackberry haberleşmelerine deşifre ettiler.Ancak, dinlendiği anlaşılan Bakan Mehmet Şimşek, önemsenmiş olmanın gururu ile dinleme haberlerine gülerek tepki verdi. Snowden’in ifşa ettiği bilgiler, Türk yetkililere yönelik dinleme ve takip faaliyetlerinden Başbakan Gordon Brown ve diğer hükümet üyelerinin haberi olduğunu göstermektedir. İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın dinleme konusunu gündeme getirdiğini söylerken sadece elçilikle bir telefon konuşmasına atıf yapmakta ve herhangi bir üzüntü bildirisinden bahsetmemektedir. Herhalde bizimkiler bu kamuoyu gösterisine maruz bıraktıkları için İngilizlerden özür dilemişlerdir. Haritaya göre ABD adına dinlemeleri yürüten ekibin Türkiye’deki ayakları İstanbul ve Ankara’daki diplomatik temsilcilik binalarıdır. Bu bilgi daha önceki makalelerimde yer alan ABD’nin Türkiye içindeki istihbarat kurgusu ile tamamen uyumludur. Türkiye’deki Ergenekon komplosu başlamadan önce gelen 35 Amerikalı istihbarat görevlisinin Türkiye’ye gelişi ile bilgiler, böylece yerine oturmaya başlıyor.

ABD Nasıl İzliyor?

Snowden, istihbaratçılar tarafından hazırlanan ve 41 slaydı olan bir powerpoint (ppt) dosyası sızdırdı. Bu dosyanın basın tarafından ancak %10’u yayınlandı. Bu slaytlarda NSA’nın örtülü programı olan PRISM’in detayları bulunmaktadır. PRISM, NSA’nın internet şirketleri yolu ile büyük miktarlarda bilgi edinme programıdır. Bu dosya ile NSA’nın YouTube, Skype, Google, Apple gibi şirketlerin server’larından doğrudan bilgi çekebildiğini öğrendik. PRISM, 2007’de Microsoft ile başladı ve 2012’de Apple dahil oldu. Böylece ABD hükümeti mahkeme kararı olmadan istediği her canlı bilgiye, fotoğrafa, arşive, video sohbetlerine ulaşabildi. Eleştiri okları ise PRISM’in Amerikan vatandaşlarını da yöneltilmesi üzerinedir.   

NSA, FAA 702 Operasyonları adı verilen bilgi toplama faaliyetleri içinde iki ayrı program kullanmaktadır;

            - PRISM; Google, Microsoft, Yahoo, Facebook,PaiTalk, AOL, Skype, You Tube, Apple gibi teknoloji şirketlerinden doğrudan server üzerinden bilgi toplamaktadır.

            - Xkeyscore; yukarıdakine paralel olarak kablolu şebekeler ve tesislerden gelen bilgileri toplamaktadır. Bu bilgiler Fairview, Stormbrew, Blarney veOakstarşeklinde kodlanan programlar üzerinden gelmekte, bunlardan bazılarının isimleri farklı kaynaklarda sansürlenerek verilmektedir. PRISM, ABD Sinyal İstihbaratı Tanımlama (US-984XN) Tablosu için bir alt vasıta başlığıdır. Blarney ise küresel şebeke yolu ile dış istihbarat servislerinden alınan istihbarat ve ticari işbirliklerine yönelik “metadata” istihbarat toplama programıdır.

İngiltere’de yayınlanan Guardian gazetesine göre NSA, sadece Mart 2012’de ABD içinde 3 milyar, dünya genelinden 97 milyar parça “metadata” topladı. GCHQ’nın kullandığı 18 aylık geçmişi olan Tempora programı ile metadata, 30 güne kadar ve içerik datası ise 3 gün kadar saklanmakta, ihtiyaç olursa yasal yollara başvurulmaktadır. GCHQ, Atlantik Okyanusu’nda 200 fiber-optik kablo üzerinden günde 21 petabyte bilgi alma kabiliyetine sahiptir. Bu bilgiler herhangi bir mahkeme kararı olmadan ve yasal olmayan bir şekilde edinilmektedir. Yukarıdaki sistemler şüphesiz meşhur Echeleon’un yerini almıyor. Bu sistemler daha çok cari, gerçek zamanlı ve tesadüfi bilgi toplama işleri için düşünüldü. Istihbarat analizcileri için her zaman hedefe yönelik en az iki ayrı haber vasıtası bulunmaktadır. Bu bilgilerin sızdığı program ise bunlardan bir tanesidir. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) Clapper, Kongre’de yaptığı bir konuşmada 215 haber toplam programının başarısızlığından bahsetmekte idi. Bu istihbarat toplama vasıtaları içinde Telcos, Özel İstihbarat Şirketlerini ya da Amazon gibi internet yapılanmalarını unutmayalım.Snowden’in belgeleri NSA’nın kişilerle ilgili topladığı yasal olamayan bilgileri ihtiyaç olmadığı takdirde beş yıl süre ile sakladığını göstermektedir.

Hiçbir internet bağlantısı NSA’ya uğramadan ABD’ye girmemektedir. Snowden’ın belgelerine göre SCS’ler NSA’nın X-Keyscore programına bağlı server’lar yolu ile merkez ile irtibat kurmaktadır. NSA, bu program sayesinde dünya üzerindeki herkesin email, internet ve sosyal medya ilişkilerini izlemektedir. NSA öncelikle mesajlaştığımız kişilere ait adres listelerimizi toplamaktadır. NSA’nın Özel Kaynak Operasyonları (SSO) günde yaklaşık 450 bin, yılda ise 250 milyon adres toplamaktadır. Facebook, Microsoft, Apple, Google ve Yahoo, Snowden’in ifşaatlarına itirazı sadece NSA’nın doğrudan sistemlerine giremediği yönündedir. Facebook ve Microsoft yaptığı açıklamada 2012’nin ikinci yarısında ABD hükümetinden onbinlerce kullanıcı bilgisi isteği aldığını açıkladı. En çok bilgi Yahoo üzerinden gitmekte, onu sırası ile Hotmail, Gmail ve Facebook izlemektedir. En değerli bilgiler Facebook üzerinden gelmektedir. NSA dev bir Facebook Arama Grafiği’ne sahiptir. NSA, her gün ortalama 444.373 adresi Yahoo’dan, 105.068; Hotmail’den, 82.857; Facebook’tan, 33.697, Gmail’den ve 22.881; diğer hizmet sağlayıcılardan kontrol etmektedir.

Snowden’in ifşaatıABD’nin dünyada ucuz interneti ve fiber-optik kablolu sistemleri yaymak için neden bu kadar istekli olduğunu da göstermektedir. Amerikan deniz kuvvetleri ve SEAL’lerinin bir görevi de denizaltındaki bu kabloları korumak ve gerektiğinde tamir etmektir. Örneğin 2007 yılında Mısır açıklarındaki kablolar tamir edilmişti.Snowden olayı, ABD’nin uzun süredir sürdürdüğü ‘internet özgürlüğü’ programlarının maskesini de düşürmüş olmaktadır. 90 adet tesisin yuvalandığı ülkeler içinde ABD’nin yakın dostları Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere, Japonya ve Singapur gibi ülkelerin bulunmaması dikkat çekicidir. Buradan çıkarılacak sonuç, ABD’nin dost ve müttefik anlayışının Anglo-Sakson ülkeler ile sınırlı olduğudur. Facebook, twitter, msn gibi sosyal medya unsurlarının istihbarat amaçlı kullanıldığının farkında idik. Nitekim “Akıllı Güç” kitabımda da açıkladığım gibi sosyal medya Arap hareketlerinde etkin şekilde kullanıldı. Bugün de ABD ve İngiltere, Türkiye’nin de arasında olduğu bazı ülkelerin halkının duyarlılık analizi ile meşguller. Amaç, Türkiye’nin de fitilinin ateşleneceği zamanı ayarlamak. Şimdi Türkiye, ne yapmalıdır, ne tedbirler almalıdır diye bitirmek lazım ama “boşuna çenenizi yormayın” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, balık baştan kokmuş. Acı olan, Türkiye’deki tek ve etkili dış dinleme kuruluşu olan GES Komutanlığı’nın “aman askerler darbe yapar” diye Genelkurmay Başkanlığı bünyesinden alınıp, MİT’e bağlanması ve işlevsiz hale getirilmesidir. Özetle, biz ancak birbirimizi dinleriz. Gene de birkaç akademisyen arkadaş ile bu konuda çalışıyoruz. 

Sait Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display