G7 Zirvesi
G7 (Yedi Grubu), dünyanın “en gelişmiş ve etkili” yedi ekonomisinin bir organizasyonunu ifade ediyor. Bu 7 ülke Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nden oluşuyor. Avrupa Birliği’nden de temsilciler zirveye düzenli olarak katılırken bu yıl İngiltere’nin ev sahipliğinde 11-13 Haziran tarihlerinde yapılan G7 zirvesine Boris Johnson’ın davetiyle birlikte ayrıca G7 üyesi olmayan Güney Kore, Avustralya, Hindistan ve Güney Afrika liderleri de katılım gösterdi. G7 zirvesi, pandemiyle geçen 1.5 yıldan sonra liderlerin yüz yüze gerçekleştirdiği ilk önemli diplomatik toplantı oldu. Bu 11 lider, demokrasi altında yaşayan dünya nüfusunun %60’ını, toplam dünya nüfusunun %10’unu ve küresel ekonominin %40’ını temsil ediyor. Eski İngiltere Başbakanı Gordon Brown zirve öncesinde CNN’e verdiği demeçte, görüşmenin ABD ve dünya için çok önemli olduğunu aktararak, "Uluslararası iş birliği yeniden kurulacak mı yoksa hala milliyetçiliğin, korumacılığın ve bir dereceye kadar izolasyonun egemen olduğu bu dünyada mıyız?" sorusunu yöneltmişti.
G7’nin tarihi
G7’nin kökeni,1973 yılında Beyaz Saray’ın kütüphanesinde ABD, Batı Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık Maliye Bakanları arasında yapılan özel bir amaca yönelik (ad hoc) gayri resmi görüşmelere dayanıyor.Bu sebeple bu ilk grup “Kütüphane Grubu” olarak da biliniyor. Esasında G4 olarak başlayan gruba sonrasında Japonya ve İtalya da katıldı ve 1975 yılında Fransa ve Batı Almanya’nın bu altı ulusun devlet başkanlarını buluşmak için davet etmesi üzerine G6 olarak resmileşti. Sonraki yıl olan 1976’da Kanada’nın da katılımıyla birlikte bugün bildiğimiz G7 oluştu. Grup başta 1970’lerin makroekonomik sorunlarına cevap olarak oluşturulmuştu. Bunlar 1970’lerin enerji krizi ve enflasyon problemleri, 1973 Petrol Krizi ve ekonomik gerilemeydi.Ancak çok geçmeden G7’nin ajandası dış politika ve güvenliği de içerecek şekilde genişledi ve o yılın koşullarına göre gündemini güncelledi.1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya düzenli olarak G7’ye katıldı ve 1998’de resmi üye olmasıyla birlikte G8 oluşturuldu ancak bu uzun ömürlü olmadı. 2014'te Rusya’nın Kırım'ı ilhakı ile birlikte üyeliği askıya alındı ve o zamandan beri zirve G7 olarak devam ediyor. Çin, büyük ekonomisine ve dünyanın en büyük nüfusuna sahip olmasına rağmen hiçbir zaman üye olmadı. Kişi başına düşen görece düşük refah düzeyi, G7 üyeleri gibi gelişmiş bir ekonomi olarak görülmediği anlamına geliyor.
Ancak G7 aynı zamanda “modası geçmiş ülkeler grubu” olmakla da eleştiriliyor, bunun önemli nedenlerinden birisi dünyanın en büyük iki ülkesi olan Çin ve Hindistan’ı içermemesi. Geçen yıl mayıs ayında ABD Başkanı Donald Trump’da gruba Rusya, Hindistan, Güney Kore ve Avustralya'nın da eklenmesini istediğini ifade ederek, "G7'nin, dünyada olanları düzgün bir şekilde temsil ettiğini hissetmiyorum. Bu ülkeler grubu miadını doldurdu." ifadelerini kullanmıştı. Rusya ve G7 arasındaki gerilim bir gün biter ve Rusya gruba yeniden dahil olur mu bilinmez, ancak gelecekte başka ülkelerin katılımıyla karşılaşabiliriz. Ayrıca, G7 bu endişeleri kısmen karşılamak için 1999’da Türkiye’nin de dahil olduğu G20’yi kurdu. G20 bugün dünya nüfusunun %60’ını ve küresel ekonominin %80’ini temsil ediyor.G7 bir avuç ülke tarafından küresel kararlar alındığı için eleştiriliyor, ancak G20’de de 19 ülke ve AB’nin bir araya gelmesiyirmi farklı çıkar anlamına geldiği için verimlilik ve koordinasyonsorunu yaşanıyor. G20 30-31 Ekim 2021 tarihinde Roma’da gerçekleşecek.
G7 Zirvesi Güvenlik Konseyi gibi yasal herhangi bir güce sahip değil ancak burada alınacak kararların küresel etkileri olabiliyor. G7 resmi bir anlaşmaya dayanmıyor ve daimî sekreterliği veya ofisi yok; başkanlığı, üyeler arasında yıllık olarak değişiyor ve başkanlık eden ulus grubun önceliklerini belirleyip, ev sahipliği ve organizasyon konularını üstleniyor. 1975'ten beri grup, ekonomik politikaları ve güncel konuları tartışmak için her yıl ev sahibi ülkede toplanıyor. 1987'den bu yana ise, G7 Maliye Bakanları en az altı ayda bir olmak üzere, yılda dört defaya kadar bir araya geliyor. Yasal veya kurumsal bir temelden yoksun olsa bile, G7 önemli bir uluslararası etkiye sahip. Örneğin, 1996’da G7 yüklü borcu olan 42 ülkeye yönelik HIPC girişimini başlattı. 2002'de sıtma ve AIDS ile mücadele için küresel bir fon oluşturulmasında çok önemli bir rol oynadı. 2008’de finansal krizle mücadele için iki kez Washington’da toplandı. Gelişmekte olan ülkelerde anne ve çocuk ölümlerini azaltmayı amaçlayan Muskoka Girişimini ve iklim sorunlarıyla ilgili taahhütler getiren Paris İklim Anlaşmasını desteklemesi de diğer örneklerden. Her buluşmanın sonunda grup ortak taahhütlerini içeren bir sonuç bildirgesi imzalıyor. Öyleyse, dünyanın geleceğinde ciddi rol oynayan ve böylesine önemli ülkelerden oluşan bu grubun açılımlarına ve oluşturdukları sonuç bildirgesine bakmanın faydası vardır.
Bu yıl zirvede neler oldu?
Bu yıl 11-13 Haziran tarihleri arasında, Galler’de bulunan Cornwall kentindeki sahil beldesi Carbis Koyu’nda G7 Zirvesi’nin 47’ncisi gerçekleştirildi. ABD Başkanı Joe Biden ve Japonya Başbakanı YoshihideSuga, bu yıl ilk kez, Almanya Başbakanı Angela Merkel ise görevinden ayrılmadan önce son kez G7 Zirvesi'ne katıldı. Zirve pek çok açıdan sembolik anlamlar taşıyordu. Liderler pandemi sebebiyle uzun bir aradan sonra ilk kez bir araya geldiler. Ayrıca bu, Biden’ın göreve geldiği tarihten bu yana ilk denizaşırı resmi seyahatiydi. Joe Biden’dan önceki ABD Başkanı Donald Trump G7 ve benzeri uluslararası oluşumlara mesafeli tutumuyla biliniyordu. Biden ise Trump’ın aksine G7, NATO gibi uluslararası birlikteliklere ve transatlantik ittifaklara özel önem atfediyor ve ilişkileri ikiliden ziyade kurumsal temelde yürütmeye çalışıyor. Biden seyahatine başlamadan önce Washington Post’a yazdığı makalesinde ‘‘Bu küresel belirsizlik anında, dünya hala yüzyılda bir görülen bir salgınla boğuşuyorken, bu gezi Amerika'nın müttefiklerimize ve ortaklarımıza yenilenen bağlılığını gerçekleştirmekle ilgili’’ yazmıştı. Ayrıca "İster her yerde Covid-19 pandemisini bitirmek, ister yükselen iklim krizinin gerekliliklerini yerine getirmek ya da Çin ve Rusya hükûmetlerinin zarar veren adımlarına karşı durmak olsun, ABD dünyaya güçlü bir pozisyondan liderlik etmeli." diyerek ABD’nin izolasyonu bırakıp eski politikalarına geri döneceğinin güçlü bir sinyalini vermişti.
11 Haziran’da Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in de dediği gibi dünyanın dört bir yanından benzer düşünen ortaklar bir araya geldi. Biden zirveyi “diplomasi geri geldi” diyerek sosyal medya hesabından duyurdu. ABD geri döndü söylemi de Biden tarafından sık sık tekrarlanıyor.Trump ile yaşanan sorunların geri kalmasından diğer liderlerdememnun gözüküyor. Ev sahibi İngiltere'nin Başbakanı Boris Johnson toplantının açılış konuşmasında Covid-19 salgınına değindi. Pandemiden dersler çıkarılması ve son 18 aylık süreçte yapılan hataların yeniden tekrarlanmaması gerektiğinin altını çizerek ekonomik iyileşmede eşitlik vurgusu yaptı. "Bence potansiyel olarak çok güçlü şekilde yeniden toparlanacağız ve iyimser olmak için her türlü sebebimiz var. Ancak son büyük krizde toplumun bütün kesimlerinin eşit şekilde kalkınmadığı 2008 ekonomik durgunluğun hatalarını tekrarlamamamız hayati önem taşıyor ve bence bu pandemide yanlış giden, ya da uzun vadeli yara açma riski taşıyan, eşitsizliklerin derinleşmesidir" diye konuştu. Fransa Cumhurbaşkanı EmmanuelMacron da sosyal medyadan paylaştığı mesajda "Zamanımızın zorluklarıyla baş etmek için açık hedefler belirme ve somut vaatlerde bulunma sorumluluğumuz var. G7 iş başında olmalı. Değerli ortaklar, dostlar sizi yeniden gördüğüme sevindim. Haydi birlikte çalışmaya" diye yazdı.