Bağımsızlığı Tanıdık, Ya Oradaki Türkler

Yazan  10 Mart 2008
Kosova’nın bağımsızlığını kazanca çevirebilirdik. Ama yine yapamadık. Kosova’yı bağımsızlığa götüren devletler O’nu ileri bir karakol olarak düşünen devletler, bağımsızlığa karşı çıkan devletler de yine kendi çıkarları için bu yönde hareket eden devl

Türkiye'nin Kosova'nın bağımsızlığını tanırken KKTC kozunu ileri sürmesi gerekirdi. Üstelik Putin kırk yıldır KKTC'yi "niye tanımıyorsunuz" derken (kerhen de söylese söyledi) bu fırsatı kaçırmamak lazımdı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve KKTC Hükümeti şartlar oluşmuşken bağımsızlık isteyebilirlerdi. Fakat ne yazık ki, her iki hükümette hâlâ Anan Planı'ndan bahsediyor, ama bağımsızlıktan bahsetmiyor. Kosova'yı tanımayan ülkeler kendi çıkarlarını hesap ederken, Türkler KKTC için bağımsızlık sözünü telaffuz dahi etmemişlerdir. Kosova'nın "her şeyi konuşurum bağımsızlığı masaya yatırmam" ilkesini dahi örnek alamadık.

Kosova'nın bağımsız olmasında KKTC adına faydalanamadığımız gibi orada yaşayan Türkler adına da faydalandığımızı söylememiz zor görünüyor. 1389'dan beri Kosova'da varlığını sürdüren Türkler ülkede uygulanan rejimlere paralel genel olarak baskı altında tutulmuşlardır. 1990'lı yıllarda Yugoslavya'nın dağılmasıyla başlayan süreçte de Türklerin haklarını alamadığını görüyoruz. Kosovalı Türkler 1990'lı yıllarda kurdukları Türk Demokratik Partisi aracılığıyla varlıklarını koruyabilme ve haklarını arama mücadelesi vermektedirler. Bu parti aynı zamanda özellikle eğitim ve kültür konularında Türkiye ile işbirliği içindedir. Adı geçen parti ile Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan işbirliği çerçevesinde 1992 yılından beri her yıl 30 Kosovalı Türk öğrenciye burs temin edilmiş ve Türkiye'de yüksek öğrenim imkanı sağlanmıştır.

İbrahim Rugova'nın 1992'de cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Türk azınlığı haklarını alabilmek için sivil itaatsizlik uyguladılar. Sonuç alamayınca da Demokratik Birlik Partisi 2000'de yapılan seçimlere katılmadı.

Yugoslavya'nın dağılmasından 1999'a UNMİK'in görevi devir almasına kadar, Kosova bölgesinde Prizren, Momuş, Priştine, Gilan, Dohırçan, Mitroviça ve Vıçitirin yerleşim merkezlerinde ilköğretim ve ortaöğretimde ve Priştine Üniversitesinde faaliyet gösteren Türkolojibölümünde öğrenciler eğitimlerini ana dilleri olan Türkçe ile yapabilmekteydiler.

1999 yılında Kosova'nın BM'nin denetimine girmesinden sonra bu hakkı kaybettiler. Türkler bu durumu protesto etmek için ilk genel seçimleri boykot ettiler. BM mali külfeti mazeret göstererek (belge, tercüman vs. gibi) Türkçe'yi resmi diller arasına almadı. UNMIK'ın başına getirilen Bernar Kuşnar'ın ilk işi Türkçe'yi kaldırmak oldu. UNMIK kimlikleri dağıtıldı, bütün belgelerden ve adliyeden Türkçe çıkarıldı.

Şu anda Türk çocuklarının Türkçe ilköğretim ve yüksek tahsil imkanları yok. AGİT ve UNMİK'in bölge Türklerine tavsiyesi Türklerden destek beklemek. Elbette ki bu desteğin Türklerden gelmesi gerekir. Gerek NATO çerçevesinde görev yapan Türk birlikleri gerekse TİKA, Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer kurumların bölgeye yönelik destek ve yardımları elbette vardır. Ancak bölgede yaşayan Türklerin haklarını alma konusunda eksik ve yetersiz kalmaktadır. İşte şimdi Kosova'yı tanırken burada yaşayan Türklerin haklarını istemenin tam zamanıydı. Ancak tanıma gerçekleşirken Türklerin "hak ettikleri hakları" konusunda herhangi bir girişime tanık olunmamıştır.

Diplomatlarımızın dış politikayı doğru yönlendirme konusunda isabetli çalışmaları olduğuna inanıyorum. Ancak öyle görünüyor ki bu çalışmalar diplomatik alandan siyasi alana pek ulaşmıyor. Bu diplomatik çalışmalar mutlaka siyasiler tarafından dikkate alınıp uygulanmalıdır. Aksi takdirde ne ülke çıkarları ne de ahlaki ve tarihi sorumluluğumuzda olan Türklere yönelik politikalarda sonuç almak mümkün değildir. Doğru politikalar takip edilmediği sürece dışişlerinin çalışmaları çıkarlarımızla birlikte raflarda tozlanacaktır.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display