Aral Gölü Kuruyor (Mu)?

Yazan  08 Şubat 2010
Kazakistan ve Özbekistan arasında bir iç deniz olan Aral Gölü, Seyhun (Sır derya) ve Ceyhun (Amuderya) nehirlerinin dışarıya akıntısı olmayan kapalı havzada birikmesi sonucu oluşmuştur. Aral Gölü adını Kırgızca “aral (adalar)” sözcüğünden alır.

Orta Asya'nın iki büyük nehri Seyhun ve Ceyhun dağlardaki karların erimesi sonucu oluşan sular ve yağışlardan beslenmektedirler.

Sovyet Hükümeti ülke de gittikçe artan pamuk ihtiyacını karşılamak için bir dizi plan yapmağa başlamıştı. Kızıl ordunun üniformaları, halkın gittikçe artan pamuklu giysi talebi, tarihte insanoğlunun sebep olduğu en büyük çevre felaketinin nedeni ve başlangıcı oldu. 1930'lu yıllardan itibaren Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan bozkırlarını sulamak ve özellikle pamuk yetiştirmek üzere sulama projelerine başlandı. 1960'larda Karakurum Kanalının açılması gölün suyunun azalmasında etkili oldu. 1970'lerde Seyhun ve Ceyhun suları sulama amacıyla yönünün değiştirilmesi sonucu, buharlaşmanın da etkisiyle Aral Gölünde su düzeyi sürekli biçimde ve büyük ölçüde düştü. 1980'li yıllarda bu ırmaklar göle ulaşmadan kurumaya başladı.

Göl alanının küçülmeye başlamasıyla birlikte bölgedeki iklim koşulları da değişime uğradı. Gölün çevresindeki ılıman iklimin yerini yazları sıcak ve kurak geçen karasal iklime bıraktı. Sıcakların artmasıyla da göl daha çabuk kurumaya başladı. Çünkü artık buharlaşan su miktarı göle dökülen su miktarından daha fazlalaştı.

Aşırı sulama nedeniyle yeraltındaki tuzlar toprağın yüzeyine çıktı. Pamuk verimi düştü. Pamuk üretimini artırmak için bu seferde hektar başına atılması gereken kimyasal gübre ve zirai ilaç miktarı yükseltildi. Dünya Sağlık Örgütlerinin yasakladığı son derece zehirli tarım ilaçları ( DDT gibi ) geniş alanlarda kullanılırken faciaya başka boyutlar da katıldı. Ayrıca başka kimyasal maddeler pamuğun toplanacağı günlere yakın dönemlerde tarlalara uçaklarla atıldı. Bu kimyasal atıklar, kuruyan gölün tabanında tuz ve kum tozlara karışarak bugün bölgeyi saran kum fırtınalarına, dolayısıyla toz bulutlarının ölümcül maddesini oluşturdu.

Göldeki kum ve tuz oranının artması onlarca balık türünün ve yüzlerce canlının yok olmasına sebep oldu. Gölün içe doğru hızla çekilmesi sonucu ardında bıraktığı tuzlu kumda çevreye hastalık saçıyor. Bu nedenle bu bölgede kanser, astım, anemi ve böbrek gibi hastalıkların yüzde 30 oranında artış gösterdiği kaydediliyor. Kimyasal atıklar Özbekistan'ın Karakalpak bölgesinin tüm yeraltı sularına sızdığından insanları öldürüyor. Normal şartlarda hiçbir sağlık örgütünün izin vermeyeceği ama yöre halkının çaresizlik ve fakirlik yüzündentemiz su alamadığı için içmek zorunda kaldığıbu sularda değişik hastalıklara neden oluyor.

BM Aral Gölünün kayboluyor olmasını "insanın çevre üzerinde yarattığı en büyük tahribat" olarak nitelendiriyor. Ancak uygulanan yeni ve iddialı projesiyle, bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük Gölünün hiç değilse bir kısmının kurtarılması umuluyor.

Kazakistan Hükümeti Aral Gölünü kurtarmak için Dünya Bankasından 126 milyar dolar kredi aldı. Bu parayla Aral Gölünün kuzey bölümünü kurtarmaya yönelik projenin ikinci aşamasına geçebilecek.

1990'larda Aral Gölünden geriye sadece dörtte biri kalmıştı. Kazakistan hükümeti, Dünya Bankasından aldığı krediyle gölü ikiye ayıran bir baraj inşa etti.

Baraj, sorunu tamamen çözmedi. Özbekistan tarafında, Aral Gölünün güney kısımları küçülmeye devam ediyor. Ancak Kazakistan'da yetkililer göl sularının yüzde 40'nın geri geldiğini kaydediyorlar.

Şimdi Dünya Bankasından alınan 126 milyon dolarla yeni bir baraj inşa edilmesi ve çölleşen Heralsk Limanına yeniden suların geri getirilmesi hedefleniyor.

Bölgede yaşayanlar değişimin etkilerini hissetmeye başlamış görünüyor. Balıkçılar yeniden işbaşı yaparken, bölgede yeniden bulutlar toplanmaya yağmur yağmaya

başladı. Verimin artmasıyla bölge halkı gelecekten umutlu olduğunu dile getiriyor.

___________________________________________

[*] 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Türk Dünyası Araştırmaları Bölümü Bilimsel Danışmanı.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display