Dünya Türk Forumu

Yazan  25 Ekim 2010
21- 22 Ekim 2010 tarihinde “Dünya Türk Forumu” düzenlendi. Bu toplantı bugüne kadar gerek TASAM’ın ve gerekse diğer kurumların düzenlediği toplantılardan bir yönüyle farklıydı.Bu toplantıya yalnızca bağımsız Türk devletlerinin temsilcileri değil “dia

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM ) geçtiğimiz Haziran ayı içerisinde "Asya'da Güvenliğin İnşası ve CICA" başlığı altında 5. Uluslar arası Türk Asya Kongresi'ni düzenlemişti. 21- 22 Ekim 2010 tarihinde de "Dünya Türk Forumu"nu düzenledi. Bu toplantı bugüne kadar gerek TASAM'ın ve gerekse diğer kurumların düzenlediği toplantılardan bir yönüyle farklıydı. Bu toplantıya yalnızca bağımsız Türk devletlerinin temsilcileri değil "diaspora" temsilcileri de katılmışlardır. Durum böyle olunca TÜDEV tarafından düzenlenen ancak onbirincisinden sonra bir daha toplanamayan Türk Kurultaylarının yerini alacağı sorusunu gündeme getirdi. Bu konuda harekete geçmek kime düşer adres belli, söz söylemeye gerek yok.

TASAM tarafından düzenlenen Dünya Türk Forumu'nda "Türk Konseyi Türk Diasporası ve sosyoekonomik işbirliği" ana teması üzerine odaklanılmıştır. Toplantıya, bağımsız Türk dili konuşan ülkelerden ve Türk Diasporalarının bulunduğu 60 ülkeden düşünce ve kanaat önderleri, sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının yöneticileri, akademisyenler, Türkiye ve katılımcı ülkelerden ulusal parlamento üyeleri, Azerbaycan Diaspora Bakanı, Kosova Çevre Bakanı ve çeşitli seviyelerde protokol temsilcileri, Türk Konseyi genel Sekreteri, TÜRKPA Genel Sekreteri, TURKSOY Genel Sekreteri, Dış Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, gözlemci diplomatik misyon temsilcileri ve ilgili uzmanlar ile medya temsilcileri katılmışlardır.

Bu çerçevede, "Küresel ve Bölgesel Sorunların Türk Dünyasına Yansımaları", "Türk Dünyasında STK'lar ve Sivil Toplumun Gelişimi Önündeki Sorunlar", "Eğitim - Bilim - Kültür Alanında İş Birliği ve Türk STK'ların Rolü", "Yabancı Düşmanlığı, Sosyal Dışlanma ve Türk Diasporası", "Türk Kültürünün Kurucu Öğeleri: Bütün İnsanlık İçin Bir Evrensel Değerler Projemiz Var mı?", "Türk Kültür Alanı": Kültürel Farklılıktan Kültürlerarası Diyaloğa 1", "'Sözde Soykırım', Türk Diasporası ve İş Birliği" "'Türk Kültür Alanı': Kültürel Farklılıktan Kültürlerarası Diyaloğa 2 - Mardin Örneği" ve "Sosyoekonomik İş Birliği Konusunda Mevcut Durum, Yeni İş Birliği Alanları ve Kurumsallaşma" konuları ele alınmıştır. Ayrıca, bu hususlarda Dünya Türk Forumu katılımcısı ülkeler ve diasporalar arasında iş birliği gerçekleştirilebilecek alanlara dair görüş teatisinde bulunulmuştur.

Forum sırasında, katılımcı kişi ve kurumlar hem ülkeleri hem de Türk Dünyası'nın ortak yararına birlikte çalışma kararı almışlardır. Bu kararın, Türk Konseyi'nin Yüksek Düzeyli Memurlar, Dışişleri Bakanları toplantıları ile Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi ve Dış Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kamu otoritelerinin dikkatlerine sunulması kararlaştırılmıştır. Ayrıca, ilgili kamu otoritelerinin bu sürece olan desteğinin öneminin vurgulanması benimsenmiştir.

Forum'da, Dünya Türk Forumu Katılımcısı kişi ve kuruluşların etkin iş birliği gerçekleştirmeleri için ortak bir eylem planını tespit etmeleri gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu eylem planı, her şeyden evvel, Dünya Türk Forumu katılımcıları arasında yeterli ve etkili düzeyde işlev yapacak bir uluslararası iletişim ağının kurulmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda iş birliği ve koordinasyon amacıyla iletişim ağı olarak Türkçe, İngilizce, Özbekçe, Kırgızca, Azerice, Kazakça, Türkmence dil ve lehçelerinde www.dunyaturkforumu.org adresinden yayın yapacak bir internet portalı kurulması konusunda mutabakata varılmıştır.

Ortak platform ve eylem planı çerçevesinde, işbirliği ve eşgüdümü temel alan bir yaklaşımla çeşitli konularda çalışma gruplarının yanı sıra bir "Ak Sakallılar Grubu" ve "Ağ Temas Grubu" oluşturulması önerilmiştir. Bu çalışma gruplarının yılda en az bir defa toplanarak tespit edecekleri eylem programları çerçevesinde yapılması gerekenleri planlamaları, gerçekleştirilecek etkinlikleri yönlendirmeleri ve yılda bir düzenlenecek Dünya Türk Forumu'nun koordinasyon ve gündeminin oluşturulmasına katkı sağlamalarının önemi vurgulanmıştır. Kurumsallaşmanın her yıl aşamalı, sağlıklı ve sürdürülebilir olarak genişlemesi prensip olarak benimsenmiş, Forum'un kurumsal işleyişinin finansmanı için kaynak oluşturulması hususunda mutabakata varılmıştır. Oluşturulacak Fon için ilgili sivil ve resmi otoriteler nezdinde girişimde bulunulması kararlaştırılmıştır.

Dünya Türk Forumu kurumsalı altında somutlaşan bu sürecin karar alıcılara ve Türk Konseyi dâhil uluslararası kuruluşlara katkı sağlayabileceği vurgulanmıştır. Diğer taraftan, sürecin yönetiminin Türk Konseyi Genel Sekreterliği ve Dış Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ile birlikte ilgili ülkelerin otoriteleriyle danışma halinde yürütülmesi benimsenmiştir. Karşılıklı etkileşim içerisinde zaman ve eylem planı belirlenmiş, sürdürülebilir kurumsallaşmanın hayati önemi vurgulanmıştır.

Dünya Türk Forumu içerisinde "Sözde Ermeni Soykırımı Sorunu", "Karabağ'ın İşgalinin Sona Erdirilmesi", "Uluslararası Suçlar ve Terörizm", "Yabancı Düşmanlığı ve Dışlanma", "Kıbrıs", "Ahıska ve Kırım Türklerinin Anayurtlarına Dönmeleri" ve "İslamofobi" gibi yükselen tehditler ve riskler üzerinde karşılıklı iş birliği yapılması ve lehçelerin korunması kaydı ile ortak iletişim dilinin yaygınlaştırılması, Forum esnasında önerilmiştir. Ayrıca çok taraflı sürdürülecek kurumsallaşma ve etkinliklerle birlikte kurumlar arasında ikili iş birliklerinin önemi teyit edilmiştir.

Forum'un tekrarlanacak yıllık toplantılarına ev sahipliğinin tüm katılımcı ülkelere açık olduğu vurgulanmış, Azerbaycan Diaspora Bakanı Nazım İBRAHİMOV'un teklifi üzerine İkinci Dünya Türk Forumu toplantısının 2011 Ekim ayının ikinci yarısında Bakü'de yapılması ve Dünya Türk Forumu'nun yönetimi için Genel Sekreterliğinin İstanbul'da olması benimsenmiştir.

Bu toplantılar tabii ki son derece önemli. Ama esas önemli olan bu toplantılarda alınan kararların hayata geçirilebilmesi. Alınan kararlar hayata geçirildiği takdirde Türk dünyası hem kendi içinde hem de bütün dünyada varlığını hissettirecektir. Türk dünyası birlik olduğu ve ağırlığını koyduğu takdirde:

Karabağ sorunu olması gerektiği gibi (Karabağ bir tek Türk bırakılmasa da Türk yurdudur, Türk yurdu olarak kalacaktır) çözülebilir.

Kıbrıs'ın tanınması sağlanabilir.

Anayurtlarına dönemeyen Ahıska ve Kırım Türkleri'nin sorunları çözülebilir.

Sözde Ermeni soykırımı sorunu çözülebilir.

Bugün çok fazla gündeme gelmese de çevre ve su sorunlarına gereken önem verilmeli.

Özellikle küresel dünyanın çarkları altında ezilmemek için Türk dünyası nasıl büyük bir güç olduğunu göstermelidir.

Bütün bunları yapabilmek için bir araya geldiğimizde ortak dilimiz Rusça değil Türkçe olmalıdır. Bu konu ayrıca ve ayrıntılı olarak incelenebilecek bir konudur. Ama şunu mutlaka belirtmek gerekir ki biz Türk dünyası çokluk içinde birliğiz, lehçeler kendi varlıklarını sürdürmek kaydıyla bunu hemen gerçekleştirmeliyiz.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display