'Türk' Tipi Başkanlık Sistemi: Kazakistan

Yazan  11 Temmuz 2016

Başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan demokratik bir yönetim modelidir. Parlamenter sistemdekinin aksine yasama ve yürütme arasında bir kaynaşma noktası bulunmaz. Başkan, yürütme erkinin tek hakimidir. Sert kuvvetler ayrılığı ilkesi yasama, yürütme ve yargı arasında bağımsız bir denge mekanizması ortaya koyar. Bu mekanizma sayesinde hiçbir kuvvet diğerinin egemenliği altına girmez ve böylece rejimin tek bir erkin hakim olduğu despotizme dönüşümü engellenir. Ancak bu tarif edilen özellikler ABD modeli başkanlık sistemi için geçerlidir. Birey özgürlüğünün temel gereği olarak düşünülmüş olan kuvvetler ayrılığı, sistemin beslendiği anlayıştır. Başkanlık sisteminin ABD dışındaki uygulamalarında ise kuvvetler ayrılığı ilkesi gevşetilebilmekte ve siyasal sistem demokrasiden uzaklaşmaktadır. Çünkü Devlet Başkanının geniş yetkilerle donatılmış olduğu sistemlerde demokratik bir siyasetin varlığından bahsetmek son derece güçtür.

Kazakistan ise Anayasa'nın 2. maddesinde belirtildiği gibi başkanlık sistemiyle yönetilen üniter bir devlettir. Ancak bu başkanlık sisteminin ABD tipi, demokratik bir modelin doğasına uymayan yetkiler Kazakistan Devlet Başkanında bulunmaktadır. Fakat Kazakistan'da böyle bir durumun varlığının en önemli sebebi devletin henüz çok genç oluşudur. Başkanlık sisteminin  sömürgecilikten kurtulan (dekolonizasyon) ülkelerdeki uygulamalarından siyasal tıkanıklığı engelleme ve hızlı karar alma amacıyla geniş yetkili devlet başkanlığı inşa edildiği görülmektedir. Bu ülkeler ekonomik gelişmişlik, insani gelişmişlik, kırılganlık gibi temel indekslerde alt sıralarda yer almaktadır. Dolayısıyla başkanlık sisteminin her daim ABD vari bir demokrasi ve hızlı kalkınma sağlayacağı düşüncesi yersizdir. Bu noktada en etkili unsur ülkenin kaynakları ve siyasal kültürüdür.

Yasama ve yürütme arasında bağımsızlık olmasını gerektiren başkanlık sisteminin Kazakistan uygulamasında Devlet Başkanının geniş yetkileri sebebiyle kuvvetler arası bağımsızlık söz konusu değildir. Normatif olarak her kuvvetin kendi varlığını tehdit altında görmeden görevini yerine getirmesi gerekirken Kazakistan'da yürütmenin mutlak hakimi olan Devlet Başkanının parlamentoyu fesih yetkisi bulunmaktadır (Madde 63/1). Fesih yetkisinin varlığı hükümet gibi parlamentonun Devlet Başkanı güdümünde kalmasına neden olmaktadır. Kazakistan'ın çift kamaralı parlamento yapısı içerisinde Meclis ve Senato bulunmaktadır. Devlet Başkanı ise Senato'da doğrudan 15 üye atama yetkisine sahiptir (Madde 50/2). Bu durum Anayasal olarak bir takım yetkilerin Senato'ya verilmişse de içerisindeki Devlet Başkanı etkisinden dolayı özgün bir karar mekanizması olduğu anlamına gelmemektedir. Meclis'te ise hakim parti konumunun sağlamlaşması ve %7 seçim barajının varlığı Anayasa'da yer alan çoğulcuğu (Madde 5) zedelemekte ve yönetici elitin güçlenmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle paralel olarak Kazakistan'daki muhalif yapılar müsaadeli oluşumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yasama konusunda Kazakistan'daki diğer bir farklı yasa ise yasama yetkisinin Devlet Başkanına devrini içeren maddedir. Anayasa'nın 53. maddesinin 3. fıkrasına göre Devlet Başkanının talebi üzerine, Senato'da ve Meclis'te üyelerinin üçte iki çoğunluğu sağlanırsa bir yıl süre ile yasama yetkisi Devlet Başkanına geçebilmektedir. Bu madde olağanüstü haller için korunuyor olsa da çağdaş demokratik anayasalar içerisinde rastlanılmayan bir yaklaşımı içermektedir. Diğer yandan Devlet Başkanının yasama kuvvetini doğrudan ele almasa da tam bağlayıcı kararname ve emir çıkarma yetkisi bulunmaktadır (Madde 45/1). Kazakistan'da yürütme organı olan Devlet Başkanlığının Parlamento'ya kanun tasarılarının görüşülmesinde öncelik belirle yetkisi bulunmaktadır. Eğer Devlet Başkanının talebi dahilinde görüşme önceliği sağlanmazsa kararname çıkarılabilir (Madde 61/2). Bu yetkiler, yasama görevindeki Parlamento'nun konumunu şeklen var etmektedir. Çünkü Devlet Başkanlığı kararname yetkisiyle, Parlamentonun yasama süreçlerini bypass edebilmektedir. Erkler arası dengeyi hiçe sayan bu durum, şeklen veya kısmen demokratik olan başkanlık sistemlerinde sıkça görülmektedir.

Kazakistan Anayasası'nda Devlet Başkanına özel yasalar bulunmaktadır. Örnek olarak Anayasa'nın 46. maddesinin ilk üç bendinde; Kazakistan Devlet Başkanı, onun şeref ve onuru dokunulmazdır; Cumhurbaşkanı ve ailesinin geçimi, güvenliği ve koruması devlet tarafından sağlanır; Bu madde hükümleri eski devlet başkanlarını da kapsar ifadeleri yer almaktadır. 46. maddenin dördüncü bendinde ise "İlk Devlet Başkanının konumu ve yetkileri Anayasal kanunla belirlenir" denilmektedir. 42. maddenin beşinci bendinde ise bir kişinin üst üste iki defadan fazla Devlet Başkanı seçilemeyeceği ancak bu kısıtlamanın ilk Devlet Başkanı için geçerli olmadığını ortaya koymaktadır. Diğer yandan eski devlet başkanlarının Anayasa Konseyi'nin ömür boyu üyesi olma hakları bulunmaktadır (Madde 71/1). Anayasa'da yer alan bu maddeler ilk Devlet Başkanını korumaya yöneliktir.

Yürütme yetkisinin kullanıcısı olan Hükümet, Devlet Başkanına karşı sorumludur. Hükümet, Anayasa'nın 57. maddesinin 6. fıkrasına göre parlamentoya da hesap verebilir. Hükümet üyeleri halka ve Kazakistan Devlet Başkanına yemin eder (Madde 65/3). Kazakistan'da da diğer başkanlık sistemi örneklerinde olduğu gibi Devlet Başkanı yürütmenin tek gücüdür. Bu nedenle Devlet Başkanının hükümetin yetkilerinin sona erdiğine dair karar verme, hükümet üyelerinin görevine son verme yetkisi bulunmaktadır (Madde 70/7).

Kazakistan'daki başkanlık sisteminin Devlet Başkanına geçiş yetkiler sağladığı görülmektedir. Bu durum demokratik bir zemin yaratmadığı gibi kuvvetler ayrılığına da zarar vermektedir. Sistemler konusundaki yetki paylaşımı tartışmaları genel olarak yasama ve yürütme arasında cereyan etmektedir. Yargı bağımsızlığı ise kesin dokunulmaz olarak tartışmalara dahil edilmemektedir. Ancak Kazakistan'da Devlet Başkanının yargı gücü üzerinde de etkisi bulunmaktadır.

Yukarıda belirtildiği gibi eski Devlet Başkanı, Anayasa Konseyi'nin üyesi olabilmektedir. Yine Anayasa Konseyi'yle ilgili olarak Devlet Başkanının doğrudan iki üyesini belirleme yetkisi bulunurken Devlet Başkanı Anayasa Konsey Başkanını da belirler. Bu yetkinin önemi Konsey'de oyların eşit olması durumunda Anayasa Konseyi Başkanının son kararı alma yetkisine sahip olmasıdır (Madde 71/2,3). Devlet Başkanı atama yetkileriyle Anayasa Konseyi üzerinde bu denli bir etkiye sahipken diğer bir madde bu gücü pekiştirmektedir. Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü bendine göre, Devlet Başkanı, Anayasa Konseyinin kararına tamamen veya kısmen itiraz edebilir ve bu itirazlar Anayasa Konseyinin üye tam sayısının üçte ikisi ile aşılır, Devlet Başkanının itirazı giderilmezse Anayasa Konseyinin kararı kabul edilmemiş sayılır. Diğer bir ifadeyle Anayasa Konseyi, Devlet Başkanının itirazını dikkate almak ve bu yönde karar almak mecburiyetindedir.

Devlet Başkanlığı, Kazakistan Yüksek Yargı Kurulu ve Yüksek Mahkemesi üzerinde de etkiye sahiptir. Yüksek Yargı Kurulu, Devlet Başkanının atadığı Başkan ve diğer görevlilerden oluşur (Madde 82/4). Yüksek Mahkeme Başkanı ve hakimleri, Cumhuriyet Yüksek Yargı Kurulunun tavsiyesi üzerine Devlet Başkanının önerdiği kişiler arasından Senato tarafından seçilir (Madde 82/1). Yerel ve diğer mahkemelerin başkan ve hakimleri Yüksek Yargı Kurulunun tavsiyesi üzerine Devlet Başkanı tarafından atanır (Madde 82/2). Devlet Başkanı, yukarıdaki maddeler incelendiğinde tavsiye edici bir konuma sahip gibi görünse de Yüksek Yargı Kurulunu belirleyebilmesi ve diğer atamaların yapılmasında adayların bu Kurul tarafından belirlenmekte ve nihai kararı yine Devlet Başkanının aldığı görülmektedir.

Değerlendirme

Başkanlık sistemiyle yönetilen Kazakistan'da, yürütme yetkisinin yanında yasamanın ve yargının da Anayasal olarak Devlet Başkanının hakimiyetine verildiği görülmektedir. Bu durum örnek gösterilen ABD tipi başkanlık sisteminden oldukça farklı bir uygulamadır. ABD ve Kazakistan'ın aynı adı taşıyan sistemle yönetilirken birbirinden tamamen farklı siyasi yapılara  sahip olması, yönetim sisteminin isminden çok bu sistemle nelerin amaçlandığını önemli kılmaktadır. Kazakistan, SSCB'nin dağılmasının ardından bağımsız kalan ve içerisinde farklı güç odakları barındıran bir ülkedir. Bu nedenle karar alma sürecini kısaltıcı ve kırılganlığı giderici bir sistem hedeflendiği anlaşılmaktadır. Halen genç olan Kazakistan Devleti, 25. yaşını doldururken ilk dönemindeki kırılganlıkları geride bırakmış gibi görünmektedir. Bu nedenle Kazakistan siyasal kültürüyle, Meclisi ile, Anayasası ile demokratik ve gerçek muhalefete hayat hakkı tanıyabilir hale gelebilme gücüne sahiptir. Çoğulculuk ise Kazakistan için yabancı değildir, her bölgeden etnik ve dini gruplara temsil hakkı sağlayan Kazakistan Halklar Asamblesi bu açıdan önemlidir.

Kazakistan'ın ekonomik olarak kalkınmasını, kırılganlığının geride kalmasını sağlayan tartışmasız en büyük figür mevcut Kazak lider Nursultan Nazarbayev'dir. Kurucu lider konumundaki Nazarbayev için sahip olduğu yetkiler, çoğunlukla sorgulanmamaktadır. Ancak, Anayasa'nın kurucu lidere sağladığı yetkilerin ardından gelecek olan Devlet Başkanlarına da tanınacak olması sistemin vesayetleşmesine neden olacaktır. Vesayetin hakim olduğu noktada ise demokrasi insanların oy verme tiyatrosunda rol almalarından başka bir şey ifade etmemektedir. Demokrasi için sandık nihai değil, başlangıç noktasıdır. Vesayet ise demokrasinin süsü olarak seçimlere tahammül ederken demokratikliğe imkan vermez. Demokrasinin içi dolu bir biçimde tesis edilememesi de seçimli despotizm anlamına gelecektir. Kazakistan da vesayet oluşturabilecek Anayasal zemine sahiptir. Bu vesayet, Türk siyasal  tarihinde yüzyıllar öncesindeki "Tengri kut verdi" anlayışına benzer bir gücü ifade etmektedir. Türkiye'deki "başkanlık sistemi tarihimizde var" yaklaşımı da bu konuyla alakalı olabilir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display