Cari Açık: Nereye Kadar?

Yazan  03 Mart 2014

Türkiye, liberalleşme hareketlerinin yoğunlaşması ile birlikte cari açık sorunu yaşamaya başlamış bir ülke. Yetersiz büyüme sonucunda ortaya çıkan cari açık uzun dönemde ekonomimizi tehdit etmekte. Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olması dış kaynağa ihtiyacı arttırmaktadır. Bu noktada sorun, ülkemizin cari açık vermesi değil, cari açığın sürdürülemez seviyelere doğru ilerlemesidir. Giderek artan cari açık sorunu, birçok noktada ülkemizin elini kolunu bağlar hale getiriyor. En başta ekonomik büyümemizi uluslararası yatırımcının tercihine bağlayan bir çıkmaz ortaya çıkıyor. Elbette bu sorun, birden bire çözülebilecek anlık bir çözümü olan sorun değil. Ekonomi politikalarında istikrarlı yapısal çözümler daha kalıcı oturmuş bir sistemi meydana getirir. Bu nedenle uzun dönemde yapısal reformlara yer verilmesi ülkemiz için elzem bir konudur. Ülkelerin makroekonomik göstergeleri ne kadar iyi olursa olsun dış finansman ihtiyacı yüksek ise küresel ve bölgesel krizlerden etkilenmemeleri söz konusu değil.

Türkiye’deki 1989 sonrası popülist politikalar kontrolsüz finansal serbestleşmeye neden olmuştur. Kontrolsüz finansal serbestleşmeden sonra kamu tasarruf açığı ve cari açık, sermaye girişi ile finanse edilmeye çalışılmıştır.[1] Ancak özellikle siyasi ve ekonomik istikrarın bir türlü sağlanamadığı ülkemizde sermaye girişlerinin değişimi çok hızlı olmaktadır. Bu noktada ekonomik kriz kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu kadar hassas bir dengede duran bir ülke ekonomisi, çareyi yüksek getiri nedeni ile yabancı yatırımcıları ülkeye çekmekte buluyor. İşin acı tarafı ise en ufak bir olumsuz gelişmede yatırımcıyı kaybetmektedir. Burada zarar gören Türk halkıdır. Ülkenin geleceğini sıcak paraya bağlayan politikalar, bir kısır döngü haline gelen borç sarmalına dönüşüyor, hanehalkının refah seviyesi bir türlü istikrara kavuşamıyor.

1980’ler ile günümüzü kıyaslayanlar, hanehalkın zenginleştiğini, çeşitli tüketim mallarına rahatlıkla ulaşılabildiğini, tatil yapma oranının bile arttığını ifade etmektedirler. Resme uzaktan bakınca gerçekten de böyle. Ancak ekonomik bir yaklaşım ile bakıldığında hiç de bu derece hoş bir tablo mevcut değil. 1980’lerden sonra hayatın her alanına yayılan liberalleşme, halkın borç seviyesini yükseltmiştir. Hanehalkı bankaların yüksek faiz ile sunduğu cazip (!) finansal ürünlerin kucağına bırakılmıştır. Çalışan kesim, tüketim çılgınlığı ile birlikte maaşını kredi kartına ve kredilere bağlayarak ilerideki aylarını da ipotek altına almaktadır. Artık herkes iyi giyinmekte, iyi beslenmekte, tatile çıkabilmektedir. Ancak, dünyaya hakim olan “arzu psikolojisine dayalı tüketim modeli” ülkemizde de kendine yer bulmuştur. Özellikle şaşkınlık yaratan bir durum ise, her gelir seviyesinde çalışan kesimin sanki servet sahibi gibi harcama yapması ve bilinçsizce sistemin kurbanı olmasıdır.

Büyümenin yetersiz olduğu bir ülkede tüketicinin tüm bu hızlı değişen kalıpları ekonomiye zarar vermekte. Çünkü çılgınca tüketen halkımızın tasarruf oranı %12’lere kadar düşmüş durumda. Bu oran dünyadaki genel duruma baktığımızda oldukça düşük. Gelişmiş ülkelerin tasarruf oranı ortalaması %19, gelişmekte olan ülkelerde %34, ortadoğuda ise tasarruf oranı %40’ları bulmaktadır. Türkiye’de tasarruf oranının bu kadar düşmesinin nedenleri; 1980’lerden beri biriken ertelenmiş harcamalar, harcama teşviki politikaları ve kolay borçlanabilmektir. Tasarrufun iki boyutu mevcut. Biri özel kesim, diğeri ise kamu kesimi. 2000’li yılların başından beri Türkiye’de tasarruf açığı özel kesimden kaynaklanmaktadır. Türk halkı, “tedbir amaçlı tasarruf etme eğilimi”ne sahip olup genç nüfus yapısı nedeni ile harcamaları yüksektir. Diğer yandan yastıkaltı tasarruf da fonların reel ve finansal kesime aktarılmamasına sebep olmaktadır. Bir anlamda atıl fon olarak kalmakta ekonomiye faydası olmamaktadır. Bu nedenle sadece tasarruf ediliyor olması yeterli olmayıp tasarrufların ekonomi çarklarında yer bulması gerekmektedir.

Düşük tasarrufun önlenmesi için, uzun vadede tasarruf bilincinin yerleştirilmesi bunun için de finansal okuryazarlık ve temel eğitimin bütüncül ve kapsamlı bir reforma kavuşması gereklidir. Diğer yandan kısa ve orta vadede harcama ve kolay borçlandırma politikalarının kontrol altında tutulması alınması gereken en acil önlemlerdendir.

 


[1] Süleyman Değirmen, Ahmet Şengönül, “Türkiye’de Net Özel Tasarruf – Yatırım Açığının Nedenleri”, Türkiye Ekonomi Kurumu, Tartışma Metni 2012/14, Kasım 2012, s.3. 

Aysel Gündoğdu

1985 yılında doğan Aysel GÜNDOĞDU, Marmara Üniversitesi’nde “Sermaye Piyasası” bölümünde lisans eğitiminden sonra aynı üniversitede “Sermaye Piyasası ve Borsa” Anabilim dalında tezli yüksek lisansını tamamlamıştır. 2014’te Marmara Üniversitesi “Bankacılık” Anabilim Dalından “Bankacılık Sisteminde Düzenleyici ve Denetleyici Otoriteler: Seçilmiş Ülkeler ve Türkiye Modeli” adlı tezi ile doktor ünvanını almıştır.  Halen Haliç Üniversitesi Bankacılık bölümünde öğretim görevlisi olarak akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Kendisi evli olup İngilizce bilmektedir.

 

Yayınları:

Gündoğdu Aysel, Dizman Arzu Seçil, “İstanbul Finans Merkezi Projesinin Değerlendirilmesi ve Dünya Finans Merkezleri İle Kıyaslanması”, 6. Yönetim ve Ekonomi Bilimleri Konferansı, Kuşadası, 5-6 Ekim 2013.

Gündoğdu Aysel, (Dinç Yusuf; Hayali Ayşe; Sarılı Selin; Dizman Arzu Seçil ile birlikte) "The Importance of Internal Control System in Banking Sector - Evidence from Turkey", Finance and Economics Conference 2013, Lupcon Center for Business Research, Frankfurt Am Main, Germany, July 4-6 2013. http://www.lcbr-archives.com/media/files/13fec27.pdf

Gündoğdu Aysel, Uslu Kamil, “Küresel Finansallaşmanın Türkiye’deki Bankaların Finansal Faaliyetlerine ve Bireyler Üzerindeki Etkileri”, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2011, Cilt: XXXI, Sayı:II, S.145-164. http://dosya.marmara.edu.tr/ikf/iib-dergi/2011-2/145-164_uslu-gundogdu.pd

Gündoğdu Aysel, " “Türk Sermaye Piyasasında Yapılandırılmış Yeni Bir Finansal Ürün: Varant", Sosyal Ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 4, No 1, 2012 ISSN: 1309-8012 (Online), ss.57-65. http://www.sobiad.org/ejournals/dergi_SBD/arsiv/2012_1/aysel_gundogdu.pdf

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Menkul Kıymetler ve Diğer Sermaye Piyasası Araçları, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012. http://www.hukukmarket.com/kategori/236/asset-spk-lisanslama-dizisi.html

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Genel Ekonomi ve Mali Sistem, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Ulusal ve Uluslararası Piyasalar , İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Finansal Yönetim, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Analiz Yöntemleri, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “İlgili Vergi Mevzuatı, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Muhasebe, Denetim ve Etik Kurallar, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

Gündoğdu Aysel, Münyas Turgay, “SPK Lisanslama Sınavları, “Sermaye Piyasası Mevzuatı ve İlgili Mevzuat, Ticaret Hukuku ve Borçlar Hukuku, İleri Düzey Serisi”, Oniki Levha Yayıncılık, Eylül 2012.

 

Basın

 - Ekometre Gazetesi Finansoloji Köşesi Yazarı http://www.ekometre.com/

- cnbc-e “Foreks Saati” programı Konuk Ekonomist, (Canlı Yayın, 20.04.2013)

- Ulusal Kanal, “Haber Merkezi” Konuk Ekonomist, (Canlı Yayın, 24.05.2013)

- Ulusal Kanal, “Haber Merkezi” Konuk Ekonomist, (Canlı Yayın, 13.11.2013)

- Dünya Ekonomi TV, “Ekometre” Konuk Ekonomist, (Canlı Yayın, 29.11.2013)

- Kanalfinans.com ekonomi sitesi çekimleri, ekonomist, http://kanalfinans.com/tag/aysel-gundogdu/

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display