< < Türkiye Ekonomisi İçin Riskler Artıyor


Türkiye Ekonomisi İçin Riskler Artıyor

Yazan  20 Ağustos 2013

Türkiye ekonomisi de  “Sıcak Sonbahar” için hazırlanıyor. ABD Merkez Bankası Fed’in 18 Eylül’deki toplantısında yaklaşık 1 yıldır devam ettiği aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımını azaltması bekleniyor. Bu kararın etkisiyle sonbaharda Türkiye’de faizler yükselebilir, ileriki dönemde cari açığın fonlanması zorlaşabilir ve hız kesen ekonomik büyüme yerini durgunluğa bırakarak işsizlik artabilir.

Ülke ekonomisini canlandırmak ve işsizlik oranını aşağı çekebilmek için Fed, Eylül 2008’den bu yana devlet tahvilleri alarak ülkedeki faiz oranlarını düşük tutmaya çalışıyor. Bugüne kadar piyasadan 2,7 trilyon dolarlık tahvil toplayan Fed, politika faizini de yüzde 0-0,25 bandında aşırı düşük seviyelerde tutuyordu. (1) Bu tahvil alımlarının son ayağında Eylül 2012’den bu yana, aylık 40 milyar dolarlık mortgage ve 45 milyar dolarlık uzun vadeli tahvil alımıyla, piyasaya 85 milyar dolarlık likidite sağlanıyordu.  Fed’in yaptığı tahvil alımları ABD’de işsizlik oranını yüzde 10’dan yüzde 7,4’e inmesinde etkili olurken, piyasada oluşan bu dolar bolluğu yüksek getiri beklentisiyle gelişen ülkelere kaymaya başladı.

Türkiye, gelişen ülkelere akan sermayeden faydalanan ülkelerin başında geldi. 2008’de yüzde 20’nin üstünde seyreden Türkiye’nin 2 yıllık gösterge tahvil faizi, giren sermaye nedeniyle yüzde 4,8’in altını gördü. Bu sayede Türkiye’nin borçlanma masrafı rekor düşük seviyelere geriledi ve ülke içinde kredi faizleri düşerek tüketim arttı.

Düşen kredi faizleri, AK Parti yönetiminin borca dayalı büyüme politikasını destekledi. Bireysel kredi hacmi 108 kat gibi inanılmaz bir oranda artıp 216 milyara yükselirken, kredi kartı kullanımı da 20 kat artarak 85,5 milyar oldu. Artan kredi hacmiyle patlayan tüketim talebi yerli üretim tarafından karşılanamazken ithalat, ihracata oranla daha hızlı büyüyerek devasa bir cari açığın oluşmasına neden oldu. TCMB’ye göre Haziran’da 4,44 milyar olan cari açık, son 12 aylık dönemde de 53,6 milyar dolara ulaşarak hala aşırı yüksek seyretmektedir. (2)

Türkiye’nin bu güne kadar ABD başta olmak üzere yurt dışı merkez bankalarının sağladığı likidite bolluğu ile son 10 yılda patlayan cari açığını fonlamayı başardı. Ancak Eylül ayında Fed’in tahvil alımını azaltacağını öngören ekonomistler,  piyasaya sağlanan likiditenin azalmasıyla Türkiye’nin cari açığını fonlanmakta sıkıntı yaşayacağını öngörüyor. Bu da beraberinde ekonomik riskleri getirecek (3)

Uzmanlara göre piyasada azalan likidite arzından en olumsuz etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelecek. Global Source Ekonomisti Atilla Yeşilada, The Wall Street Journal’a verdiği röportajda artık gelişen piyasalar için partinin bittiğini ve Türkiye’de iç gelişmelerinde kaygı verici olduğunun altını çizerek ekliyor: "Hükümet, Gezi ve Mısır gibi hayaletlerle uğraşıyor. Erdoğan ekonomi ile ilgilenmiyor. Bu durumda darboğazdan zor kurtuluruz" (4)

Fed’in tahvil alımı programını azaltacağına dair beklentiler oluşurken ABD’nin 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 1,6’dan yüzde 2,8’e çıkması, Türkiye’deki gösterge tahvil faizini de rekor düşük seviyelerden hızla yüzde 9,5’a çekti. ABD 10 yıllıklarının faizi kriz önceki seviyeleri olan yüzde 4’e yükselirse, Türkiye’deki gösterge tahvil faizinin de ilk etapta yüzde 15 seviyelerini aşması olasıdır.

Hükümet, azalan küresel likidite ortamında cari açığı nasıl fonlayacağına dair bir ekonomik program sunmuş değil.  Aşağıda yazının devamında daha detaylı anlatılacağı üzerine inşaat sektörünün devamlılığı sağlanmaya çalışılırken bir yandan da kredi büyümesini ve kredi kartı harcamaları dizginlenerek ithalattaki artışın önüne geçerek cari açık problemini çözmeye çalışılıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kredi kartlarına uygulanan asgari ödeme oranlarının artırarak kredili harcamaları azaltmayı böylelikle önce tüketimi sonra da ithalattaki artışı kısmayı umuyor. (5)

Ancak tüketimi kısıtlamak ekonominin çarklarını yavaşlatacağı için zaten 10 yıldır ortalama yüzde 10’nın üzerinde seyreden işsizlik oranını daha da yukarı çekebilir. İşsizlik oranı artma riski doğarken, cari açık yüksek seyretmeye de devam edebilir.  Türkiye’nin büyüme hızı yılın ilk çeyreğinde sadece yüzde 1,6 (yıllıklandırılmış yüzde 3) olurken cari açık yüksek seyretmeye devam etti. Yani harcamaları ve ithalatı kısma girişimi cari açık sorununu çözmekte etkili olmadı.

Hükümet, yurt dışından gelen sermayenin devamlılığını sağlamak için güvendiği gelişmelerden biri de barış süreciydi. Eğer barış süresi başarıyla sonuçlandırılabilseydi politik istikrarın artacağı böylelikle sermayenin yurt dışından gelmeye devam edeceği bekleniyordu. Ancak sürecin geldiği nokta itibariyle yakın zamanda çözülmesine imkan yokken, süreç bölgedeki gelişmelerin etkisiyle tamamen de askıya alınabilir.

Gezi Parkı nedeniyle başlayan Türkiye’de hükümet karşıtı gösterilerin tekrar canlanması da yabancı sermayeyi rahatsız edecektir. Bu gösterilere hükümetin gösterdiği tepki sertleşirse politik istikrar bozularak ülkeye gelen yatırımcıların daha yüksek getiri talep etmesine yol açacak, faizlerin artmasında etkili başka bir faktör olacaktır.

AK Parti hükümeti de bu gelişmelerin ve Türkiye’yi ekonomik açıdan zor bir dönem beklediğini farkındadır. ABD’nin düşük faiz politikasına sonsuza kadar devam etmeyeceği, ABD’de artan faizlerle birlikte Türkiye’de de faizlerin artacağı bilinmektedir. Hükümetin kısa vadede faizlerin yükselmesini engelleyecek ne bir planı, ne de yeterli kaynağı vardır. Yabancı sermayenin ülkeden çıkmasıyla lira değer kaybedecek ve enflasyon yükselmeye başlayacaktır.

Toplamak gerekirse, yakın/orta vadede fonlama sıkıntısı yaşayacak olan Türkiye yüksek enflasyon ve işsizlik oranı riskiyle karşılaşma ihtimali yüksektir.

Türkiye’de son 10 yılda yaşanan büyümenin önemli bir kısmı inşaat, konut sahipliği ve gayrimenkul sektörlerinden sağlanmıştır. TÜİK verilerine göre cari fiyatlarla 2002-2012 arasındaki büyümenin yüzde 20’si bu üç sektörden gelmiştir. Hükümet bu yüzden 3. havaalanı, Kanal İstanbul, Galataport, Haliçport gibi projelerle bu sektörleri canlı tutmaya çalışmaktadır. Ancak insanlara sonsuza kadar yeni konut satılamayacağı aşikardır. Türkiye’de konut fiyatları son 2 yıldır aralıksız yüzde 10’nun üzerinde artmaktadır. (5) Bu sürdürülebilir bir büyüme hızı değildir. Bir noktada fiyatlardaki artış hızı dengelenecektir. Şimdilik hükümet stratejisi gittiği kadar bu sektörlerin büyümesini desteklemektir. Ayrıca özelleştirmelerle kaynak yaratılarak cari açığın fonlanmasına çalışılmaktadır. Bu yöntem de tek başına tüm sorunu çözebilecek değildir.

Hükümetin büyüyen ekonomik risklere karşı ikinci cevabı ise “Faiz Lobisi” propagandasıdır. Seçmenine, küresel ekonomik işleyiş nedeni ve son 10 yılda izlenen politikaların sonucu olarak artacak faizlerin arkasında kötü niyetli dış örgütlerin olduğu izlenimi verilmektedir. Böylelikle ekonomik politikaların yanlışlığının suçu hayali bir örgüte yüklenebilecektir. Hatta hükümetin politikalarındaki zayıflıkları eleştirilenler de bu hayali örgüte üye gösterilip, gerekirse saf dışı edilebilecektir. Bu akla yatkın olmayan söylem de yabancı yatırımcıyı rahatsız ederek faizleri artırmakta ve “faiz lobisi” söylemini faizlerin artmasının sebeplerinden biri yapmaktadır.

 

(1)    http://www.federalreserve.gov/monetarypolicy/bst_recenttrends.htm

(2)    Konu hakkında daha detaylı bilgi için: Türkiye’nin Son 10 yılda patlayan cari açığı nasıl düzelir: http://www.21yyte.org/arastirma/ekonomik-arastirmalari-merkezi/2013/08/05/7144/turkiyenin-son-10-yilda-patlayan-cari-acigi-nasil-duzelir

(3)    Türkiye piyasaları Fed kararı ile sonbaharda sarsılabilir: http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424127887324108204579022280234474634.html

(4)    Türkiye piyasaları Fed kararı ile sonbaharda sarsılabilir: http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424127887324108204579022280234474634.html

(5)    BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK TASLAĞI http://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Mevzuat/Duzenleme_Taslaklari/12308kredi_kartlari_yonetmelik_degisikligi_calismasi_16_8_2013.pdf

(6)    Konut fiyatlarındaki soluksuz yükseliş sürüyor: http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424127887324653004578651570244917536.html?reflink=wsj_redirect

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display