Türkiye’de büyüme nereden geldi?

Yazan  15 Kasım 2013

Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte ekonomistlerin beklediğinden yüksek yüzde 4,4 büyüdü. (1) Ancak verilerinin detaylarına bakıldığında büyümenin kamu harcamalarından ve borçla desteklenen iç talepten geldiği görülüyor. Devam eden gevşek para politikası kaçınılmaz bir şekilde sonlandığı zaman büyüme sert bir şekilde durabilir.

2008’de ABD’de konut kriziyle başlayıp 2010’dan sonra “Avrupa borç krizine” dönüşen ekonomik durgunluğu aşabilmek için küresel merkez bankaları gevşek para politikası izlemeye başladı. ABD Merkez Bankası Fed’in faizleri indirmesiyle beraber yaptığı varlık alımlarıyla piyasaya büyük miktarlarda “kolay” para pompalandı.

Fed, son 5 yılda ABD tahvillerini alarak piyasaya yaklaşık 3 trilyon dolarlık nakit sağladı. (2) Bu Türkiye ekonomisinin 2012’deki büyüklüğünün neredeyse 4 katına denk gelmektedir.

Benzer şekilde Avrupa Merkez Bankası da kıta ekonomisini canlandırmak, özellikle sorunlu bankalara kaynak sağlamak için 2 trilyon euroluk kaynağı piyasaya verdi. Japonya, İngiltere, Hindistan ve Çin merkez bankaları da piyasaya büyük miktarlarda para akıttı.

CIA’in ünlü “World Factbook” raporuna göre küresel para arzı 2018 – 2012 arası yüzde 31 arttı. Eşine az rastlanan bu nakit bolluğunda ise sermaye yeni getiri fırsatları aramaya başladı. Merkez Bankalarının tahvil alımlarıyla düşen gelişmiş ülke faizlerinden kaçan yatırımcılar, gelişmekte olan ülkelere yöneldi.

Başta BRIC ülkeleri denen Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya’ya gelen yoğun sermaye akımından Türkiye de fazlasıyla yararlandı. Türkiye bu sayede 2010’da yüzde 9,2 ve 2011’de yüzde 8,8 büyüdü.

Ancak özellikle ülke ekonomisinin tekrar toparlanmaya başlamasıyla birlikte rekorlar kırmaya başlayan ABD borsaları yabancılar için tekrar cazip hale gelmesiyle sermaye, gelişen ülkelere geri dönüş göçüne başladı. Fed’in aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımıyla izlediği gevşek para politikasının önümüzdeki yıl hız kesmesi bekleniyor. Paranın maliyenin de artmasıyla yatırımcılar riskli gördükleri gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı çıkışlar yapacağı öngörülüyor. (3)

Özellikle Türkiye, Hindistan gibi kronik hale gelen yapısal cari açığı yüksek ülkeler yabancı yatırımcıların ilk terk ettiği ülkeler oldu. Türkiye ekonomisi 2012’de Avrupa’da yaşanan resesyonun da etkisiyle yüzde 2,2 büyürken 2013 için ekonomistler Türkiye’nin yüzde 3,5 civarında büyümesini öngörüyor.

Yurt dışından gelen kolay paranın azalması, ekonomi politikalarını da değiştirdi. 2014’teki yerel, 2015’teki genel seçimler öncesi büyümenin hız kesmemesi için Merkez Bankası düşük faiz politikası izlemeye başladı. Cari açık sorununa da yapısal ve kalıcı bir çözüm getiremeyen politika yapıcılar, Türk lirasının değer kaybetmesine izin vererek, ithalatın hızını kesmeye ve ihracatı artırma yolunu başka seçenek olmadığı için benimsedi.

Türk lirası, tarihinin en düşük seviyelerine inerken dolar kuru rekorlar kırdı. “Paramız pul oldu” deyimini ekonomi medyasından duymasak da, bu yıl dolar karşısında liranın kaybı yüzde 15’i buldu.

Önümüzdeki 1 yıl içinde borç ödemesi için 200 milyar dolardan fazla kaynak yaratması gereken hükümetin şu an liranın daha da değer kaybetmesine izin vermekten başka çaresi de bulunmuyor. Yatırım bankaları dolar kurunun 2014’te 2,4 ve 2015’te 2,5’e çıkacağını öngörüyor (4)

Şu anda büyümeyi desteklemek için kolay para politikasına devam edilmesi ise kendi içinde tehlikeler de içeriyor. Dolar kurundaki artış şüphesiz enflasyona neden olacaktır. Eğer enflasyon kontrolden çıkarsa bu ülke ekonomisindeki büyümeyi de olumsuz etkileyecektir. Enflasyondaki aşırı artışı dizginlemek için Merkez Bankası’nın faizi artırması gerekecek, böylelikle büyüme yavaşlayacaktır. Eğer bu kötü senaryo gerçekleşirse kendi kendini beseleyen bir döngü haline gelip Türkiye’de stagflasyon yani yüksek enflasyon, yüksek işsizlik oranı riskine neden olabilecektir.

Türkiye’de son 1 yıldır büyümenin sanayi ya da özel sektörden değil de gelen kolay para nedeniyle tüketim ve kamu harcamalarından gelmesi Türkiye’nin bazı yapısal problemlerini de derinleştiriyor.

Dış fonlamaya neredeyse bağımlı olan ülke ekonomisi sermaye giriş çıkışlarına karşı kırılgan. Dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Goldman Sachs, “Çok fazla tüketim, çok az tasarruf” adlı raporunda Türkiye ekonomisinin kırılganlığına dikkat çekiyor.

Türkiye’de dış sermaye bağımlılık ise tasarruf oranının azlığından geliyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, (5) Türkiye’de tasarruf oranının karşılaştırılabilir ülkelere göre 5 puan aşağıda, yüzde 15 olduğunu belirtiyor. Bu oran arttığı zaman Türkiye’nin sermaye akımlarına kırılganlığı azaltacak, ülke ekonomisi “boom-bust” denen balon, kriz döngüsünden de kurtulacaktır.

Politika yapıcılar bir yandan da bir diğer nokta ise önümüzdeki yıllarda merkez bankalarının parasal sıkılaştırmaya gitmesiyle birlikte azalacak sermaye girişlerine hazırlanmalılar.

Tek kelime ile söylersek başlıktaki sorunun cevabı “dışarıdan” olur. Bu arada büyük resmi  göstermek için şu noktanın altını çizmek de faydalı olacaktır. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye son 50 yılda ortalama yüzde 4,9 büyürken, son 10 yıldaki ortalama büyüme hızı da yüzde 5,1’den biraz fazladır. Bir başka deyişle Türkiye dışarıdan gelen sermaye ile ortalama büyümüştür.

 

(1)http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424127887324549004579066301239101872.html

(2) http://www.federalreserve.gov/monetarypolicy/bst_recenttrends.htm

(3)http://www.nytimes.com/2013/08/23/opinion/krugman-this-age-of-bubbles.html?_r=0

(4)http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424052702303789604579195513231961786.html

(5) https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/xx.html

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display