Açılımcılar PKK'dan fazla zarar veriyor!

Yazan  28 Ağustos 2009
Kürt Açılımı” söylemi, milletin huzurunu kaçırmaya yetti. İnsanların ağzının tadı bozuldu.

Hiçbir biçimde birbirlerine yan gözle bakmayı aklından dahi geçirmeyen insanlar arasına fitne sokuldu. Komşusuyla ilgili kuşku ve kaygı duyanların sayısı gittikçe artıyor. Ayrılık gayrılık bilmeyen insanlar da bile tedirginliğin yükseldiği görülüyor. "Ülke bölünür mü?", "Nereye sürükleniyoruz?", "Bu işin sonu nereye varır?" sorularını soranların sayısı gittikçe artıyor.

İç içe değil, yan yana!

Arkasında hiçbir kötü niyet olmasa bile "açılım" tartışmalarının yürütülüş ve yönetiliş biçimi milletin birliğine ve bütünlüğüne büyük zarar vermiştir. Var oluş amacı "Kürt ile Türk'ün bir arada, iç içe yaşayamayacağını" kanıtlamak olan PKK terör örgütünün katliamlarla yapamadığını çözüm yaygaracıları başarmak üzeredir.

Her şeyin en doğrusunu yaptığına inanan iktidar, Türkiye'yle her türlü bağını kesmiş liberal ilkesizlerin peşine takılarak, toplumun bir arada yaşama kültürüne büyük zarar vermiştir. Toplumda iç içe değil, yan yana yaşama arzuları nüksetmeye başlamıştır.

Herkesin ne söylediğini ve sonucunun nereye varacağını hesap etmeden ağzına gelen her şeyi hırsla söylemekte özgür olduğu anarşist bir ortam yaratılmıştır. Bölünmeyi tartışalım diyeninden referandum önerenine; boşanmaktan söz edeninden "mübadele yapalım" diyenine kadar herkes her şeyi "Kürt Sorunu"nu çözme önerisi olarak ortaya atmaktadır. "Özür dileyelim!", "Unutalım", "Affedelim", "tazminat ödeyelim!" türünden garip sözler edilmektedir. Bu tür söylemlerin sıradan kitleler ve terör unsurları üzerindeki etkisinin ne olacağının hesabını ise yapan yoktur.

Bu nedenledir ki duruma, sonuçta Genelkurmay vaziyet etmek zorunda kalmıştır. Genelkurmay Başkanı "Tartışma özgürlüğü, devletin varlığını riske sokacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma ortamına sokacak konuları içeremez" diye açıklama yapmıştır.

Toplumun bilinçaltı alt üst!

Durum çok açık ve ilginçtir. Şöyle ki iktidar, muhalefeti "açılımı" desteklemeye çağırıyor. Muhalefet "destekleyeceği şeyin ne olduğunu" öğrenmek istiyor. İktidar ise "siz önce destekleyin, biz sonra neyi desteklediğinizi size söyleriz" anlamına gelen bir siyaset izliyor. Bu durum yalnız iktidar ile muhalefeti değil toplumu da kutuplaştırmıştır. "Konuşalım, tartışalım, eninde sonunda bir hal yolu buluruz" mantığı üzerinden yürütülen görüşmeler, bozguncu ve tahrikçilere büyük fırsat vermeğe devam ediyor. Terörist organizasyonlar devlete "haa şöyle hizaya gel" mesajları göndermektedir. "Empati yapalım, bir birimizi affedelim" söylemleri altında devletin ve milletin bütünlüğüne yönelik meydan okumalar alabildiğine artmıştır.

Bütün bu gelişmeler vatandaşlar arasında büyük bir kaygı ve kuşku yaratılmasına neden olmuştur. Her kafadan çıkan ayrı ve aykırı sesler milletin zihnini bulandırmıştır. Gerilim ve öfke yalnız siyaseti değil, toplumun bilinçaltını da alt üst etmiştir. İnsanlar mümkün olan ile olmayanı, doğru olan ile doğru olmayanı, hangi hak ve taleplerin meşru olduğunu, hangilerinin sınırı aştığını bilemeyecek bir durum gelmiştir.

İktidar, ülkeyi ayrıştırmanın eşiğine doğru sürüklediğinin farkında bile değil. Başbakan, "bizi izlemeye devam edin" demekle yetiniyor. Terör örgütünün yirmi beş yıldır başaramadığı bölünme ve ayrıştırmayı "açılım" olarak algılayanların sorumsuzluğu başarmak üzeredir.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display