Demek ki Halk Kürt Açılımının Muhatabı Değilmiş

AKP Hükümeti, 2008 ortalarında Kuzey Irak Açılımını başlatmıştır. K. Irak Açılımını onun parçası olan ve Temmuz 2009’da anaların göz yaşlarını sona erdireceğini vaat eden “Kürt Açılımı”nın başlatılması izlemiştir.

Türkiye yeni bir yola girmiştir. Terörün üstesinden gelme sürecinde kullanılan iki yöntem vardır. Bunlar "terör ile mücadele" ve "terör ile müzakere" politikalarıdır tespiti, bu makalenin yazarı tarafından 24 Ağustos 2009'da Radikal gazetesinde "Kürt açılımı hangi şartlar oluşur ise başarılı olur?" başlıklı yazısında yapılmıştı.

Bu iki yol değişik ülkelerde ülkenin ve yaşanan dönemin küresel/bölgesel şartlarına göre değişik ölçülerde başarılı olacak şekilde kullanılmıştır. Türkiye, 1984-1999 ve 2003-2008 yılların arasında PKK terörü ile askeri yöntemlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı bir mücadele vermiştir. K. Irak Açılımının şekillendiği dönemin sonunda 1 Ocak 2009'da TRT 6 yayınının başlaması ile AKP Hükümeti "Kürt Açılımı" politikasını başlatmıştır. Ancak Kürt Açılımın gerçekten başlayabilmesi için terörün süjesi olan PKK ile dolaylı olsa da ilişkilerin başlatılması gerekmekteydi.

AKP iktidarı, Temmuz 2009'dan itibaren PKK ile dolaylı müzakere sürecine girmiştir. PKK terör örgütü adına görüşmeye Murat Karayılan'ın gazeteci Hasan Cemal ile yaptığı görüşmede kamuoyuna açıklanacak şekilde duyurması ile PKK'nın siyasal uzantısı olan DTP memur edilmiştir. Ancak DTP'nin AKP Hükümeti ile yapılacak görüşmelerde muhatap olarak seçilmesini gerçekleştiren büyük bir ihtimal ile İmralı'da kendisi ile Türk istihbarat servisinin görüştüğü Abdullah Öcalan olmuştur. A. Öcalan'ın DTP'yi AKP Hükümetinin önüne muhatap olarak ataması şık olmayacağı için görünürde bu atama M. Karayılan tarafından yapılmıştır. M. Karayılan'ın Kandil'de yaptığı açıklamadan kısa bir süre sonra Başbakan Erdoğan DTP Genel Başkanı A. Türk'ün başkanlığındaki bir DTP heyeti ile bir araya gelmiştir.

Kürt Açılımı öncesinde İrlanda Cumhuriyet Ordusu ile Londra arasındaki görüşmeleri yürüten heyeti Türkiye'ye davet ederek, terör örgütü ile görüşme süreçleri konusunda bilgi alan AKP iktidarı, IRA ile dolaylı olarak görüştüğünü kabul eden İngiliz hükümetinin aksine daha ilk andan itibaren DTP ile görüşmesinin PKK ile dolaylı da olsa görüştüğü anlamına gelmediğinin üstünü inandırıcı olmasa da ısrarla çizmiş, "terörle müzakere" ettiği görüşünü şiddetle reddetmiştir.

Öte yandan AKP/DTP görüşmelerinin başlamasından kısa bir süre sonra A. Öcalan, görüşme süreci öncesi verdiği sözlerden geri adım atmıştır. Öcalan, bir yandan AKP hükümetinin umutla beklediği İmralı'da hazırladığı "yol haritasında" kabul edilemeyecek tezler ileri sürerken, öte yandan DTP'ye verdiği açılım sürecinde AKP Hükümetinin muhatabı olma görevini iptal etmiştir. Öcalan, AKP Hükümetine Kürt Açılımına devam etmek istiyorsa kendisini serbest bırakması ve muhatap alması gerektiği mesajını vermiştir. Öcalan ayrıca daha başlangıçta "Kürt kimliğinin siyasal kimlik olarak anayasaya alınmasını" açılım görüşmeleri için şart olarak ortaya koymuştur. DTP de derhal AKP ile görüşme sürecini sona erdirerek, AKP'ye görüşmelere Öcalan'ı adres olarak göstermiştir.

Öcalan'ın Ağustos 2009'da ileri sürdüğü bu iki şart AKP Hükümeti tarafından kabul edilmemiş ve açılımın muhatabı ortadan kalkmıştır. Kürt Açılımı böylece bitmiştir. Emine Ayna, "bitti, bitti" diye haykırırken, doğru söylemektedir. Ancak AKP Hükümeti adını önce "Demokratik Açılım" sonra "Milli Birlik Açılımına" dönüştürerek açılımı sürdürme konusunda ısrarcı olduğunu göstermiştir.

AKP içeriğini açıklamadığı bir açılım politikasına kamuoyu desteği oluşturmak için Türk toplumuna yönelik yeni adı ile "kamu diplomasisi" eski adı ile psikolojik savaş politikası geliştirmiştir. DTP'nin açılım sürecinden çekilmesinden sonra sorulan "açılımın bundan sonra muhatabı kim olacak?" sorusuna Başbakan ve İç İşleri bakanı büyük bir kızgınlıkla muhatabın "halk" olduğu cevabını vermişlerdir. Halkın terörle müzakere sürecinde muhatap olamayacağı, muhatabın sorunun kaynağı olan PKK veya onun atayacağı aracı ile görüşmeden geçtiği aklı başında olan herkesin bildiği bir husus olduğu için çok ciddiye alınmamıştır.

AKP Hükümeti açılımının muhatabının ortadan kalkması sonrasında, Habur gibi bir halkla ilişkiler felaketinin yaşanmasının siyasal sonuçlarını da görerek, önce ne yapacağını bilmez bir şekilde psikolojik savaşı uzatmış, nihayet TBMM açılımın içeriği ile ilgili yapılan toplantıda bazı düşük profilli politikalar ile durumu idare etmeye çalışmış, "kısa vadeli önlemlerin bazılarını açıkladık, orta ve uzun vadeli önlemleri sonra açıklayacağız" söylemine sığınmıştır.

AKP iktidarının sadece bununla yetindiğini söylemek iktidara haksızlık olur. Çünkü AKP Hükümeti öte yandan ABD desteği ile K. Irak ve Avrupa'da PKK üzerinde politik/ekonomik baskıları artırırken, Türkiye'de yapılan KCK operasyonları ile önce DTP'yi sonra BDP'yi "şahin PKK'nın baskısından" kurtararak, "güvercin DTP/BDP" ile masaya oturtacağına inanmıştır. Ancak, PKK'ya yapılan ekonomik/politik baskılar ve politik kanat üzerindeki baskılar AKP Hükümetinin beklediği sonucu vermeyecektir. AKP Hükümetinin muhatapsız açılım sürecinde atmış olduğu adımlar, önümüzdeki genel seçimlerde AKP'ye değil, BDP'ye oy olarak yansıyacaktır.

Kürt Açılımı politikası tamamen çıkmaza girdiğinin farkında olan AKP Hükümetinin açılımdan sorumlu bakanı Beşir Atalay, 12 Mart 2010'da Ankara'da düzenlenen Abant Platformunda yaptığı konuşmada nihayet açılımın muhatabının "halk olamayacağını" kendisinin de bildiğini ve PKK'yı dolaylı da olsa muhatap aldıklarını şöyle açıklamıştır: "Meclis altındaki muhatabı önemli görüyoruz. Daha önce de önemli gördük. Başbakanımız, o zaman bu konuda muhatap olarak gördüğümüz kapatılan DTP Genel başkanı ile bunun için görüştü, ama istiyoruz ki karşımızda 'muhatap benim, gerçekten muhatap benim, başkası değil' diyecek, bizi başka yere havale etmeyecek muhatap istiyoruz."[1]

Görülen odur ki, AKP iktidarı Öcalan/PKK/BDP üzerinde ABD/AB/K. Irak desteği ile baskı oluşturarak, BDP'yi mümkünse AKP'nin şartları ile tekrar muhataplaştırmaktan başka çare olmadığını düşünmektedir. Demek ki neymiş, terörle müzakere sürecinde halk muhatap olamazmış. Hadi şimdi öncülü ve açılımın ilk muhatabı olup terör örgütü ile bağından dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP'nin ardılı BDP ile müzakere PKK ile müzakere anlamına gelmez deyin…



[1] Taraf, 13 Mart 2010, "Bir muhatap arıyorum"

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display