< < Yunan İşbirlikçi Abdullah Öcalan


Yunan İşbirlikçi Abdullah Öcalan

Abdullah Öcalan, 12 Eylül öncesinde kurulmuş olan Marksist-Leninist örgütlerden farklı olarak PKK'yı Türkiye'de siyasal sistemi değiştirmek için kurmamıştır. Öcalan'ın amacı Türkiye'yi bölerek ülkemizin bir bölümünde yaşayan halkı ülkemizden kopararak bir başka devlet kurmak olmuştur. Öcalan bu amaçla, Türkiye'ye düşman olan her güçten yardım almış, kendi menfaatlerini onlarla birleştirme yoluna gitmiştir. Suriye, Irak, İran ve Yunanistan PKK'nın stratejik destek aldığı ve karşılığında onlara hizmet sunduğu en önemli aktörlerdir. Öcalan bununla da kalmamış, fırsatını bulursa bu ülkelerin orduları ile birlikte Türkiye'ye karşı saldırıda bulunmak üzere planlar geliştirmiştir. Bu planlardan birisinin kanıtı da Öcalan'ın Yunan televizyonlarına yapmış olduğu açıklamalardır. Kardak krizinin 1995 yılı sonlarında bir şekilde savaş çıkmadan çözülmesi üzerine Abdullah Öcalan'ın Yunan TV'sine verdiği mülakat bilgisi aşağıdadır:

Video kısım 1 (1.35 dk) http://www.myvideo.de/watch/5553659/Ocalan_s_interview_in_Greece veya http://www.youtube.com/watch?v=QV4AKG3B3I8

EKAT TV sözcüsü: Yunanca ifadeler? •
A. Öcalan: Biz haklı bildiğimiz amaçları, yalnız halkımız için değil tüm halklar için elde edeceğimize kadar kararlı savaşırız. Bu savaş gelişseydi ortak bir savaş olurdu, tarihin belki de en hayırlı sonuçları olan bir savaş olacaktı. Doğudan ve batıdan sıkışan faşist cuntanın çözülmesi demek belki de sonuçları en büyük olan bir zaferi birlikte paylaşacaktık. Türk cuntası yenilecekti eğer savaşabilseydiniz. Ben burada Türk halkına karşı değilim, Türkiye'ye de karşı değilim. Ben burası için de gerçekten demokrasi istiyorum. Bunu sağlayabilmek için sanıyorum böyle bir savaş gerekiyor. Biz böyle bir demokrasi savaşı için ve yine Kıbrıs halkının da meşru hakları için, ve Yunanistan'ın tarihi meşru hakları için böyle bir haklı savaşımdan başka bir yol olmadığını, diğer yolların esasında bu faşist, barbar, ırkçı güçlere kazandıracağını söylüyoruz.

Video kısım 2 (3.51 dk) http://www.myvideo.de/watch/5553703/calan_s_interview_in_Greece_2 veya http://www.youtube.com/watch?v=Igfycj3MxkA&feature=related

EKAT TV sözcüsü: Yunanca ifadeler ?? •
A. Öcalan: Benim eskiden beri bir görüşüm var. Bu bizim yürüttüğümüz savaş döneminde bütün Türk hükümetleri başka bir ülkeye karşı başarılı bir savaşı geliştiremezler. Provokasyon düzenleyebilirler, şövenist dalgayı yükseltmek için de bu tür provokasyon adımlarını sıkça deneyebilirler. Eğer, biraz da uygun bir yöntemle karşılık verilirse belki de tarihlerinin en büyük yenilgisini bu savaşta, böyle bir Yunanistan'la açtıkları savaşta yaşayabilirler. Tıpkı, Yunan cuntasındaki gibi. Şu andaki Türkiye'deki cuntayı da böyle bir savaşta yenmek kesinlikle imkân dâhilindedir. Nasıl ki, 74'te Yunan cuntası Türklerin Kıbrıs savaşıyla aşıldıysa, asıl Türkiye'ye karşı bir savaş karşılığı verilirse Türkiye'deki cunta gider. Adalara çıkabilir de, Batı Trakya'da ilerleyebilir de. Ama biraz bizim vermekte olduğumuza benzer bir savaş verilirse Türkler bu işin altından kesinlikle çıkamaz. Ben burada bir savaş davetiyesi çıkarmak istemiyorum. Ama bana göre, tarihi sorunlar da dâhil, Ege sorunu, Kıbrıs sorunu, adalar sorunu köklü halledilmesi için böyle bir karşı koymayı göze almanın Yunanistan açısından tam zamanıdır. Benim bir de önemli bir eleştirim var bu konuda, bunu açıklıkla belirtmeliyim. Bizim savaş Yunanistan tarafından yeterince değerlendirilemedi. Hem diplomatik siyasi açıdan, hem askeri açıdan değerlendirilemedi. Hem siyasi hem askeri açıdan biz Türkleri ağır bir yenilginin eşiğine kadar getirmiştik. Ve faşist bir rejimdi en önemlisi de, dünyada da tecrit olmuştu. Yunanistan'ın durumu meşru savunma durumu. Kıbrıs'ta haklı bir savunması vardır. Adalarda haklı bir savunması vardır. Ege'de haklı temel hakları var. Hepsini savunuyor. Yani, göstereceği direnme haklı bir direnmeydi. Dolayısıyla, kazanma şansı yüksekti. Gereken karşılık verilmeye verilmeye en son Dimya (Kardak demek istedi herhalde. ) kayalıklarında olduğu gibi en şımarık noktaya kadar da geldiler. İlla bir savaş çıksın demiyorum, ama bana göre yürütülen iyi bir askeri ve siyasi politika değildir Türkiye'ye karşı. Diğer bir hususu daha belirtmek istiyorum. Mesela o Davos ruhu altında bir ruh icat edildi Sn. Papandreou ile Özal arasında. Kararlılık politikasını durdurdu Yunanistan açısından. Şantajlarla birlikte sahte dostluk yaklaşımlarıyla bu 12 yılı, ki Türkiye için çok önemliydi, kendi lehine çevirdi. Hatta Avrupa Birliği için de bazı tavizler aldı sahte bazı sözler vererek. Şu yanılgıya düşüldü, sanıldı ki Türkiye gerçekten bazı olumlu adımlar atıyor. Bunların hepsi taktikti. Ben bunları çok iyi tespit ediyordum. Aynı şeyler Suriye için de geçerliydi. Suriyeliler bunu biraz anlıyor şimdi.

Sonuç:
Yabancı ordular ile işbirliği yapmak, bunu düşünmek, yapamadığı için üzülmek vatana ihanettir. Öcalan'ın yaşamı da vatana ihanetin tarihidir. Şimdi İmralı'dan PKK'yı yöneten, bölünmeye "demokratik özerklik" adını veren kişinin kim olduğu ve neler yaptığı asla unutulmamalıdır.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display