İNSAN HAKLARI RAPORU VE İKTİDAR


İNSAN HAKLARI RAPORU VE İKTİDAR

Yazan  04 Mart 2009
AKP, yabancıların özellikle de AB ve ABD’nin övgüsünü ve desteğini bir çeşit meşruiyet sorunu olarak görmektedir.

"Süpürmeyin, kullanın!" diyen danışmanından, AB'yi hasta Türkiye'nin "diyetisyeni olarak gören" bakanına kadar AKP'nin içinde bu anlamda türlü çeşit zihniyet sahibi olanlar vardır. Bu yüzden iktidarın kadroları AB ya da ABD'den gelen hemen her öneriyi ve eleştiriyi büyük bir şevkle sahiplenmişlerdir. Bu nedenle de her adımı AB ne der, ABD ne düşünür kaygısı içinde atmışlardır. Ancak ABD'nin İnsan Hakları Raporu konusunda aynı şeyin yapıldığını söylemek mümkün değildir.

İktidarın gururla "Stratejik müttefik" olarak tanımladığı ABD'nin Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir İnsan Hakları Raporu yayınladı. Raporun Türkiye bölümü 62 sayfadır. Rapor, ağzına kadar Türkiye'ye yönelik eleştirilerle doludur. Rapor açıkça Türkiye'de insan haklarının her boyutta çiğnendiğinden söz etmektedir. İçinde gayrimüslim azınlıklardan Aleviler üzerindeki baskılara; yolsuzluklardan, basına yönelik uygulamalara kadar her şey var. Raporda, basın mensuplarının savcılarca sürekli taciz edildiklerine, haklarında yüklü tazminat davaları açıldığına yönelik iddialar da var. Karikatüristlere açılan davalar ve Başbakanlık tarafından iptal edilen akreditasyonlar da eleştirilen hususlar arasındadır.

Başbakan, özellikle Doğan Grubu'nun kampanyası sonucunda bu eleştirilerin raporda yer aldığını düşünüyormuş. Başbakan Erdoğan'ın, bu eleştirilere tepki göstererek yakında Türkiye'yi ziyaret edecek olan Hilary Clinton'a "Bu nasıl rapor?" diye soru soracağı da basına yansıdı.

Aslında AB komisyonu ile AP'nin de Türkiye raporlarında, basın özgürlüğüne yönelik baskılar da ABD'nin raporunda yer alan konuların bir çoğu konusunda eleştiri getirmişti. AB, AKP iktidarının milli/ulusalcılar üzerindeki baskılarını, aynı zamanda Türkiye'deki AB karşıtlığına yönelik baskılar olarak değerlendirdiğinden "Ergenekon" kapsamında yapılan inanılmaz hukuksuzlukları görmezlikten gelmişti. Ancak AB komisyonu da raporlarında Başbakanın, iktidarın uygulamalarını eleştiren "gazeteleri almayın" söylemleri isim verilmeden eleştirilmişti.

Elbette Türkiye'de yaşayan her insanın ihlal edilen haklarından iktidar sorumludur. Bu sorumluluk bilinci içinde hukuk devletinin ve imzalanan uluslararası anlaşmaların gereği yapılmalıdır. İnsan hakları konusu günümüzde devletlerin egemenlik sınırları dışındadır. Bir ülkenin insan haklarını ihlal etmesi bütün uluslararası toplumu ilgilendirmektedir. Bu nedenle de başka ülkelerin yaptığı insan hakları ihlalleri diğer bir ülkenin insan haklarını ihlal etmesine meşruiyet gerekçesi olarak gösterilemez. ABD dahil hiçbir ülkenin insan hakları konusunda sicili temiz değildir. Güçlü ülkelerin öteden beri insan haklarını, emperyalist bir baskı aracı olarak kullandığı da bilinmektedir. Ancak insan haklarının ihlal edilmesi konusunda bugün hiçbir ülke diğerine "herkes kendi işine baksın!" deme lüksüne sahip değildir.

Bu bağlamda yapılan bir işkence dolayısıyla "özür dileyenlerin", örneğin bir insanın somut olarak "ne ile suçlandığını bilemeden" aylarca tutuklu kalmasının ne anlama geldiği konusunda bir açıklama yapmaları gerekir. Soyut bir suç örgütünün somut üyeliğinin nasıl olabildiğini de aynı yetkililer bu topluma anlatmalıdır.

İnsan hakları konusunda Türkiye sicilini bir an önce temizlemelidir. Bunu dışarıdan gelen ya da gelecek olan baskıları beklemeden yapmalıdır.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display