GSYH’SI EN BÜYÜK ON ÜLKENİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TÜRKİYE


GSYH’SI EN BÜYÜK ON ÜLKENİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TÜRKİYE

Yazan  28 Haziran 2019

Konu hakkında ayrıntılı bilgilere geçmeden önce dünya enerji kaynakları hakkında kısa açıklamalarda bulunalım.

BP Stastical Review of World Energy 2019 verilerine göre dünya birincil enerji tüketimi 2017 yılında 13.474,6 mtep iken %2,9 artışla 13.864,9 mtep yükselmiştir. 2017 yılı dünya petrol rezervi 239,3 milyar ton iken (1.696.6 trilyon varil) 2018 yılında bu rezerv 244,1 milyar tona (1.729.7 trilyon varil) çıkmıştır. Tüketim %1,2 artarak 4.607 milyar tondan 4.662,1 milyar tona, yükselmiştir. Doğalgaz rezervi 2017 yılında 193,5 trilyon m3’ten iken 2018’de 196,8 trilyon m3’e, tüketim de 3.654.0 milyar m3’ten %5,3 artışla 3.848,9 milyar m3’e çıkmıştır. 2018 yılı kömür rezervi 1.054.782 milyon ton olup, tüketim %1,4 artarak 3.772,1 milyar ton olmuştur. Nükleer enerjide tüketim 2017 yılında 597,1 mtep iken 2018 ‘de %2,4 artarak 611,3 mtep’e yükselmiştir. Hidrolik enerjide tüketim 919,9 mtep’den 948,8 mtep ve yenilenebilir enerjide tüketim 490,2 mtep’den %14,4 artışla 561,3 mtep’e yükselmiştir. 2018 yılı içinde dünya elektrik üretimi önceki yıla oranla %3,7 artarak 26.614,8 TWh olmuştur. Diğer taraftan EIA’ nın 2015 verilerine göre dünyada kanıtlanmış ve teknik olarak kullanılabilecek 212 trilyon m3 shale gas ve 60 milyar ton tight (shale) oil bulunmaktadır.

Bu rakamlar bize dünyada enerji kaynaklarının artan bir oranda kullanıldığını göstermektedir. Petrol, doğalgaz ve kömür yine en çok kullanılan kaynaklardır. Yani fosil kaynaklar güncelliklerini korumaya devam etmektedirler. Aşağıda tablo-1’de BP’nin verilerine göre 2017 yılında birincil enerji tüketiminin kaynaklara göre dağılımı görülmektedir. 2040 yılına dek tüm dünyada enerji tüketimi %28 oranında artarken, enerji sektörüne yapılacak yatırım miktarının 70 trilyon dolar civarında olacağını belirtilmektedir. Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Venezuela’nın niçin karıştırıldığı sanırım daha iyi anlaşılmaktadır.

                               (Tablo-1)

 

Şimdi 2018 yılında GSYH’sı en büyük on ülkeyi kısaca incelemeye çalışalım:

1.ABD: 2018 yılı GSYH 20.494 milyar dolar, kişi başına milli gelir 62.610 dolar (2019 tahminleri GSYH 21.482 milyar dolar, kbmg 65.062 dolar), tüketilen petrol 919,7 milyon ton, doğalgaz 817,1 milyar m3, kömür 317 milyon ton, primer enerji 2.300,6 mtep, nükleer enerji 191,7 mtep, elektrik üretimi 4.460,8 TWh.

2.ÇİN: 2018 GSYH 13.407 milyar dolar, kbmg 9610 dolar (2019 GSYH 14.172 milyar dolar, kbmg 10.099 dolar), petrol tüketimi 641,2 milyon ton, doğalgaz 283 milyar m3, kömür 1.906,7 milyon ton, primer enerji 3.273,5 mtep, nükleer enerji 56,2 mtep, elektrik üretimi 7.111,8 TWh.

3.JAPONYA: 2018 GSYH 4.972 milyar dolar, kbmg 39.310 dolar (2019 GSYH 5.220.570 milyon dolar, kbmg 41.418 dolar), petrol tüketimi 182,4 milyon ton, doğalgaz 115.700 milyon m3, kömür 117.500.000 ton, primer enerji 454,1 mtep, nükleer enerji 6,6 mtep, elektrik üretimi 1051 TWh.

4.ALMANYA: 2018 GSYH 4.000 milyar dolar, kbmg 48.260 dolar (2019 GSYH 4.117 milyar dolar, kbmg 49.692 dolar), petrol tüketimi 113,2 milyon ton, doğalgaz 88.300 milyon m3, kömür 66,4 milyon ton, primer enerji 323,9 mtep, nükleer enerji 17,2 mtep, elektrik üretimi 648,7 TWh.

5.İNGİLTERE: 2018 GSYH 2.829 milyar dolar, kbmg 42.560 dolar (2019 GSHY 2.809 milyar dolar, kbmg 42.036 dolar), petrol tüketimi 77 milyon ton, doğalgaz 78.900 milyon m3, kömür 7,6 milyon ton, primer enerji 193,2 mtep, nükleer enerji 15,9 mtep, elektrik üretimi 333,9 TWh.

2018 yılında dünyanın en büyük on ekonomisi içinde yer alan ilk beş ülke 84,7 trilyon dolar olan dünya GSHY’sının %53,8’ine sahiptir. Bu ülkeler elektriğin %51,2’sini üretmişler (2016 yılı tüketimleri %52,8), primer enerjinin %46,6’sını, petrolün %41,5’ini, doğalgazın %35,9’unu, kömürün %64’ünü, nükleer enerjinin de %48,2’sini tüketmişlerdir.

6.FRANSA: GSYH 2.775 milyar dolar, kbmg 42.880 dolar (2019 GSYH 2.844 milyar dolar, kbmg43.500 dolar), tüketilen petrol 78,9 milyon ton, doğalgaz 42,700 milyon m3, kömür 8,4 milyon ton, primer enerji 242,6 mtep, nükleer enerji 90,1 mtep, elektrik üretimi 574,2 TWh.

7.HİNDİSTAN: GSYH 2.717 milyar dolar, kbmg 2.040 dolar (2019 GSYH 2.957 milyar dolar, kbmg 2.188), petrol tüketimi 239,1 milyon ton, doğalgaz 58,1 milyar m3, kömür 452,2 milyon ton, primer enerji 809,2 mtep, nükleer enerji 8,5 mtep, elektrik üretimi 1.561,1 TWh.

8.İTALYA: GSYH 2.072 milyar dolar, kbmg 34.260 dolar (2019 GSYH 2.112 milyar dolar, kbmg 2.188 dolar), petrol tüketimi 60,8 milyon ton, doğalgaz 69,2 milyar m3, kömür 8,9 milyon ton, primer enerji 154,5 mtep, elektrik üretimi 290,6 TWh.

9.BREZİLYA: GSYH 1.868 milyar dolar, kbmg 8.970 dolar (2019 GSYH 1.929 milyar dolar, kbmg 9.160 dolar), petrol tüketimi 135, 9 milyon ton, doğalgaz 35,9 milyar m3, kömür 15,9 milyon ton, primer enerji 297,6 mtep, nükleer enerji 3,6 mtep, elektrik üretimi 588 TWh.

10.KANADA: GSYH 1.711 milyar dolar, kbmg 46.260 dolar (2019 GSYH 1.820 milyar dolar, kbmg 48.601 dolar), petrol tüketimi 110 milyon ton, doğalgaz 115,7 milyar m3, kömür 14,4 milyon ton, primer enerji 344,4 mtep, nükleer enerji 21,9 mtep, elektrik üretimi 654,4 TWh.

İkinci beş içinde yer alan ülkeler 2018 yılı toplam GSYH içinde %13,13’üne sahip bulunmaktadır. Bu ülkeler elektriğin %13,9 üretip (2016 tüketimleri %13,6), primer enerjinin %13,2’sini, petrolün %13,4’ünü, doğalgazın %8,3’ünü, kömürün %13,2 ‘sini nükleer enerjinin de %26,4’ünü tüketmişlerdir.

Netice itibariyle dünyanın en iyi ekonomisine sahip on ülke 84,7 trilyon dolarlık Dünya GSYH’ nın yaklaşık %67’si olan 56,845 milyar dolara hükmetmektedirler. Diğer bir ifadeyle dünya nüfusunun %49 bu on büyük ekonomide yaşamaktadır. Bu on ülke dünya petrolünün %54,9’unu, doğalgazının %44,2’sini, kömürünün %77,2’sini, nükleer enerjinin %74,6’sını tüketmekte, primer enerjisinin %59,8’ini kullanmakta olup, elektriğin de %65,1’ini üretmektedirler (2016 rakamlarına göre de dünyada üretilen elektriğin %66,4’ünü tüketmektedirler).

Bu ülkelerden; ABD, Brezilya, Kanada, Çin petrol,  ABD, Çin, Kanada, Hindistan doğalgaz, ABD, Çin, Hindistan, Brezilya, Kanada, Almanya kömür, Kanada, Çin, Brezilya, ABD uranyum,  Çin, ABD, Kanada, Brezilya, Fransa Shale gas, ABD, Çin, Kanada, Brezilya tight oil rezervleri, Çin, Kanada, Brezilya, ABD, Hindistan hidrolik kaynaklar bakımından zengin ülkelerdir. Diğer ülkeler enerji kaynakları bakımından küçük rezervlere sahip olup genelde dışa bağımlıdırlar. Son 10-12 yıl içinde Avrupa ülkeleri yenilenebilir enerji kaynaklarının payını %10’lardan %17’lere çıkarmış olsalar da fosil kaynaklarının enerjideki payı hala %75 civarındadır. Yukardaki tabloda fosil kaynakların birincil enerjideki payının %85 olduğu dikkate alınırsa dışa bağımlılığın çok uzun yıllar devam edeceği görülmektedir.

Uzun zamandan beri 2023 yılında dünyanın en büyük on ekonomisi arasına gireceği ifade edilen Türkiye’nin durumu nedir? Bu düşünce gerçekleşebilir mi? Tablo-1 Türkiye’nin tüm enerji kaynaklarını göstermektedir. Türkiye’nin primer enerji tüketimi 2017 yılında 152,7 mtep iken 2018 yılında %0,05 artışla 153,5 mtep’e yükselmiştir. Tüm petrol tüketimi 49,2 milyon tondan 48,6 milyon tona, doğalgazda 51,6 milyar m3’ten 47,3 milyar m3’e düşmüştür. Kömür kullanımı 39,5 milyon tondan 42,3 milyon tona, hidrolik tüketimi 13,2 mtep’den 13,5 mtep’e ve yenilenebilir kaynakların kullanımı %29,8 artarak 6,6 mtep’den 8,5 mtep’e yükselmiştir. Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü 2017 yılına göre %3,93 artarak 85.200,0 MW’ tan 2018’de 88.550,8 MW’a yükselmiştir. Kurulu gücün %52,3’ünü fosil, %31,9’unu hidrolik, %15,8’ini yenilenebilir kaynaklar oluşturmaktadır. Elektrik üretimi 2017’de 297,3 TWh’tan 2018’de 302,5 TWh’a yükselmiştir. 2018 yılında kişi başı yıllık elektrik tüketimi yaklaşık 3750 kWh’tir. Bu rakam OECD ülkelerinde 10.000 kWh’in üzerindedir. Yapılan projeksiyonlara göre Türkiye bu seviyeye 2040 yıllarında ancak gelebilecektir. Yani Türkiye’nin bugünkü OECD ülkelerinin seviyelerine gelebilmesi için yaklaşık 20 yıllık bir zamana ihtiyacı vardır. Aşağıda tablo-2’de Türkiye’nin enerji kaynakları yer almaktadır.


Bu tablonun bizi götürdüğü sonuç şudur: Türkiye birincil enerji tüketimine %75, petrolde %94, doğalgazda %99 oranında dışa bağımlı bir ülkedir. Nükleer enerji üretilmeye başlandığında da hammadde açısından %100 dışa bağımlı olacaktır. Türkiye ancak kendi öz kaynakları ile enerji üreterek bu bağımlılığı azaltabilir. Ne var ki, yapılacak sanayi atılımlarında ve de nüfusun artmasıyla birlikte enerji kullanımının da artacağı dikkate alındığında Türkiye’nin dışa bağımlılığı devam edecektir. 

2000 yılında 273 milyar dolar, 2017’de 851 milyar dolar GSYH ile dünyanın en iyi 17. ekonomisine sahip Türkiye, 2018 yılında 784 milyar dolar GSYH ile 18. ve 2019’da IMF’nin tahminlerine göre de 706 (631 milyar dolar) milyar dolar ile de 20. sıraya düşecektir. Kişi başına düşen milli gelir de 2018’de 9.350 dolardan 2019’da 7.615 dolara düşecektir. 20. sıraya düşecek olan Türkiye’nin üzerinde yer alacak ülkeler arasında G. Kore 1.699 milyar dolar, Rusya 1.649 milyar dolar, İspanya 1.474 milyar dolar, Avustralya 1.464 milyar dolar, Meksika 1.242 milyar dolar, Endonezya 1.066 milyar dolar, Hollanda 933 milyar dolar, S.Arabistan 795 milyar dolar ve İsviçre 731 milyar dolar GSYH değerleri ile yer almaktadırlar. IMF’nin tahminine göre 2019 yılında kişi başına düşecek milli gelir ise 7.615 dolar olacaktır. Bu ne demek? Halkın fakirleşmesi, yoksullaşması ülkenin derin bir krize sürüklenmesi demektir. Böyle bir durumda Türkiye kişi başına düşen milli gelirde 86. sıraya gerileyecektir.

Bu rakamlar ve Türkiye’nin genel ekonomik durumu göz önüne alındığında Türkiye’nin geleceği oldukça sıkıntılı görülmektedir. Ekonomistler uygulanan ekonomik reçeteleri ciddi şekilde eleştirmektedirler. Merkez Bankası rezervleri kullanılmaya başlanması sıkıntının had safhada olduğunun işareti olarak görülmektedir. Zam ve vergilerle allak bullak olan toplum ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Bu sıkıntılı durum geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız, torunlarımız ve hatta onların çocukları içinde tehlike arz etmektedir. Devleti yönetenlerin bir an evvel ayağa kalkmaları gerekmektedir. Sabrın kalmadığını ifade etmekte fayda görmekteyim. Bu ekonomi nasıl olacak da GSHY’sını iki triyon dolarlara çıkarıp dünyanın ilk on ekonomisi arasına girecektir? Şubat 2015’de 21.Yüzyıl Dergisi’ndeki şu satırlar haklı olduğumuzu açıkça göstermektedir. Keşke haklı çıkmasaydık.’’Türkiye, kendi kaynaklarını kullandığı müddetçe, enerji yatırımlarına özen bir önem ve öncelik verdikçe, sanayide fabrika yapan fabrikalar kurmayı hedefledikçe, tarımda çağdaş bir üretimi hayata geçirmeyi başardıkça, ranta değil üretime dayalı iktisadi politikalar takip ettikçe, inovasyon ve AR-GE çalışmalarındaki payını %10’lara yükselttikçe, İleri teknolojik ürün yatırımlarını hayata geçirdikçe, bilime ve bilim adamlarına önem verdikçe, saygı duydukça, evrensel manada demokrasi ve insan hakları savunuldukça,‘’TÜRKİYE BÖLÜNMEDİKÇE’’ büyümeye, kalkınmaya ve refah toplumu olmaya devam edecektir. Bu kalkınma ancak halkına güvenen kadrolar eliyle gerçekleşebilir. Böylece sokaklardan sebze, meyve toplayan, yırtık ayakkabılarla dolaşan, yıkık dökük evlerde oturan, kış aylarında soğuktan donarak ve iş kazalarında ihmaller sonucu hayatını kaybeden insanların ülkesi olmaktan çıkabilir. Ne var ki, bunun için milli şuur ve sağlam bir irade gerekmektedir.’’

Enerji’de %75 oranında dışa bağımlı, tüm komşularıyla barış köprülerini atmış, ABD’yi kafasından silip atamayan, Kürt meselesiyle yıllardır oyalanan ve terörün kökünü kazıyamayan, Adalar Denizi, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki tehlikeler karşısında sessiz kalan, gerçek enflasyonun %35-40’larda olduğu, gerçek işsizliğin %20-25’lere dayandığı, iğneden ipliğe her şeyin ithal edildiği, Müslümanlar ve diğerleri diye bir ayrımın yapıldığı, bir göç istilası ile milletin sosyal ve ekonomik hayatının alt üst olduğu, adaletin örselendiği, ordunun önünü göremediği bir Türkiye’de halktan onay almış iktidarın zaman geçirmeden gereken her türlü tedbiri alarak, yol gösteren ekonomistlere, bilim adamlarına ve siyaset bilimcilere kulak vererek Türk insanına eski Türkiye’deki şerefli hayatını geri getirmelidir. Unutulmamalıdır ki, halk bu kötülükleri gidermeye çalışan seçilmiş tüm yönetimlerin yanındadır. Yeter ki, bu ülkede yaşayan insanların Türk olduğu unutulmasın…

Bu noktada sorulması gereken soru şudur:

Anlatılanlar ve rakamlar Türkiye’nin 2023’de ilk on ülke arasında yer alabileceğini gösteriyor mu? İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar. Bu çok doğru bir sözdür. Ne var ki, bazı hayallerde artık gerçekleşsin değil mi?

                                                                                         

 

                                                                          

                                    

Muhittin Ziya Gözler

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display