< < KÜRT AÇILIMINDA ZAFİYETLER-3


KÜRT AÇILIMINDA ZAFİYETLER-3

Yazan  04 Aralık 2009
Kürt açılımının meşrulaştırılması stratejisinde iki ana slogan söylem bazında gerekçe olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılan açıklamalarla söylemin sadece slogan olarak kalmadığı bizatihi açılımın önemli bir dayanak noktasını oluşturduğu görüldü. Açılımın gerekçeleri "analar ağlamasın" ve "daha çok demokrasi\özgürlük" ile tahkim edildi. Kürt Açılımı söyleminin merkezine oturtulan bu argümanlar "cumhuriyet tarihinin en büyük projesi", "dönüm noktası", "Türkiye'yi uçuracak" bir politika olarak lanse edilmesine bakılırsa Kürt açılımının zafiyetinin derecesinin büyüklüğü daha iyi anlaşılır.

Kürt Açılımı gibi Türkiye'nin varoluşu ile ilgili önemli bir konuda uygulamaya sokulacak politikaların anlatılması sırasında gözyaşı dökecek kadar duygusal bir dil ve üslup kullanılması, sonrasında ise bu sloganların Kürt açılımının gerekçeleri olarak kabulü, üzerinde durulması gereken bir durumdur. Gözyaşları içerisinde "analar ağlamasın", "kanlar akmasın" vb. belli bir strateji ve özel amaç belirtmeyen konuşmalar sürekli "gerçekçilik" zemininde dış ve iç siyasetini belirlediğini söyleyen kişi ve gruplarca yürütülmesi üzerinde özellikle durulması gereken bir husustur. Başta dış politika olmak üzere pek çok alanda Türkiye devletinin resmi politikalarını "ezber bozma" ve "komşularla sıfır sorun" adına terk edilerek büyük tepkilere rağmen uygulamaya sokulduğuna sürekli dile getirilen bazı meşrulaştırıcı ve ikna etmeye yönelik söylemler vardı. Gerek Kıbrıs ve gerekse Ermeni sorunu gibi partiler üstü bir oydaşma alanına sahip konularda Türk tezleri terk edilirken bu açılımları "akılcı olunmaktan" "hissiyatlarından kaçınılması" gerektiği gibi gerekçelerle temellendirilmişti. Bütün bunlara rağmen siyasetin nesnel koşullarının göz ardı edilerek duygusal gerekçeler üzerinden "ısrarcı" bir davranışlar örüntüsünün demokratikleşme adına üretilmesinin Kürt açılımıyla gündeme gelmesi kayda değerdir.

Analar ağlamasını Kürt açılımının gerekçesi olarak sabitleyen yaklaşıma Ümit Özdağ bir uyarıda bulunur: "Bu trajedinin nedeni …Türkiye Cumhuriyeti değildir. Bu trajediyi başlatan ve büyük bir şevk ile sürdüren PKK'dır. İlk kanı akıtan ve akıtmaya devam eden PKK'dır. Pusu kuran, tuzak atan, arkadan vuran, 386 çocuğu, 350 kadını katleden, 386 toplu katliam düzenleyen PKK'dır. Diğer bir değişle, Başbakan Erdoğan'ın durdurmak istediği 'Annelerin gözyaşlarının akmasına neden olan' PKK ve onun gerçekleştirdiği terör eylemleridir." Özdağ'a göre, "böyle bir projenin durdurulmasını hedefleyen bir siyasal projenin 'Annelerin gözyaşlarının durdurulması' üzerine inşa edilmesi duygusal açından halk desteği kazanmak için ilk bakışta çok cazip gelse dahi açılımı çok çürük bir politik zemine çekmektedir." Bunun sebebini de, "PKK ve arkasındaki güçler açısından nihai hedef Türkiye'nin bölünmesidir…. PKK terörü, Türkiye'nin iç dinamiklerinin ürettiği bir iç çatışma olmaktan ziyade dış dinamiklerin etkin olduğu bir dolaylı saldırı sürecidir. Bundan dolayı, 'Annelerin gözyaşlarının durdurulması' görünürde PKK'nın ancak gerçekte Doğu Sorunu projesinin sahiplerinin tatmin edilmesine bağlıdır." Özdağ, eleştirilerini yöneltirken "bir milletin hukukuna yönelik saldırılar ile mücadele edilirken 'Annelerin gözyaşları üzerine' siyaset kurulamaz," demekte ve milli mücadele döneminden atıfla yaklaşımını desteklemektedir: "Çanakkale muharebelerinde veya Sakarya muharebeleri sırasında da annelerin göz yaşları akmıştır. Bu savaşın durdurulmasına ve Türk milletinin emperyalist saldırı karşısında hukukundan vazgeçmesine neden olmamıştır. Ayrıca bir ülkenin ve milletin varlık ve birliğini daha ağır bir şekilde tehdit altına sokma potansiyeli olan adımlar 'Annelerin çok daha fazla gözyaşı dökmesine' neden olabilir." Türkiye'de ki Kürt açılımının mimari ABD'yi de örnek verir: "Amerikan ordusu, Amerikan menfaatlerini korumak adına, Kore'den Vietnam'a, Irak'tan Afganistan'a ve dünyanın bir çok yerine müdahale eder ve kayıplar verirken, ölen Amerikalı askerlerin anneleri yok mudur?" Türk askeri, dünyanın dört bir köşesinde değil, kendi yurdunda istiklal ve milli bütünlüğünü korurken, şehit düşmektedir. Onların anneleri ağlamaktadır ancak onların annelerini gözyaşları binlerce annenin gözyaşı dökmesini de engellemektedir."[1]

"Meclis'te ağlayanlar, liderlerinden duyduklarını ilk kez duydukları, hislerini bastıramadıkları için değil, siyasetin 'sahne duygusu' ile ağlaşıyorlar," diyen Nuray Mert ise konuya farklı bir açıdan yaklaşır. Ona göre, "Rolüne kendini iyice kaptırmış, yönetmeye kendini beğendirmeye kitlenmiş ama, alelacele yazılmış bir senaryoyu, kötü bir sahnede oynamaya çalışan, bu kötü oyuncular, adalet duygumu incitti," demektedir. Ve şöyle bir öneri getirmektedir: "Ben diyorum ki, bırakalım bu hamaset ve samimiyetsizlik üzerinden gitmeyi. Muhalefetin hamasetini savuşturmanın yolu, açık konuşmaktır. Gelinen noktanın vehameti, mevcut hükümetin sorumluluğunda olmadığına göre, itirafından gocunmanın da anlamı yok. 'Bildiğiniz daha iyi bir yol varsa beri gelin' dersiniz olur biter. Ama tabii, bugüne kadar 'Rabbena, hep bana' demiş, bu tavırda hâlâ sorun görmeyen bir anlayışın da bunu demesi zor. Mesele budur. Böyle devam ederse de, çıkış yolu uzaktır. Söylemek istediğim de, söylediğim de bu. Bu tür sözlerin ardında, 'nazik sabotaj' arayan genç arkadaşların niyeti de, ne olursa olsun hükümete destek çıkmak değil de, halis düşüncelerinin ifadesi ise, onlara tavsiyem, böylesi önemli bir konuda samimiyet testlerini iyi yapmalarıdır. Zira, bu samimiyet testlerinin sonucu, şahsi sıfatımızı temize çıkarmaya değil, geleceğimizi belirlemeye yarayacak."[2]

Gerek dış ve gerekse iç politika belirlenirken sürekliliğin kazanılması ve bunun için de tecrübelerin belirleyici bir unsur olması "tarih" denen olguyla mümkündür. Toplumsal sorunların çözülürken sorunun önü arkası, sorun alanı, sınırları, etkisi, bağlı olduğu sosyal ve kültürel şartlar, toplumsal etkileri, siyasi etkinlik alanı gibi bir çerçeveden yaklaşım geliştirilmesi uygun olandır. Toplumun ikna edilmesinde gözyaşları üzerinden duyguların kontrolü sağlanmaya çalışılmaz, aksine duygular dikkate alınarak çözüm araçları üretilir. Nihayetinde duyguların küçümsenecek psikolojik bir insani hal değil, davranışların ortaya çıkışını belirleyen ana güdülerden biri olduğu unutulmamalıdır.

Bununla birlikte bu söylemde ifade edilmeyen ve dikkatlerden kaçan başka bir boyutu da "analar" derken PKK'lılarında bunun içine ustalıkla yerleştirilmekte oluşudur. Bu tavır, iyi-kötü, dost-düşman, kahraman-hain, asker-terörist vb. eylem biçimlerinden olması gerekenin tersinin tercih edilmesi anlamına gelir. Asker bizim ağlamasın, şehit olmasın, fakat terörist-gerilla-yurttaş-evlat gibi zihinsel bir evrimle normalleştirilen PKK'lılarda bizimdir. Anormalin, suçun, hukuksuzluğun meşrulaştırılması sürecinin bir sonucu olarak PKK'lılarında dahil edildiği yani askerle eşitlendiği görülmektedir. TSK=PKK, Türk=Kürt denklemi önce zihinlerde inşa edilmiş sonrasında ise gözlemlenebilir bir davranış olarak tezahür etmeye başlamıştır. Suçluların yani teröristlerin "yurttaşımız" yargısıyla suçunun affedilmesi halihazırda hapislerde yatan binlerce "yurttaşımızı" da gündeme getirir. O suçlu yurttaşlarımızda "en azından biz askerimize silah çekmedik" gibi bir düşünceyle kendilerini haklı olarak ortaya koymaktadırlar. Son kertede bu eşitleme yaklaşımları "büyük kitle"nin devlete ve kutsal bildikleri her şeye karşı bir uzaklaşmaya kaynaklık ettiği gibi bunun sonucu toplumsal ve kültürel bir çöküş, krizdir. Gün gelir bu ülke için bedel istendiğinde verilmez. Bugün Irak'ta yaşananlarla sabit olduğu gibi o anaların, bacıların "namusu" beş paralık olur. Askerine sahip çıkmayan, değerlerine lakayt kalan, devletine bağlılığı devlete ihanetle eşitleyen bir sistem adaleti yok eder ve kendi sonunu hazırlar.

Kürt açılımının savunmasını duygusal bir temelde inşa etmek duygulara hitabı zorunlu kılar ki, rasyonel gerçeklikler karşısında ciddi bir zafiyet unsurudur. Bu söylemlerin dayandığı duygusallık Habur sınır kapısında PKK'lı teröristlerin zafer kazanmış bir kahraman olarak dönmesi gerçeği karşısında tersine dönme gibi özellikler de taşır. Bununla birlikte "analar ağlamasın" demek özel bir talep değil herkesin paylaştığı bir temennidir. Siyasi mücadeleyi, kan dökülmesini isteyenler istemeyenler, diye kategorileştirmek Kürt açılımının savunma argümanlarının zayıflığının açık ve sarih bir göstergesidir. Unutulmamalıdır ki, Kürt Açılımı Mert'in dediği gibi "geleceğimizi belirlemeye yarayacak". Ya var oluruz ya yok oluruz.

*21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü DYÇ Araştırmaları Bilimsel Danışmanı.



[1] Ümit ÖZDAĞ, "10 Kasım'da Kürt Açılımını Tartışmak", http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3076&kat1=1, 06 KASIM 2009.

[2] Nuray MERT, "Gözü Yaşlı Meclis", Radikal Gazetesi, 13.08.2009.

İkbal Vurucu

Eğitim

2006 -2009 Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Bölümü Yüksek Lisans Mezunu.

2000-2005 Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Hukuk-Felsefe Fakültesi, Sosyoloji Bölümü.

 

 İş Deneyimi

- Türk Dünyası Sosyologlar Birliği I. Kurultayı Bildirilerinin Yardımcı Editörü.

- Dünya Gençleri Dostluk ve Dayanışma Derneği (Türk Dünyası Gençlik Topluluğu) Danışmanı.

- 2006-2009 arasında Serhat Kitapevi Yayın Editörü.

-01.09. 2010-15.06.2011 arasında 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Sosyal ve Politik Araştırmalar Merkezi Koordinatörü

- 01.10.2012- … 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi Yardımcı Editörü

 

Yabancı Dil

İngilizce,

Kazakça, Özbekçe, Kırgızca gibi Türk lehçeleri

 

Aldığı Ödüller

- Hoca Ahmet Yesevi Uluslar Arası Türk-Kazak Üniversitesi Rektörlüğünce Türk Dünyası Öğrencileri ile ilişkilerindeki başarıları ve kütüphane çalışmaları sebebiyle “Teşekkür Belgesi”.

- Türk Ocakları Genel Merkezi’nin düzenlemiş olduğu "Ekonomik, Siyasi ve Kültürel Alanların Türk Dünyasında Yakınlaşmayı Artırma Bakımından Önem ve Öncelik Sıraları" konulu makale yarışmasında “Türk Dünyasında Ortak Tarihin Tasarımında Bazı Zihinsel Perspektifler Üzerine”, isimli çalışma ile üçüncülük. 15.5.2008.

 

YAYINLAR

1. Kitaplar

1. A- Basılanlar

Çokluktan Birliğe: Türk Kimliğinin Yeni Boyutları,  Serhat Kitapevi, Konya, 2010.

Nominalist Aydınların Soykütüğü1: Terörizm Üzerine Bir Analiz, Gençlik Kitapevi, Konya, 2011.

Nominalist Aydınların Soykütüğü 2: Türk Kimliği Üzerine Bir Analiz, Gençlik Kitapevi, Konya, 2011.

Kamu Ruhu: Post-modern Kimliksizliğe Karşı Duruş, Ed: İkbal VURUCU-Mustafa YİĞİT, Palet Yayınları, Konya, 2011.

Doğu Raporu: Bölgede Türk Kimliği ve Türklük Algısı, Ümit Özdağ/ İkbal Vurucu/ Ali Aydın Akbaş, Kripto, Ankara, 2011.

Faili Meçhuller Dosyası, Ümit Özdağ/ İkbal Vurucu, Kripto, Ankara, 2011.

Sona Doğru Kürt Açılımı, Sarkaç Yayınları, Ankara, 2012.

Türkiye’de PKK Terörü Neden Bitmez?: Kan ve Kalem İlişkisi Üzerine Araştırmalar, Altınpost Yayınları, Ankara, 2013.

 

1. B- Basım Aşamasında ve Basıma Hazırlananlar

Türk Milliyetçilerinde Turancılık Algısı, (Yayına Hazır).

Arafta Bir Kimlik Türklük: Milli Kimlik ve Çokkültürcülük Üzerine, 2 Cilt, (Yayına Hazır).

Yurttaşlık ve Kimlik: Doğudan Batıya Örneklerle, (Ed. Gürsoy Akça-İkbal Vurucu), (Basım Aşamasında)

Türk Milliyetçiliği’nin 100 Yılı: Tarih, Hal, Gelecek, 2 Cilt, (Basım Aşamasında)

Çeviriler

- Ahmet DOĞAN, Bulgaristan: Soya Dönüş ,(Çev: Akif ŞABAN-İkbal VURUCU), [Yayına Hazır].

- Sabit ŞİLDEBAY, Kazak Bağımsızlık Hareketi, (Kazak Türkçesinden), 210 s. [Yayına Hazır]. 

- Ordalı KONIRATBAYEV, Turar Rıskılov, (Kazak Türkçesinden), 472 s. [Yayına Hazır].

- M. S. AJENOV- D. E. BEYSENBAYEV, Sotsialnaya Stratifikatsiya v Respublike Kazahstan, (Rusçadan) 160 s. [Yayına Hazır].

 Kitap İçinde Makaleler

- “Bir Bilinç Kırılması: Milli Tarih’ten Yerel Tarih’e”, Prof. Dr. Nimetullah HAFIZOĞLU’na Armağan içinde. BAL-TAM, Prizren-KOSOVA, 2012.

- “Türk Birliği Perspektifinden Kaşgarlı Mahmud’u Yeni Bir Okuma Denemesi”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Uluslar arası II. Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu “Kaşgarlı Mahmut ve Dönemi”, 28-30 Mayıs 2008, Ankara-TÜRKİYE. Türk Dil Kurumu Yayınları, 2009, Ankara, s.717-761.

- Prof. Dr. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman Armağanı içinde “Milli-Tarih, Çok-Kültürcülük ve Endoktrinasyon Üzerine”, (Ed. Doç. Dr. Altan Çetin), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2012.

 

Uluslararası Hakemli Dergilerde Yayımlanan Makaleler

- “Türkoloji Üzerine Düşünceler”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 2, Mart 2005, Prizren-KOSOVA, s. 248-252.

- “Sovyetlerden Kazakistan’a Etnik İlişkiler Sistemi”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 7, Eylül 2007, Prizren-KOSOVA, s. 36-54.

- “Türk Dünyasında Kimlik ve Kavramlaştırma Sorunları”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 9, Eylül 2008, Prizren-KOSOVA, s. 12-22.

-“Türk Dünyasında Demokrasiyi Anlamaya Giriş, Kazakistan Merkezli Bir Çözümleme”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türkiyat Araştırmaları, Sayı: 8, BAHAR 2008, Prof. Dr. Cihat Özender Özel Armağanı.

- “Kaşgarlı Mahmud ve Türk Birliği”, Felsefe ve Sosial-Siyasi Elmler Jurnal, Sayı: 4 (21), Bakı 2008, s. 2-10.

“Selahaddin Halilov, Türk Birliği, Felsefe”, Felsefe ve Sosial-Siyasi Elmler Jurnal, Sayı: 5 (22), Bakı 2009.

- “Prof. Dr. Hüseyin Ayan: Türklük Bilimine Adanmış 60 Yıl”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 10, Mayıs 2009, Prizren-KOSOVA, s. 120-125.

- “Türk Dünyasında Ortak Tarih Tasarımı ve Bazı Zihinsel Perspektifler”, TURAN Dergisi, 2010, Sayı: 9, s. 7-15.

- “Çok Kültürlülük Tartışmaları, Toplumsal Bütünlük Kaygısı ve Yeniden Milletleşme (Kazakistan Halkı Asamblesi Örneği”), Gürsoy Akça-İkbal Vurucu, Manas Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 12, Sayı 24 (2012)

- “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Tevarüs Edemeyen Bir Düşünce: Turancılık”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, Sayı: 17, Prizren, Eylül-2012, s. 105-131

- “Kimliklerin Çatıştığı Bir Alan: Ulus-Devlet ve Vatandaşlık”, Yeni Türkiye Dergisi, [Yeni Anayasa Tartışmaları Özel Sayısı], Sayı:50, Ocak-Şubat, 2013, s. 444-478.

- “Başkanlık Sistemi ve Kürt Sorunu Tartışmaları”, Yeni Türkiye Dergisi, [Başkanlık Sistemi Özel Sayısı], Sayı: 51, Mart-Nisan, 2013, s. 886-897.

- “ ‘Ulus-Devlet’ Polemiği: İbretlik Bir Panorama”, 21. Yüzyıl Sosyal Bilimler Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2013, Sayı: 3, s. 1-17. 

 

 Ulusal Dergilerde Yayımlanan Makalelerden Seçkiler

- “Sosyolojik Bir Olgu Olarak Çok Kültürlülük”, 2023 Dergisi, 15 Kasım 2007, sayı:79

- “Bir Ortaçağa Dönüş Projesi: Anayasal Vatandaşlık”, 2023 Dergisi, 15 Kasım 2008, Sayı: 91

-“Türk Dünyasında Sivil Toplum Üzerine Düşünmek ve Bir Sosyoloji Kurultayı”, Jeopolitik Dergisi, Temmuz 2008, sayı: 56

-“SovyetlerdenKazakistan’a Etnik İlişkiler Sistemi”, AsyaAvrupa, AYSAM, Temmuz 2005, sayı: 3

- “Türk Kimliği Karşısında Aydınların Bilişsel ve Sosyolojik Dünyası”, 2023 Dergisi, 15 Ocak 2009, Sayı: 93

- “Turancılık ve Türk Milliyetçiliği Arasındaki Bağ Üzerine Mülahazalar”, 2023 Dergisi, Sayı: 95.

- “Bir Orta Çağa Dönüş Projesi Olarak Anayasal Vatandaşlığı Anlamaya Giriş”, 2023 Dergisi, 15 Temmuz 2009, Sayı: 99

- “Küreselleşen Dünyada Kimliğin Yükselişi”, Konya Ticaret Odası İpek Yolu Dergisi, Şubat 2010, Sayı: 264.

- “Türkiye’de Etnik Çatışmayı Kitleselleştiren Dinamikler”, 2023 Dergisi, Kasım 2009, Sayı: 103

-  “Türk Aydını ve Kendinin Ötekileştirilmesi”, 2023 Dergisi, Aralık 2009, Sayı: 104, s. 58-69.

-  “Türk Kimliği ve Nominalist Aydınlar”, 2023 Dergisi, Şubat 2010, Sayı: 106, s. 38-47.

- “Nevruz ve Ergenekon Üzerine Düşünceler”, 2023 Dergisi, Nisan 2010, Sayı: 108, s. 76-79.

-  “Terörün Gözardı Edilen Boyutu: Aydınlar”,  2023 Dergisi 2010, Sayı: 111, s. 32-41.

- “Etnik ve Tek Tipleştirici Suçlamaları Karşısında Türk Milliyetçiliğinin Doğuşunu Yeniden Düşünmek”, 2023 Dergisi, 2011, Sayı: 122

-  “İlk Türk Milliyetçilerinde “Türk” Algısı”, Türk Yurdu, Şubat 2011, Cilt: 31, Sayı: 282

- “Anadolucu Türk Milliyetçilerinde Turancılık”, Türk Yurdu, Eylül 2011 Cilt: 31, Sayı: 289

- “Türk Milliyetçiliğinin Güncel Sorunları Üzerine”,Türk Yurdu, Mart 2012, cilt 32, sayı: 295.

- “Türk Sorununa Giriş: Ayrılmanın Psikolojik Temelleri”, 2023 Dergisi, Kasım 2011, Sayı: 121.

- “Tarihin Kötüye Kullanımına Örnek: ‘Dersim Katliamı’ ”, 2023 Dergisi, Aralık 2011, Sayı: 128.

- “Türklük”ten “Türkiyeli”liğe Bireyin Temsil İmkânı”, 21. Yüzyıl Türkiye Dergisi, 01.07.2011, Sayı: 31

 

Uluslararası Bilimsel Toplantılarda Sunulan ve Bildiri Kitabında Basılan Bildiriler

- “Sivil Toplum ve Devletin İdeolojik Bir Aygıtı Olarak Kazakistan Halkları Asamblesi”, Türk Dünyası Sosyologları Birliği’nin düzenlediği II. Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı, 23-25 Nisan 2008, Almatı-Kazakistan.

- “Türk Birliği Perspektifinden Kaşgarlı Mahmud’u Yeni Bir Okuma Denemesi”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Uluslar arası II. Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu “Kaşgarlı Mahmut ve Dönemi”, 28-30 Mayıs 2008, Ankara-TÜRKİYE.

- “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Tevarüs Edemeyen Bir Düşünce: Turancılık”,Türk Ocakları Genel Merkezi, "Gençlerin Gözüyle Türkiye"Sempozyumunda, 28 Mart 2009, Ankara- TÜRKİYE.

- “Türkiye’de Anayasal Vatandaşlık Tartışmaları”, Türk Ocakları Konya Şubesi, “Türk Ocakları’nın 100. Yılında Türk Milliyetçiliği ve Çok-kültürcülük” Sempozyumu, 17-20 Kasım 2012, Konya-TÜRKİYE

- “1991-2013 Yılları Arasında Balkanlar ve Ortadoğu Türklüğü Üzerine Türkiye’de Yapılmış Sosyolojik Çalışmalar”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü “1991’den 2013 Türkiye’de Türk Dünyası Araştırmalarının Durumu Sempozyumu”, 24-26 Mayıs 2013, Manisa-TÜRKİYE

 

Kendisiyle Yapılan Söyleşiler

- “Türk Dünyası ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri”, Söyleşiyi Gerçekleştiren: Bekir FUAT, GERÇEK HAYAT Dergisi, 9.3.2008.

- KANAL 24, “Keşke Olmasaydı Belgeseli”, “1944 Turancılık-Irkçılık Davası”, 16. 05.2010.

-KANAL 24, “Unutulan Manşetler” 08.12 2011.

- “Türk Kimliği, Aydınlar ve Milliyetçilik”, Söyleşiyi Gerçekleştiren: Afşin Selim, www.haberiniz.com, 15.12.2010.

- “Kavramlar ve Türk Milliyetçiliği Üzerine”,Nisan-2012 Gencay Dergisi, Sayı: 5

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display