YALAN VE İFTİRA PAZARI


YALAN VE İFTİRA PAZARI

Yazan  28 Ocak 2009
Son zamanlarda Türkiye’nin ufku; itiraf, isnat, itham, iddia ve iftiralar tarafından kapatılmıştır. Öyle ki çevre “ezber bozandan” ve yalan yazandan geçilmez hale gelmiştir. Giderek toplumda en çok itibarı itirafçı ile iftiracılar göstermeye başlamı

İftira ve itirafların geometrik diziyle artması sınırlara sığmayan hayallerin ihracını da gündeme getirmiştir. Kanada'dan ithal edilen iftiraların ve yalanların bazı insanlara sağladığı karizma, Türkiye'de diğer bazı insanları da harekete geçirmiştir. Bu durum yalan ve iftira pazarını inanılmaz ölçüde büyütmüştür. Pazardan pay almak isteyen bir kısım sanatçılar da bu bağlamda harekete geçmiştir.

Türkiye'deki iftira/itiraf pazarı o kadar cazip hale geldi ki sonunda Atilla Olgaç adlı sanatçı, bir magazin programında ortada hiçbir neden yokken "10 Rum esiri, Kıbrıs harekâtı sırasında bizzat öldürdüğünü" söyleyiverdi. Ne olduysa da ondan sonra oldu. Atilla Olgaç, anlattıklarının senaryo olduğunu söylemesine rağmen bu durum Rum/Yunan/AB'yi ayağa kaldırmaya yetti. Olayın yansıması beklendiği gibi inanılmaz boyutlarda oldu.

Kuyuya atılan taş!

Rum gazetesi Filelevtheros da, "Ankara sanık sandalyesinde" başlıklı manşet attı. Avrupa Mahkemesi eski hâkimi Lukis Lukaydis'in Olgaç'ın itirafını Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götüreceğini yazdı. "Atilla bizimle dalga geçiyor" başlıklı haberinde Mahi gazetesi, "Türk sanatçı, 10 esiri öldürdüğüne ilişkin itirafını çok sert tepkiler alması üzerine geri çekti" diye yazdı. Haravgi gazetesi de, "Savaş cinayeti" başlıklı manşet haberinde, Olgaç'ın itiraflarının öfkeye neden olduğunu yazdı. Gazete, hükümet ve AKEL'in, Türk ordusu ve Türkiye'yi işlediği cinayetleri hesaplamaya davet ettiklerini ileri sürdü. Rum hükümeti sözcüsü Stefanos Stefanu, Olgaç'ın itiraflarını şok olarak değerlendirdi. Stefanu, hükümetin konuyu "ciddi inceleme ve araştırmaya göre değerlendireceğini" söyledi. Sözcü, itirafın "Türkiye'nin 1974'te vahşet ve barbarlığını göstermesinin yanında, uluslararası hukukun ihlali" olduğunu ileri sürdü.

Bu gelişmelerin ardından Rumların Türklere karşı yaptığı ilginç cinayet ve katliamlar basına yansıdı. Tarih profesörü Rum akademisyen Ronaldos Kaçaunis, Haravgi gazetesine konuşmalarını gündeme getirildi. Kaçaunis şöyle konuşmuş: "3 Yunan subayın ve Lefkoşa Polis Müdürü'nün oğlunun da bulunduğu bir otomobil, kentin Türk bölgesine girdi. Türkler onları durdurup ateş etti ve yalnız bir tanesi sağ döndü. Ertesi günü bir grup Kıbrıslı Rum, Rum bölgesindeki bankalarda, dükkânlarda çalışan Kıbrıslı Türkleri tutukladı. Tümü sivil ve bir önceki gün meydana gelen olayla ilgileri olmayan 32 Kıbrıslı Türk'tü. Onları bir yere götürüp öldürdüler. Daha sonra da toplu mezara gömdüler".

Bu tür rezalet denilecek olaylar yalnız Atilla Olgaç olayında yaşanmıyor. "Ergenekon" adı verilen davanın iddianamesinde ya da Susurluk Raporu'nda ortaya atılan bazı iddialar Türkiye'yi sıkıntıya sokacak benzer riskleri taşımaktadır. Bu inanılmaz hezeyanların, komploların, ifratların, tefritlerin, iftiraların, isnatların ve ithamların birbirine karıştırılarak servis edilmesinin Türkiye'nin başını nasıl ağrıtacağını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz! Umarız ülkeye iyilik yaptığını sananlar, ülkenin başına daha büyük gaileler açmazlar.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display