İNSANIN DOĞAYLA İLİŞKİSİNE KISA BİR BAKIŞ
Yeryüzünün en güçlü, en korkunç canlı türleri insandan önce var olmuştu ya da insan var olduktan sonra yaşamdan silinmişti. Bilimsel araştırmalar, en erken ön – insan kabul edilen Human Erectus’un geçerli tahminlere göre günümüzden 1 Milyon 890 Bin yıl önce yaşamaya başladığını söylemektedir[1]. Human Erectus fosillerine Afrika, Endonezya ve Çin’de rastlanmıştır.
Avrupa bütünleşmesinin mevcut koşullarda zorlandığı konulardan biri virüs salgını oldu. Başta belirtmek gerekirse, böyle bir salgınla mücadelede AB’nin güçlü bir profil sergileyememesi aslında doğal bir durumdur. Çünkü sağlık sektörü ya da işleri devletlerin ya da hükümetlerin yönettiği bir alandır.
Küresel dünya bugüne kadar ya finans veya reel ekonominin kendisini çevirememesi sonucu krize girerdi. Bu defa alışık olunmayan bir durumla yüz yüze kalınmış ve bizatihi insanların kendi varlığına karşı yapılan bir saldırı ile karşı karşıya gelinmiştir. Bu yeni durum insanlık için küresel boyutta bir ilki oluşturmaktadır.
Hırsı, çıkarları, kötülükleri, katliamları, seviyesizlikleri, kokuşmuşluğu, pisliği, çürümüşlüğü ve cahilliğiyle müptezelleşmiş 21.yüzyıl insanı bir müddet sonra ben ne yaptım diyebilecek midir?
Nisan 2020 ayı başında BM, İngiliz ve İtalyan Hükümetleri tarafından yapılan açıklamada, koronavirüs pandemisi nedeniyle Kasım 2020 ayında yapılması planlanan “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Konferansı-COP26”görüşmelerinin erteleneceği açıklandı.
Çelişkiler düşünceyi besler ve ilerletir. Oysa bugün neredeyse sonsuzluğa uzanan çelişkiler yumağından çoğu insan korkarak kaçıyor. Modern insan açısından çelişkinin dayanılmaz bir ağırlığı vardır. Bu durumun sebebi ise çok basittir: Modern insan aslında herhangi bir düşünce faaliyetine girişemeyecek kadar yorgun, bitkin ve tembeldir.
Dünya Kamuoyunda her 24 Nisan’da gündeme gelen “Tehcir”, yıllardır Ermenilerin Osmanlı Devletine aleyhine giriştikleri isyan ve eylemlere karşı devletin aldığı tedbirler, hükümetin meşru savunma ve egemenlik hakkını kullanmadır.
Giriş
1980’li yıllarda başlayan neo liberalizm toplumlardaki sosyal yapıyı dönüştürme projesi olarak uygulamaya konuldu. Neo liberalizmin uygulanabilmesi için organize sivil toplum yapılarının zayıflatılması gerekiyordu. Bunun için öncelikle sivil toplum kuruluşları hedef alındı. Ücretli çalışanların organizasyonu olan sendikalar güçsüzleştirildi.
Tüm dünya koronavirüsten çok yoğun bir şekilde etkilenmiştir. COVID-19 sürecinde, Kamu-özel ayrımı olmaksızın birçok kurum vazifelerini dijital araçlar ile icra edebilir hale gelmiştir. Bugün, dijitalleşme post-modern insan için bir seçenek olmaktan çıkmış; bir zorunluluk halini almıştır.
Dünyadaki hemen hemen bütün analistler Kovid-19 sonrası dünyanın eskisi gibi olmayacağı noktasında hemfikirler. Ne var ki insanlığın uyanacağı “yeni” düzenin ne olacağına dair hâlâ birçok tez rekabet ediyor. Mutabık kalınan noktalar pek az.
Bugün, “23 Nisan 2020”. Ulusal Egemenliğe dayalı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin açılışının, “Egemenliğin” saraydan/sultandan alınıp millete verilişinin, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” kararı ile siyasi amaca ulaşılmasının, Milli Mücadele ile Anadolu’da yeni bir “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin kurtuluşu ve kuruluşu gerçekleştirilerek tam bağımsızlığa ve sonra da toplumun her alanında yapılan devrimlerle çağdaş hayata uzanan zaferler ve başarılarla dolu uzun ve meşakkatli yolun çizildiği günün “100.Yıldönümü”.
Ersin Dedekoca - 23-03-2024
Ekonominin dijitalleşmesinden kaynaklanan vergi zorlukları, günümüzün başat sorunları arasında yer almaktadır. Diğer yandan, kazançların “vergi cennetlerine” doğru kayması olgusu da, “vergi tabanlarında aşınmaya”yol açmaktadır. Örneğin, 1980 yılında dünya genelinde yüzde 40,1olan “yasal kurumlar ver...
“Türkiye dışında kalmış olan Türkler, ilkin kültür sorunlarıyla ilgilenmelidirler. Nitekim, biz Türklük davasını böyle bir olumlu ölçüde ele almış bulunuyoruz. Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk…
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü - 14 Mart 2024
Doktora Öğrencisi Duhan Alptürk İNCE
Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu - 11 Mart 2024
Hava koridoru, tahıl koridoru ve nice “insani yardım koridoru” na şimdi bir başkası eklenmek üzere. ABD önderliğinde planlanan Gazze’ye insani yardım koridoru veya yüzer iskele. 7 Ekim’den sonra başlayan Israil…
Bu makalede, 2024 yılı 2023 verileri çerçevesinde Türkiye açısından siyasal, ekonomik, güvenlik, çevre ve uluslararası ilişkiler yönünden irdelenecektir. Türkiye için 2023 yılı, Yargıtay’da bir grup yargıç tarafından başlatılan bir “sivil darbe”…