İsrail’in Gazze’deki Filistinlileri yok etme programı, asırları aşan Siyonist stratejinin gereğidir. “Hamas sivil hedeflere saldırdığından İsrail kendini savunmak zorunda kaldı” söylemleri, Siyonist propagandanın başarısından başka bir şey değildir.

Hamas’ın 7 Ekim 2023 sabahı İsrail’e karşı başlattığı “Aksa Tufanı” adlı baskın harekâtı ve İsrail’in buna kısa süre içinde “Demir Kılıçlar” adlı bir harekâtla karşılık vererek savaş ilân etmesi, kısa sürede İsrail’de ve Gazze’de yüzlerce kişinin ölmesi ve binlercesinin de yaralanmasına sebep olmuştur. Gazze’den kitleler halinde kaçışlar başlamıştır. Çok sayıda insan Hamas tarafından rehin alınmıştır.

27 Eylül 2020’de başlayıp 44 günde zaferle sonuçlanan savaş ile, Karabağ ve çevresindeki Azerbaycan toprakları Ermenistan işgalinden kurtarılmış, Hankendi’de geçici statüko şartıyla ateşkes imzalanmıştı.

22 Eylül 2023 tarihinde Papa Francis Fransa’ya ziyaret gerçekleştirecek. Papa, Fransa Başbakanı Borne tarafından resmi bir törenle karşılanacak ve ziyaretinin sonunda Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüşecek olsa da, Vatikan tarafından açıklanan programın içeriği ziyaretin büyük ölçüde “dini” nitelikli olduğunu göstermekte.

Fener Rum Patrikhanesi, Türkiye’nin tanıdığı yetki alanları dışına çıkan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tanımadığı bir statüyü zorlayan kimi faaliyetleriyle gündeme gelmektedir.

Uluslararası bir örgüt niteliğinde olmayan, üye devletlerin bir takım egemenlik haklarını devretmeleri nedeniyle supranasyonel nitelik taşıyan Avrupa Birliği’nin (AB) kurumsal yapısı yasama, yürütme ve yargı organları ile “devlet modeli” üzerinde şekillenmiştir; AB’nin “devlet modeli” temelindeki bu kurumsal yapılanmasında “üye hükümetlerin” temsili ile “üye ulusların” temsili arasında denge gözetilmeye çalışılınca karar alma süreçleri karmaşık hale gelmiştir. 

AB’de yasama yetkisi “üye ulusların” temsil edildiği Parlamento ile “üye hükümetlerin” temsil edildiği Konsey (TheCouncil of the EU)[1] tarafından ortaklaşa kullanılır.Üye hükümetlerin bakan düzeyindeki temsilcilerinden oluşan Konsey’in çeşitli oluşumları vardır ve Dışişleri Konseyi dışındaki Konsey oluşumlarına eşit rotasyon temelinde hükümet temsilcileri altı ay süre için başkanlık yapar. Konsey başkanlığı önemli bir pozisyondur zira yasama organının bir kanadının yöneticisi sıfatıyla başkan yasama gündemini ve önceliklerini belirlemekle, Konsey görüşmelerini organize etmekle, müzakere süreçlerinde uzlaşmayı sağlamakla görevlidir.

Konsey, 26 Temmuz 2016 tarihinde hem Hırvatistan’ın 2013 yılında Birliğe katılmış olması hem de Birleşik Krallık referandumundan AB’den çekilme kararı çıkması nedeniyle Konsey başkanlığı için yeni sıralamayı tespit etmiştir. Bu sıralama uyarınca 2024 yılının ilk altı ayında başkanlık Belçika’da olacak ve 2024 yılının ikinci yarısında Macaristan’a geçecektir.

Macaristan Avrupa Birliği’ne üye olduğuna göre rotasyon usulünde sırası geldiğinde Konsey başkanlığını üstlenmesi gayet normaldir ancak Macaristan’ın Konsey başkanlığı AB içinde krize varabilecek ciddi tartışmaları ateşlemiştir.

Entegrasyon süreci boyunca AB’nin “itici gücü” olarak tanımlanan Almanya hükümetinden AB’nin temel değerlerine uyum hususunda sorunlar yaşadığı ve Ukrayna Savaşı’nda Ukrayna’ya destek hususunda “samimiyetsiz” olduğu gerekçeleriyle Macaristan'ın başkanlık görevini gereğince yerine getiremeyeceğine yönelik şüpheleri ifade eden açıklamalar gelmeye başlamıştır. Hollanda Dışişleri Bakanlığı Macaristan’ın başkanlığı üstlenecek olmasından duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etmiştir. AB yasama organının bir diğer kanadı Avrupa Parlamentosu Macaristan'ın, AB’nin temel değerlerini baltalamaya yönelik "kasıtlı ve sistematik çabaları" nedeniyle Avrupa Birliği Konseyi'nin dönüşümlü başkanlığıyla ilgili görevleri "güvenilir bir şekilde yerine getiremeyebileceğini" açıklamıştır.

Geçtiğimiz yıl Eylül ayında Avrupa Parlamentosu bağlayıcı olmasa da sembolik önemi olan bir karar alarak “Macaristan’ın tam anlamıyla işleyen bir demokrasi” olmadığını açıklamıştı; bu karar AB için alışılageldik bir şey değildi. Üstelik Avrupa Parlamentosu diğer AB kurumlarını da üye ülkelerde demokrasinin gerilemesine izin vermekle eleştirmişti.  

Avrupa Parlamentosu’nun bir AB üyesini “demokratik olmamakla” itham etmesi ve diğer AB kurumlarını da “demokrasiyi korumamakla” eleştirmesi aslında bir “davet” idi. Avrupa Birliği Antlaşması’nın 7. maddesi uyarınca “harekete geçme daveti”.Zira Antlaşma’nın 7. maddesi uyarınca Konsey, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’nun önerisi ve Parlamento’nun muvafakatini aldıktan sonra Antlaşma’nın 2. maddesinde sıralanan AB’nin temel değerlerinin bir üye devlet tarafından ihlaline yönelik açık bir risk olduğunu tespit edebilir; Zirve üye devletlerin ve Komisyon’un önerisi üzerine Parlamento’nun muvafakatini aldıktan sonra AB’nin temel değerlerinin bir üye devlet tarafından ciddi ve sürekli biçimde ihlal edildiğini tespit edebilir.  Zirve böyle bir ihlal tespit ederse, Konsey ilgili üye devletin Konsey’deki oy hakları da dahil Antlaşmalar’dan kaynaklanan haklarından bazılarını askıya alabilir. Kısaca 7. madde AB’nin temel değerlerini ihlal eden üye devletin haklarının askıya alınmasına imkân tanımak suretiyle bir “cezalandırma” maddesidir. Avrupa basınında yer alan haberler uyarınca Avrupa Parlamentosu, Konsey başkanlığının Macaristan'a geçmesini engellemek için 7. maddenin uygulanmasını istemektedir; zira 7. maddeye konu olan üye devletin hakları askıya alınabildiğinden Konsey başkanlığını yürütme hakkı da askıya alınabilecektir.

Ancak mesele şudur; Zirve’nin AB değerlerinin bir üye devlet tarafından ihlal edildiğini tespit etmesi için oybirliği gerekir.

Bu koşullarda Zirve 7. madde hükmü bağlamında Macaristan’ın Konsey başkanlığını engellemek amacıyla bir süreç başlattığında sonuç alamaz ise bu, hem AB kurumları adına hem de AB değerlerinin korunması ve gözetilmesi kapasitesi adına Birlik için büyük bir itibar kaybı olacaktır. AB kendisine şu soruyu sormalıdır: Macaristan’ın dönem başkanlığını önlemek adına böylesine bir risk almaya değer mi?

AB böylesine bir risk almak istemeyebilir ancak Macaristan’ın Konsey başkanlığını önlemek istiyor ise başka ne gibi alternatifleri olabilir?

Akademik çevrelerde ifade edilen bir yol, başkanlıkta rotasyonu belirleyen yeni bir karar alınmasıdır.Yani Temmuz 2016 tarihli Konsey kararının yerine geçecek bir başka Konsey kararı ile rotasyon sırası değiştirebilir; böylelikle Macaristan’ın başkanlığı çok ileri bir tarihe ötelenebilir.

Diğer taraftan Konsey başkanlığının Macaristan’a geçmesine engel olunmaması gerektiği yönündeki görüşler de dikkat çekicidir; bu yöndeki görüşlerde Macaristan’ın başkanlığı üstlenmesinin AB içinde kendisini izole ettiği sürece son vereceğine ve özellikle de Konsey başkanı sıfatıyla da AB’ye ters düşen dış politika izlemekten kaçınabileceğine vurgu yapılmaktadır.

Bu süreç Macaristan’ın Konsey başkanlığı engellense de engellenmese de AB için hiç de kolay geçmeyecek bir süreçtir; bu süreçte AB’nin kendi değerlerini ne ölçüde koruyabildiği ya da koruma iradesi gösterdiği tartışılırken, diğer taraftan Macaristan’ın Konsey başkanlığı rotasyon sisteminden memnun olmayan ve kurumsal yapılanmada değişiklik isteyenler için de bir fırsata dönüşecektir.

 

  

 

 

[1]Avrupa Birliği Konseyi (TheCouncil of theEU)  Zirve ( EuropeanCouncil) ile karıştırılmamalıdır. Avrupa Birliği Konseyi başkanlığı rotasyon temelinde üye devletler arasında el değiştirir; Zirve Başkanı üye devlet ve hükümet başkanları tarafından 2,5 yıl için seçimle belirlenir.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Kur’an-ı Kerim yakma olaylarından sonraki kararları, batı başkentlerinde endişeyle karşılanmış, özür mesajları gelmiş, benzer olaylara karşı tedbirler alınmıştır.

KKTC medyasında şu haber başlığı yer aldı: “TC Cumhurbaşkanı Erdoğan: Rusya’nın KKTC’de ofis açma kararından memnuniyet duyduk”

Azerbaycan-Ermenistan barış görüşmelerinde karşılıklı toprak bütünlüğünün tanınması ve daha zor bir konu olan sınırların belirlenmesinde ilerleme sağlanırken bölgenin tamamı için önemli bir geçiş yolu niteliğindeki Zengezur Koridoru konusunda sıkıntı yaşanmaktadır.

Papa’nın Ukrayna Savaşı konusunda Rusya’yı açıkça saldırganlıkla itham etmemek ve Rusya’ya karşı Ukrayna’ya açık destek vermemek şeklinde Batı’nın  (ABD ve AB) politikaları ile örtüşmeyen tavrı Vatikan ile Ukrayna arasındaki ilişkileri geriyor.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display